Deepwater Horizon, Transocean şirketine ait ve British Petroleum (BP) tarafından işletilen bir yarı batık petrol sondaj platformudur. 20 Nisan 2010 tarihinde Meksika Körfezi’nde, Macondo adlı kuyuda yapılan sondaj çalışmaları sırasında meydana gelen şiddetli patlama, platformun büyük kısmının yok olmasına ve 11 çalışanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Patlamayı izleyen günlerde, deniz tabanından kontrolsüz biçimde sızan ham petrol, tarihin en büyük deniz kaynaklı çevre felaketi olarak kayda geçmiştir. Sızıntı, ancak 87 gün sonra 15 Temmuz 2010’da durdurulabilmiştir.
Patlamanın Teknik Nedenleri
BP tarafından yayımlanan teknik inceleme raporuna göre, patlamaya yol açan temel etkenler arasında çimento yetersizliği, sondaj çamurunun erken çekilmesi ve blowout preventer (BOP) adlı acil emniyet valfinin işlevini yerine getirememesi öne çıkmıştır. Çimentolama işleminin kusurlu olması, doğal gazın kuyunun içine sızmasına ve sondaj platformuna ulaşarak patlamaya yol açmasına neden olmuştur. Ek olarak, platform çalışanlarının gaz çıkışına dair uyarı sinyallerini yanlış yorumladığı ve gerekli tahliye prosedürlerini zamanında uygulayamadığı anlaşılmıştır. Marshall Adaları tarafından yürütülen resmi denizcilik soruşturması, denetim eksikliklerini ve BP’nin güvenlik kültüründeki ciddi zaafları ayrıntılı biçimde belgeleyerek kazanın “önlenebilir” olduğu sonucuna varmıştır.
Sızıntı sonrası kirliliğe dair bir görsel. (Anadolu Ajansı)
Çevresel Etkiler
87 gün süren sızıntı sonucunda yaklaşık 4,9 milyon varil ham petrol, deniz ortamına karışmıştır. Bu miktar, deniz canlıları üzerinde kalıcı tahribat yaratmıştır. NOAA, MMC (Marine Mammal Commission) ve bilimsel dergilerde yayımlanan çalışmalara göre, yunuslar, balinalar, deniz kaplumbağaları ve kuş türleri gibi birçok canlının yaşam döngüsünde ciddi aksaklıklar tespit edilmiştir. Yunusların düşük doğurganlık oranları, solunum rahatsızlıkları ve artan ölümlerle karşı karşıya kaldığı bilimsel verilerle desteklenmiştir. Ayrıca deniz dibi mercanlarının büyük kısmı zehirli hidrokarbonlar nedeniyle ölmüştür. Özellikle Louisiana kıyı şeridindeki sulak alanlar ve mangrov bölgeleri, petrolün yapışkan ve kalıcı doğası sebebiyle uzun yıllar boyunca kendini toparlayamamıştır.
Ekonomik ve Sosyal Sonuçlar
Petrol sızıntısı, sadece çevre değil aynı zamanda Körfez ekonomisini de felç etmiştir. Balıkçılık, turizm ve deniz taşımacılığı gibi sektörlerde büyük ekonomik kayıplar yaşanmış; binlerce kişi işini kaybetmiştir. Louisiana ve Florida gibi kıyı eyaletleri, kıyılarını kaybeden turistler ve balık stoklarının zarar görmesi nedeniyle milyonlarca dolarlık zarar bildirmiştir. Sızıntının ardından BP, toplamda 60 milyar doları aşan tazminat, ceza ve temizlik gideri ödemek zorunda kalmıştır. Bunların içinde ABD Adalet Bakanlığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında varılan 20,8 milyar dolarlık uzlaşma da yer almaktadır.
Hukuki ve Politik Süreç
BP, ABD Adalet Bakanlığı’nın açtığı çevresel suç davasında suçunu kabul etmiş; çevreyi kirletme, ihmal ve kamuoyunu yanıltma gibi suçlamalardan dolayı ceza ödemeye mahkûm edilmiştir. Şirketin üst düzey yöneticileri ABD Kongresi’nde ifade vermek zorunda kalmış; enerji politikaları yeniden gözden geçirilmiştir. Felaketin ardından, ABD’de offshore sondaj izinleri geçici olarak durdurulmuş, güvenlik denetimlerinin artırılması yönünde yeni düzenlemeler getirilmiştir. Olay, aynı zamanda enerji şirketlerinin denetimsiz gücünün uluslararası kamuoyunda yeniden tartışılmasına neden olmuştur.
Patlama sonrası yükselen dumanlar. (Anadolu Ajansı)
Bilimsel Araştırmalar ve Uzun Vadeli İzleme
Sızıntı sonrası NOAA, EPA, çeşitli üniversiteler ve çevre kuruluşları, uzun vadeli ekosistem izleme programları başlatmıştır. Deniz tabanında ve kıyı tortularında tespit edilen petrol kalıntılarının yıllar sonra bile biyolojik çeşitlilik üzerinde toksik etkiler yarattığı belirlenmiştir. Petrolün yapısındaki bazı aromatik hidrokarbonların deniz canlılarının DNA’sına zarar verdiği ortaya konmuştur. Bu felaket, petrol sızıntısı sonrası müdahale kapasitesinin ne denli yetersiz olduğunu da gözler önüne sermiş; temizleme yöntemleri konusunda kapsamlı reform çağrılarını tetiklemiştir.
Uluslararası Yansımalar ve Miras
Deepwater Horizon olayı, yalnızca ABD’yi değil, dünya genelinde enerji güvenliği, çevre koruma ve kriz yönetimi anlayışlarını derinden etkilemiştir. Avrupa Birliği ülkeleri ve Kanada gibi birçok devlet, offshore sondaj ve çevre denetimi mevzuatlarını sıkılaştırmıştır. Olay, tarihsel bağlamda Exxon Valdez faciasından sonraki en büyük petrol felaketi olarak nitelendirilmiş; medya, bilim dünyası ve sivil toplum örgütleri tarafından yıllarca izlenmiştir.