Tanım
- Denizcilik: Rüzgâr gücünden yararlanmak için teknenin direğine uygun biçimde takılan, genellikle sert ve kalın bezden yapılmış, gemiyi hareket ettiren kumaş veya şeritlerin tümü: "Rıhtıma kurumak üzere yelkenler serilmişti." – Sait Faik Abasıyanık
- Teşmil: Yelkenleri olan deniz aracı: "Uzakta mest-i tahayyül sevimli bir yelken" – Tahsin Nâhit
Köken
Orta Türkçe yelken "yelken" sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük, Orta Türkçe yélke- "çırpınmak, uçuşmak" fiilinden türetilmiştir.
Kullanım Alanları
- Denizcilik: Gemileri rüzgâr gücüyle hareket ettiren bezler.
- Edebiyat: Yelkenli gemilerle yapılan yolculuklar ve denizle ilgili imgelemler.
Örnek Cümleler
- "Rüzgârda şişen yelkenleri büyüyor, büyüyordu." – Mustafa N. Sepetçioğlu
- "Bir gemi yelken açtı hayâl iklimlerine." – Ali M. Arolat
- "Bu özel yarışa katılmak için İspanya'ya doğru yelken bastı." – Yelken Dünyası
- "Yelkenleri suya indirerek, 'Canım, sizden ayrılmak isteyen var mı a kardeş!'" – Ahmed Midhat Efendi












.gif&w=256&q=75)