Köken
"Yüz" kelimesi, Türkçede iki farklı kökten gelen, anlamca birbirinden bağımsız iki ayrı sözcüğün biçimsel olarak örtüşmesiyle ortaya çıkan çok anlamlı bir kelimedir.
1. “Yüzey, çehre” anlamıyla: Bu anlamdaki yüz, Eski Türkçedeki üz veya yüz biçimlerinden evrilmiştir. “Bir şeyin dış kısmı, üzeri, satıh” anlamında kullanılırken zamanla “çehre, insanın yüzü” anlamını da kazanmıştır. Bu sözcük, Moğolcada aynı anlama gelen, ancak yazılı örneği bulunmayan nigur biçimiyle eş kökenli kabul edilir. Böylece hem fiziksel bir yüzeyi hem de insanın görünen çehresini ifade eden kapsayıcı bir anlama ulaşmıştır.
2. “100 sayısı” anlamıyla: Yüz kelimesinin ikinci anlamı, Eski Türkçede sayı adı olarak kullanılan yüz sözcüğünden evrilmiştir. Bu kullanımda kelime, doğrudan “100” sayısını ifade eder ve sayma sisteminde ondalık tabana dayalı birimlerden biridir. Bu anlam, etimolojik olarak yukarıdaki “yüzey” ya da “çehre” anlamıyla bağlantılı değildir; yalnızca biçim benzerliği taşır.
Kullanım Alanı
- Anatomi ve beden tanımlarında: İnsan çehresi, yüz ifadesi, mimik gibi kavramların tanımında.
- Mekan ve nesne betimlemelerinde: Bir cismin ya da yapının dış yüzeyi, ön yüzü, yüzey kaplaması bağlamında.
- Matematik ve sayısal işlemlerde: 100 sayısının doğrudan ifadesi olarak, örneğin yüz lira, yüz öğrenci gibi.
- Dil ve deyimlerde: “Yüz vermek”, “yüz çevirmek”, “yüz yüze gelmek”, “yüz ölçümü” gibi çeşitli anlamlara dayalı kalıplaşmış ifadelerde.
- Kültürel ve sembolik anlatımda: Yüz, hem kimlik hem de sayısal büyüklük açısından farklı bağlamlarda sembolik anlamlar taşır.