10 Aralık 2016 akşamı, İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde Vodafone Park Stadı ve Maçka Parkı çevresinde gerçekleştirilen iki koordineli bombalı saldırı, Türkiye’de son yılların en ağır terör eylemlerinden biri olarak kayıtlara geçmiş bulunmaktadır. Süper Lig’de Beşiktaş ile Bursaspor arasında oynanan karşılaşma 22.29 sularında sona ermiş, patlamalar da taraftarların büyük kısmı stat çevresinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra meydana gelmiştir. Eylemler, güvenlik hizmeti veren çevik kuvvet polislerini ve görevli personeli doğrudan hedef almış, bölgede bulunan siviller de saldırıların dolaylı mağdurları hâline gelmiştir. İlk açıklamalarda 39’u emniyet mensubu, 7’si sivil olmak üzere 46 kişinin şehit olduğu, saldırıyı gerçekleştiren iki teröristin de öldüğü ifade edilmiştir. Yaralı sayısının zamanla 240’ın üzerine çıktığı, hastanede şehit olanlarla birlikte toplam şehit sayısının 47’ye yükselmiş olduğu kaydedilmiştir.
Patlamaların ardından güvenlik birimleri olayın kapsamını ve elde edilen ilk delilleri kamuoyuyla paylaşmışlardır. Patlayıcıların etkisi, yalnızca stat çevresinde konuşlu güvenlik güçlerini değil, civardaki araçları ve binaları da ciddi biçimde tahrip etmiştir. Gümüşsuyu yokuşu ve çevresindeki toplu ulaşım araçlarının bir kısmı kullanılamaz hâle gelmiş, pek çok iş yeri ve konutta camlar kırılmış ve yapısal hasarlar oluşmuştur. Olay yerinin çevresi kısa sürede geniş bir güvenlik çemberine alınmış, Meclis-i Mebusan ve Dolmabahçe caddeleri bir süreliğine trafiğe kapatılmıştır. Radyo ve televizyon yayınlarına geçici kısıtlama getirilmiş, bilgi akışının resmî açıklamalarla sınırlı kalması sağlanmıştır.

Saldırı Vodafone Park Stadı yakınlarında meydana geldi (Anadolu Ajansı)
Saldırının hemen ardından Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bir günlük millî yas ilan edilmiş, bayraklar yarıya indirilmiştir. Stat çevresinde ve kentin farklı noktalarında şehitleri anmak amacıyla kısa sürede karanfillerin bırakıldığı, mumların yakıldığı alanlar oluşmuştur. Devlet kurumları, emniyet birimleri ve sağlık kuruluşları koordinasyon içinde hareket ederek hem yaralıların sevkini hem de delil toplama çalışmalarını eş zamanlı şekilde yürütmüşlerdir. Ulusal ve yerel basın organları, resmî makamların bilgilendirmelerine dayanarak saldırıların gelişimini ve sonuçlarını kamuoyuna aktarmışlardır. Olay, hem yurt içinde hem de uluslararası kamuoyunda geniş yankı bulmuş ve uzun süre gündemde kalmıştır.
Saldırının Planlanması ve Arka Plan
Beşiktaş’taki saldırılar, terör örgütlerinin 2015 ve 2016 yıllarında Türkiye’nin büyükşehirlerinde güvenlik güçlerini hedef alan eylemlerini yoğunlaştırdığı bir dönemin parçası hâline gelmiştir. Bu süreçte Ankara, İstanbul ve bazı diğer kentlerde bombalı araç ve intihar saldırıları yaşanmış, özellikle emniyet birimleri ve kalabalık alanlar hedef alınmıştır. Vodafone Park ise hem İstanbul’un sembolik spor mekânlarından biri olması hem de maç günlerinde yoğun güvenlik önlemlerine sahip bulunması nedeniyle olası hedefler arasında görülmüştür. Saldırının, taraftarların büyük bölümünün stat çevresinden uzaklaştığı ancak çevik kuvvet ekiplerinin toplu hâlde bölgede görev yaptığı ana denk getirilmiş olması planlamanın niteliğini ortaya koymuştur. Bu tercih, saldırıyı hazırlayan yapıların öncelikli amacının güvenlik güçlerine ağır zayiat verdirmek olduğunu göstermiştir.
