U-20, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası tarafından inşa edilen ve Sovyetler Birliği’ne karşı Karadeniz’de kullanılan altı Alman denizaltısından biridir. Almanya’nın Karadeniz’de Sovyet donanmasına karşı yürüttüğü deniz harekâtının bir parçası olan bu denizaltı, savaşın sonlarında Sakarya ilinin Karasu ilçesi açıklarında mürettebatı tarafından batırılmış ve burada batık hâline gelmiştir. Batık, günümüzde Türkiye karasularındaki nadir II. Dünya Savaşı denizaltı kalıntılarından biri olarak kabul edilir.

U-20 Batık Denizaltı (T.C. Karasu Belediyesi)
Tarihçe ve Savaşta Kullanımı
U-20, savaşın ilk yıllarında Kuzey Denizi'nde İngiliz gemilerine karşı kullanılan denizaltı sınıfına mensuptur. Almanya’nın ilk deniz zaferlerinden biri, Shetland Adaları açıklarında bir İngiliz gemisini batıran U-23 adlı denizaltıyla elde edilmiştir; bu operasyon Otto Kretschmer komutasında gerçekleştirilmiştir.
1941 yılında Nazi Almanyası’nın Sovyetler Birliği'ne karşı başlattığı işgalin ardından, Karadeniz’de Sovyet filosunu hedef alacak bir deniz harekâtı planlandı. Türkiye’nin savaşta tarafsız olması nedeniyle Boğazlar geçişine izin verilmemesi, Almanya'yı alternatif taşıma yollarına yöneltti. Bu çerçevede, U-20 dahil altı denizaltı Almanya'nın Kiel kentinde parçalara ayrılarak Elbe Nehri aracılığıyla Dresden'e, oradan da kara yoluyla Ingolstadt’a taşındı. Daha sonra Tuna Nehri’ne indirilen denizaltılar, Romanya’nın Karadeniz kıyısındaki Köstence Limanı'na ulaştırıldı. Bu sıra dışı sevkiyat toplamda yaklaşık 3.300 km yol kat etti.
U-20 ve diğer denizaltılar, 27 Ekim 1942 ile 25 Ağustos 1944 tarihleri arasında Karadeniz'de aktif görev aldı. Bu süreçte Sovyet gemilerine karşı birçok operasyon gerçekleştirdiler. Ancak bu filodan U-9, U-18 ve U-24 Sovyet donanması tarafından batırıldı. 1944 Ağustos’unda Romanya'nın Almanya’ya savaş ilan etmesiyle birlikte, Karadeniz’de kalan U-20, U-23 ve U-19 denizaltıları için ikmal ve üs olanakları kalmadı. Adolf Hitler bu üç denizaltıyı Türkiye’ye satmayı teklif etti fakat İsmet İnönü bu öneriyi savaş ilanı sebebi sayarak reddetti.
Batırılması ve Keşfi
Romanya'nın taraf değiştirmesi sonrası Karadeniz’de mahsur kalan U-20’ye, Alman makamları tarafından batırılma emri verildi. Mürettebat, 1944 yılında Sakarya’nın Karasu ilçesi açıklarında denizaltıyı kendi elleriyle batırdı. U-20’nin batığı, sahilden yaklaşık 2,5 kilometre açıkta, 18 metre kule derinliğinde ve 23 metre dip derinliğinde bulunmaktadır. Batık, sol (iskele) tarafına 35 derece eğimli şekilde yatmaktadır. Uzunluğu 42,7 metre, genişliği 4,1 metre, ağırlığı ise yaklaşık 270 tondur. Torpido kapakları ve periskopunun açık olması batığın savaş sonrasında terk edildiğini göstermektedir.
Batık, 1994 yılı Temmuz ayında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından Karasu açıklarında yapılan bir tatbikat sırasında keşfedilmiştir. Bu keşif, kamuoyuna ilk olarak 2008 yılında Sunday Telegraph gazetesinin haberiyle duyurulmuştur. O tarihten sonra gerçekleştirilen araştırma ve dalış faaliyetleri ile bölge, Türkiye’deki dalış turizmi açısından ilgi çeken noktalardan biri hâline gelmiştir.
Dalış ve Koruma Çalışmaları
U-20 batığı savaş mezarı statüsünde değildir; çünkü batırılma sırasında mürettebat denizaltıyı terk etmiş ve hayatını kaybetmemiştir. Bu nedenle, bölgeye dalış serbesttir. Batık, özellikle sualtı meraklıları ve askeri tarih araştırmacıları için dikkat çekici bir yapı olarak değerlendirilmektedir.
2020’li yıllarda, Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen “Denizlerin Terkedilmiş Av Araçlarından Temizlenmesi” projesi kapsamında U-20 batığında takılı kalan hayalet ağlar, algarnalar ve diğer terk edilmiş av ekipmanları profesyonel dalgıçlar tarafından temizlenmiştir. Bu çalışmalar, Sakarya Valiliği, Karasu Kaymakamlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, IC Karasu Liman İşletme Müdürlüğü ve İl Tarım ve Orman Müdürlüğü'nün koordinasyonunda gerçekleştirilmiştir.

Midyelerle Kaplı Denizaltı (AA)

Midyelerle Kaplı Denizaltı (AA)
Önemi
U-20, Karadeniz’de batık hâlinde bulunan ve parçalanmadan günümüze kadar ulaşan nadir denizaltılardan biridir. Sığ derinliği sayesinde sualtı araştırmaları ve dalış etkinlikleri açısından kolay erişilebilir olması, onu askeri tarih, denizcilik ve arkeoloji alanlarında önemli bir kaynak hâline getirmiştir.


