Türkmençay Antlaşması, 1826-1828 yılları arasında süren Rus-İran Savaşı'nın ardından, 10 Şubat 1828 tarihinde Rus İmparatorluğu ile İran'ın Kaçar Hanedanı arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.
Antlaşmanın Sebebi
Rus-İran Savaşı, İran’ın Rusya ile olan toprak mücadelesinin bir parçasıydı. Savaşın başlangıcı, Rus İmparatorluğu'nun 1826'da İran'a karşı başlattığı askeri seferle başlamıştır.
Rusya, İran’ın topraklarında etkisini artırmaya ve özellikle Kafkasya bölgesinde nüfuzunu pekiştirmeye çalışıyordu. İran ise, Rusya’nın bu genişlemeci politikalarına karşı koymak amacıyla direniş göstermişti. Ancak İran, uzun süren çatışmalar ve Rus ordusunun üstünlüğü karşısında zor durumda kalmıştır.
Rusya’nın 19. yüzyıldan itibaren yayılma politikasında Kafkasya bölgesi önemli yer tutmuştur. Ruslar kendisi gibi bir Hristiyan devlet olan Gürcistan’ın hamiliğini kabul ederek bölgeye daha iyi nüfuz etmiştir. Gürcistan, Rusya’nın Kafkasya’daki bir askeri üstüne dönüşmüştür. Böylece Rusya bölgedeki dağınık ve parça parça bulunan Türki hanlıkları işgal eder ve bölgede bir otorite tesis etmiştir.
Bunun sonucunda topraklarını aldığı İran ile Türkmençay antlaşmasını imzalamıştır.
Antlaşmanın Maddeleri
1828’de imzalanan Türkmençay antlaşması bölgenin daha sonra kültürel, demokrasiyel vs. olarak şekillenmesinde temeli teşkil etmiştir. Antlaşmada tahta çıkmayı arzulayan İranlı hanedan şehzadelerine destek çıkılmıştır. Ayrıca Hazar Denizi’nde iki devletinde ticaret gemilerinin bulundurulabilmesinin yanı sıra Rusya’nın savaş gemilerinin de bulundurulabileceği belirtilmiştir. Azerbaycan bu antlaşma ile ikiye bölünmüştür. Kuzey Azerbaycan Rusya tarafında kalmıştır.
Böylece Kuzey Azerbaycan’daki Türkler İran’daki Türklerle birleşememiştir. İran’da 30 milyon Türk varken Azerbaycan’da da 10 milyon Türk kalmıştır. Müslüman Türkler’in Kuzey ve Güney Azerbaycan olarak ikiye ayrılmış şeklinde bu parçalanması Türkmençayı’nın antlaşmasının en önemli sonuçlarından birisi olarak görülmektedir. Günümüzü etkileyen bir diğer önemli sonuç ise bölgede Ermenistan Devleti’nin kurulmuş olmasıdır. Rusya bununla yetinmeyip bölgeye çevreden önemli Ermeni göçleri yaptırmıştır. Bununla birlikte antlaşmayla İran, Rusya’ya tazminat ödemiştir. (20 milyon gümüş) Bunun yanı sıra Rusya’nın işgal ettiği bölgelere Rusya’nın tasvip etmediği kişilerin İran tarafından yerleştirilmesine izin verilmemiştir.

(Kaynak: Fikirturu)
Sonuçları ve Günümüze Etkileri
Antlaşma sonrası direnen türk ve müslüman hanlıklar işgalle birlikte isim olarak değiştirildiler ve hepsi birleştirilerek Müslüman Eyaletler Birliği Eyaleti altında bir Rus subayın kontrolü altına verildiler.
Antlaşmanın getirdiği durumlar arasında Türkler Azerbaycan’ın ancak beşte birinden faydalanabiliyordu. Ruslara verilen parasal imkanlar Türkler’e verilmiyordu. Müslüman Türkler’in toprakları rahatça başkalarına verilebiliyordu. Bölgede kurulan Çarlık mahkemelerinde Rusça konuşulması ve kanunların Müslümanların aleyhine olması da antlaşmanın getirdiği dezavantajlardandır. Bölgelere Ruslar iskan ettirilerek bölge ruslaştırılmıştır. Ayrıca Türkler, Rus kızlarıyla evlendirilerek kültürlerinden koparılmak amacı güdülmüştür.