Soruşturma kapsamında elde edilen bilgiler, saldırılarda kullanılan patlayıcıların ve mühimmatın, daha önce farklı şehirlerde ele geçirilen malzemelerle teknik benzerlik taşıdığını ortaya koymuştur. Diyarbakır’da bir ahır ve arazide yapılan aramalarda roketatarlar, bomba kapsülleri ve ağır silahlar bulunmuş; kriminal incelemeler bu mühimmatın Beşiktaş saldırısında kullanılanlarla aynı seri ve özelliklere sahip olduğunu göstermiştir. Savcılık, bu bulgulara dayanarak hazırladığı fezlekeyi, olayın meydana geldiği yer sebebiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermiştir. Araştırmalar sonucunda, saldırıda kullanılan bombaların Diyarbakır’dan İstanbul’a kurbanlık hayvan ve soğan yüklü kamyonlara gizlenerek sevk edilmiş olduğu değerlendirilmiştir. Bu tespit, saldırının münferit bir girişim değil, lojistik altyapısı güçlü bir örgütlü planlama sonucu hayata geçirildiğini göstermiştir.
Güvenlik kamerası kayıtları ve istihbarat verileri, eylem öncesinde stat çevresinde keşif çalışmaları yapıldığını ortaya koymuştur. MOBESE görüntülerinde, daha sonra Diyarbakır’daki bir operasyon sırasında yakalanan bir kadın teröristin eşiyle birlikte saldırıdan önce İstanbul’a geldiği ve stat çevresinde dolaşarak inceleme yaptığı belirlenmiştir. Olay sonrasında aynı kişilerin Hatay’a dönüş yaptıkları tespit edilmiştir. Bu bulgular, planlamada birden fazla hücrenin görev aldığını, keşif, lojistik ve icra aşamalarının hiyerarşik bir yapı içerisinde koordine edildiğini göstermiştir. Savcılık dosyasında, saldırı talimatının örgüt içinde “Tolhildan” kod adıyla bilinen bir kişi tarafından verildiği bilgisi yer almış; böylece eylemin örgütsel zincir içerisinde üst düzeyde planlandığı kabul edilmiştir.

Saldırının gerçekleştiği noktalar (Anadolu Ajansı)
Saldırının Gerçekleşme Seyri
Saldırının birinci ayağı, kamuoyunda “Beleştepe” olarak anılan, stadyumun güney kısmındaki yol üzerinde bomba yüklü bir aracın infilak ettirilmesiyle gerçekleşmiş bulunmaktadır. Beşiktaş–Bursaspor karşılaşması sona erdiğinde, tribünlerdeki taraftarların büyük bölümü stat çevresinden ayrılmış, bölgede ağırlıklı olarak görevli polisler ve çalışanlar kalmıştır. Saat 22.29 sularında harekete geçirilen araç, çevik kuvvet polislerinin yoğun bulunduğu noktaya yaklaştığı anda patlatılmıştır. Patlama sonucunda, çevik kuvvet otobüsleri, çevredeki toplu taşıma araçları ve özel otomobiller ağır hasar görmüş, şok dalgası Dolmabahçe ve Gümüşsuyu çevresindeki binalarda camların kırılmasına yol açmıştır. Olay yerinde kısa sürede yoğun duman ve enkaz oluşmuş, ilk yardım çalışmaları güç koşullar altında başlatılmıştır.
