Bazı kavramlar yalnızca kelime değil, taşıdıkları mana itibariyle bir çağrıdır. “Türk beklenendir” ifadesi, bu çağrılardan biridir. Bu cümle, Türk milletinin tarih boyunca üstlendiği medeniyet kurucu ve adalet taşıyıcı rolü, yalnızca geçmişin değil, geleceğin de merkezi olarak anlamlandırır. Bu bir övgü değil; tarihsel sorumluluğun ifadesidir.
Bir Kimlikten Fazlası
Türklük, yalnızca bir etnik aidiyet ya da modern anlamda bir vatandaşlık bağı değildir. Ziya Gökalp’in de belirttiği gibi, bir milleti millet yapan unsur harsdır【1】 ; bu harsın ortak değerleri, ortak hafızayı ve ortak geleceği kurma iradesini kapsar. Ona göre Türk milleti, milliyet fikrini hars temelinde inşa etmelidir. Çünkü bu halkın taşıdığı kültürel miras, bir milleti değil, bir medeniyeti temsil eder.
Beklenmek Ne Demek?
“Türk beklenendir” ifadesi, doğrudan doğruya bir kurtarıcı imgesine gönderme yapar. Cemil Meriç, Türk milletinin tarih boyunca üstlendiği bu rolü bir medeniyet hamlesi olarak yorumlar: “İdeolojiler idrakimize giydirilmiş deli gömlekleri... Türk, o gömleği yırtandır.” Bu cümle, hem Batı’nın ideolojik dayatmalarını hem Doğu’nun taassubunu reddeden bir bilinci temsil eder. Türk, kendi iradesiyle tarih yapan ve tarih yazan bir millettir.
Bu beklenme hâli, yalnızca destanlarla ve mitolojik anlatılarla sınırlı değildir. Erol Güngör, modern dönemde Türk milletinin yeniden öncülük misyonu üstlenmesi gerektiğini söyler. Ona göre, “bir milletin büyüklüğü geçmişte kurduğu imparatorluklarda değil, insanlığa sunduğu değerlerde aranmalıdır.” İşte Türk'ün bekleniyor olması, bu değerlerin yitip gittiği bir çağda yeniden hatırlatılmasıdır.
Tarihten Geleceğe Uzanan Miras
Türk tarihinin her döneminde “beklenme” fikrine zemin hazırlayan yapılar vardır. Göktürkler, Orhun Yazıtları’nda milletin dağılmasına değil, toparlanmasına seslenmiştir. Selçuklular, ilim ve irfanla Batı’ya örnek olacak nizamiye medreselerini kurmuş; Osmanlı, üç kıtaya adalet götürmüş ve hilafeti üstlenerek sadece kendi halkına değil, tüm ümmete ve hatta gayrimüslim tebaya güven vermiştir.
Bugün “Türk beklenendir” ifadesi yalnızca nostaljik bir hatırlama değildir. Bu ifade, günümüzde Türk Devletleri Teşkilatı ile yeniden bölgesel bir sorumluluk üstlenmenin, TİKA aracılığıyla Afrika’dan Asya’ya uzanan insani yardım diplomatisinin, savunma sanayii başarılarının ve bilişim, eğitim, kültür alanındaki yerli atılımların temel motivasyonudur.
Beklenmek Sadece Bir Onur Değil, Yükümlülüktür
Beklenmek, her zaman övünülecek bir durum değildir. Çünkü bir milletin beklenmesi, o milletten beklenti duyulması demektir. Bu beklenti, yalnızca güçlü olmakla değil; adil, erdemli ve öncü olmakla karşılık bulur. Türk milleti, sadece mazlumlar için değil; zalimler için de bir denge unsurudur. Ve bu denge, tarihi mirasla değil, o mirası bugüne taşıma iradesiyle mümkündür.
Bu yüzden “Türk beklenendir” demek, “Türk sorumludur” demektir. Hem kendi geçmişine, hem insanlığın geleceğine.