Yerebatan Sarnıcı, Bizans döneminden günümüze ulaşan yapılardan biridir. Ayasofya’nın güneybatısında yer alan bu yapı, İmparator I. Justinianus (527-565) tarafından su ihtiyacını karşılamak amacıyla inşa edilmiştir. Suyun içinden yükselen mermer sütunları nedeniyle halk arasında "Yerebatan Sarayı" olarak adlandırılmıştır.
Mimari Yapısı ve Özellikleri
Sarnıç, 140 metre uzunluğa ve 70 metre genişliğe sahip dikdörtgen biçiminde bir yapıdır. İçerisinde her biri 9 metre yüksekliğinde olan 336 sütun bulunmaktadır. Bu sütunlar, 12 sıra halinde dizilmiş olup her sırada 28 sütun yer almaktadır. Tavan ağırlığı, sütunlar arasındaki kemerler aracılığıyla dağıtılmıştır. Çoğunluğu eski yapılardan alınarak kullanılan sütunların bazıları tek parçadan, bazıları ise iki parçadan oluşmaktadır.
Sarnıcın duvarları 4.80 metre kalınlığında tuğladan örülmüş ve Horasan harcı ile sıvanarak su geçirmez hale getirilmiştir. Toplam 9.800 m² alanı kaplayan yapı, yaklaşık 100.000 ton su depolama kapasitesine sahiptir.

Yerebatan Sarnıcı-Wikipedia
Medusa Başı ve Mitolojik Efsaneler
Sarnıcın yapılarından biri, kuzeybatı köşesinde yer alan iki Medusa başıdır. Roma Dönemi heykel sanatının önemli eserleri arasında gösterilen bu başların hangi yapıdan alındığı kesin olarak bilinmemektedir. Bazı araştırmacılar, sütun kaidesi olarak kullanılmak amacıyla buraya yerleştirildiklerini düşünmektedir.
Ancak Medusa ile ilgili pek çok mitolojik efsane bulunmaktadır. Yunan mitolojisine göre Medusa, üç Gorgona kız kardeşten biridir ve kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahiptir. Bir diğer efsaneye göre, Athena tarafından saçları yılanlara çevrilen Medusa, Perseus tarafından öldürülmüş ve başı kesilerek savaşlarda bir silah olarak kullanılmıştır. Bizans döneminde kötü ruhları uzak tutmak amacıyla bu tür sembollerin kullanıldığı bilinmektedir. Bu nedenle Medusa başlarının da sarnıca bu amaçla yerleştirildiği düşünülmektedir.
Tarih Boyunca Yerebatan Sarnıcı
Bizans döneminde şehrin su ihtiyacını karşılayan sarnıç, İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra da bir süre kullanılmıştır. Ancak Osmanlılar, durgun su yerine akan suyu tercih ettikleri için zamanla kendi su sistemlerini kurarak sarnıcın kullanımını azaltmışlardır.
16. yüzyılın ortalarına kadar Batı dünyası tarafından fark edilmeyen Yerebatan Sarnıcı, 1544-1550 yılları arasında İstanbul’a gelen Hollandalı gezgin P. Gyllius tarafından keşfedilmiş ve Batılı araştırmacılara tanıtılmıştır. Gyllius, Ayasofya yakınlarındaki evlerin zemin katlarında bulunan kuyulardan halkın su çektiğini ve balık tuttuğunu öğrenmiş, bunun üzerine bir araştırma yaparak sarnıcı keşfetmiştir. Meşaleyle sarnıcın içine giren gezgin, ölçümler yaparak buradaki sütunları tespit etmiş ve bu bilgileri seyahatnamesinde yayımlamıştır.
Osmanlı döneminde sarnıç, III. Ahmet (1723) ve II. Abdülhamid (1876-1909) dönemlerinde iki büyük onarımdan geçirilmiştir. Cumhuriyet döneminde ise 1987 yılında İstanbul Belediyesi tarafından temizlenerek gezi platformu eklenmiş ve ziyaretçilere açılmıştır. 1994 yılında yeniden bir bakım sürecinden geçirilmiştir.
Günümüzde Yerebatan Sarnıcı
Yerebatan Sarnıcı, yalnızca bir müze olarak değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası birçok etkinliğe ev sahipliği yapan bir kültürel alan olarak varlığını sürdürmektedir. ABD eski Başkanı Bill Clinton, Hollanda Başbakanı Wim Kok ve İtalya eski Dışişleri Bakanı Lamberto Dini gibi pek çok ünlü isim sarnıcı ziyaret etmiştir.

