KÜRE LogoKÜRE Logo
BlogGeçmiş
Blog
Avatar
Ana YazarFurkan Işıktan15 Temmuz 2025 09:27

Maskeli Depresyon: Gülümseyen Yüzlerin Ardındaki Sessizlik

Felsefe+1 Daha
fav gif
Kaydet
kure star outline

Bazı insanlar sabahları erkenden kalkar, işe gider, gün boyu koşturur, arkadaşlarıyla gülüp sohbet eder, ailesiyle ilgilenir. Günün sonunda yorgunlukla yatağa uzanır ve ertesi gün aynı tempoya yeniden başlarlar. Dışarıdan bakıldığında gayet "iyi" görünürler. Hatta çoğu zaman çevreleri onları neşeli, sosyal, sorumluluk sahibi biri olarak tanımlar. Ama içeride bir yer, sessizce kırılmaya devam ediyordur. İşte bu, maskeli depresyonun en tanıdık yüzüdür.


Depresyon deyince çoğu insanın aklına gelen tablo daha dramatiktir: hayattan tamamen kopmuş, yatağından çıkamayan, gözle görülür biçimde mutsuz biri. Oysa maskeli depresyon böyle işlemez. Belki de bu yüzden çok daha sinsi, çok daha yıpratıcıdır. Kişi hayatına kaldığı yerden devam ediyor gibi görünür; görevlerini yerine getirir, sosyal ilişkilerini sürdürür. Ancak tüm bunları yaparken iç dünyasında bir şeyler eksilmiş, yerinden kaymıştır. Yaşamak hâlâ sürer belki ama artık yalnızca var olmaya dönüşmüştür.

İçeriden Eksilen Bir Şey Var

Maskeli depresyonun en belirgin tarafı, bu duygusal çöküntünün saklanıyor oluşudur. Kimi zaman kişi bunu bilinçli şekilde yapar; çünkü çevresini üzmek istemez ya da kendini zayıf göstermekten korkar. Bazen de o kadar uzun süredir böyle hissetmektedir ki, bu hâli "normal" sanır. Gülümsemek otomatikleşmiştir. Sıcak bir sohbetin ortasında bile zihni bambaşka bir yerde olabilir. Sevdiği şeylere karşı ilgisini kaybettiğini fark eder ama nedenini tam olarak tanımlayamaz. Her şey yolunda gibi görünürken içten içe çöküyordur.


Bu hâlin fark edilmemesi, hem kişinin kendisi hem de çevresi için büyük bir handikaptır. Çünkü kişi işlevseldir; çalışır, üretir, güler... Ve bu, dışarıdan bakıldığında iyileşmeye değil, iyi olmaya işaret gibi görünür. Oysa bazı duygusal kırılmalar en çok sessizlikle örtülür. İnsan bazen en çok güldüğü yerde en çok ağlıyordur aslında. Fakat bunu kimse bilmez.


Bu depresyon biçimi çoğunlukla yalnızlık hissini de derinleştirir. İnsan kendini anlatmakta zorlanır çünkü anlatacak kelimeleri bile bulamaz. Üstelik anlatsa bile karşısındakinin “Ama sen gayet iyisin, bunu nereden çıkardın?” demesinden korkar. Bu yüzden sessiz kalır. Anlatmaz. Anlaşılmayı beklemeden içe döner. Ve zamanla bu içe kapanış, kişinin kendine dair farkındalığını da bulanıklaştırır.


Çoğu zaman bir kırılma noktası gerekir; fiziksel bir tükenme, ani bir öfke patlaması, geceleri başlayan huzursuz uykular… Çünkü zihinsel çöküntü fiziksel sınırları da zorlamaya başlar. Ruhun taşıyamadığı yük, bedene yansır. Ve ancak o zaman kişi, uzun süredir bastırdığı bu durumu kabullenmek zorunda kalır.

Seyircisi Olmadan Oynanan Bir Rol

Maskeli depresyonla yaşamak, bir tiyatro sahnesinde, kendi hayatının figüranı gibi hissettirir. Rol sürer, perde açık kalır… Ama oynamaktan çok yorulursunuz. Bu yorgunluk öyle bir hâl alır ki, bir gün sahneden indiğinizde kim olduğunuzu bile tanıyamayabilirsiniz.


İşte bu yüzden, kendine karşı dürüst olmak önemlidir. "Gerçekten iyi miyim?" sorusunu sormak… Cevabın rahatsız edici olması mümkündür. Ama bazen en sessiz fark edişler, en büyük iyileşmelerin kapısını aralar.


Yaşamak yalnızca çalışmak, gülmek, başarmak değildir.

Bazen maskeni çıkarabildiğin bir an bulmak da hayattır.

Ve kimse her zaman güçlü olmak zorunda değildir.

Kaynakça

Müthiş Psikoloji. (2022). Seni Yoran Her Şeyi Bırak. Destek Yayınları.

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Blog İşlemleri

KÜRE'ye Sor