İkinci saldırı, ilk patlamadan yaklaşık 45 saniye sonra Maçka Parkı içinde görev yapan çevik kuvvet polislerinin bulunduğu noktada meydana gelmiştir. Üzerinde patlayıcı düzeneği bulunan bir intihar bombacısı, polislerin arasına girmeye çalışmış ve durdurulmak istendiği esnada düzeneği infilak ettirmiştir. Bu ikinci patlama, alan bakımından daha sınırlı olsa da, zaten ilk patlamanın etkisi altındaki güvenlik güçleri açısından can kaybını artıran bir unsur hâline gelmiştir. Kısa süre içinde art arda yaşanan iki patlama, olay yerindeki koordinasyonu zorlaştırmış, ilk patlamaya müdahale için pozisyon alan bazı ekiplerin de ikinci patlamadan etkilenmesine neden olmuştur. Böylece yaralı sayısı yükselmiş, kurtarma faaliyetleri ilk dakikalarda yüksek güvenlik riskleri altında yürütülmek zorunda kalmıştır.
Patlamalardan hemen sonra bölgeye çok sayıda ambulans, itfaiye aracı ve ilave güvenlik ekibi sevk edilmiştir. Yaralılar, Taksim, Şişli, Beşiktaş ve çevre ilçelerdeki hastanelere hızla nakledilmişlerdir. Polis ekipleri, üçüncü bir patlama ihtimaline karşı bölgede geniş çaplı arama ve güvenlik taraması yapmış, şüpheli paketler bomba imha uzmanları tarafından kontrollü şekilde etkisiz hâle getirilmiştir. Ulaşım hatlarında düzenlemeye gidilmiş, vatandaşların olay yerine yaklaşmamaları için sık sık uyarı anonsları yapılmıştır. Kamu kurumları, oluşturdukları kriz masaları aracılığıyla hem güvenlik hem de sağlık hizmetlerinin tek elden koordine edilmesini sağlamışlardır.

Şehitler için anma etkinlikleri düzenlendi (Anadolu Ajansı)
Şehitler ve Yaralılar
Beşiktaş’taki saldırılarda 39 emniyet mensubu ve 7 sivil şehit olmuş, saldırıyı icra eden iki terörist de patlamalarda ölmüştür. Yaralananlar arasında çok sayıda polis, stat personeli ve o sırada bölgede bulunan siviller yer almıştır. Yaralılar, İstanbul’un çeşitli hastanelerine sevk edilmiş ve bir kısmı yoğun bakımda tedavi altına alınmıştır. Tedavi süreçleri haftalar ve aylar boyunca devam etmiş, bazı yaralıların uzun süre rehabilitasyona ihtiyaç duyduğu görülmüştür. Bu süreçte, özellikle uzuv kaybı ve kalıcı hasar yaşayan güvenlik görevlileri ve siviller için sosyal destek mekanizmaları devreye sokulmuştur.
Sivil şehitler arasında, o gün stat çevresinde bulunan tıp fakültesi öğrencisi Berkay Akbaş ile Beşiktaş kulübünün lisanslı ürün mağazasında çalışan Tunç Uncu yer almıştır. Güvenlik güçleri arasında ise Vodafone Park’tan sorumlu Özel Güvenlik Şube Emniyet Müdürü Vefa Karakurdu ve Emniyet Amiri Kadir Yıldırım öne çıkan isimler arasında sayılmıştır. Çevik kuvvet kadrolarında görev yapan polislerden Adem Oğuz, Okan Doğan, Ali Aksoy, İlker Uylaş, Hasan Bilgin, Durmuş Öcal, Mehmet Zengin ve Soner İdil, saldırı anında stat çevresinde konuşlu ekipler içinde yer almışlardır. Yine farklı illerden geçici görevle İstanbul’a gönderilen Emre Horoz, Mehmet Taş, Uğur Ürker, Mustafa Kemal Devrilmez ve Çetin Sarıkaya da şehitler arasında bulunmuşlardır. Bu isimler, emniyet teşkilatının Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen personeliyle Beşiktaş’ta ortak görev yürüttüğünü göstermiştir.
Şehit polisler arasında ayrıca Oğuzhan Duyar, Hamdi Dikmen, Hüseyin Dalkılıç, Süleyman Sorkut, Mustafa Öztürk, Adem Serin, Yasin İke, Mehmet Atıcı, Murat Yılmaz, Metin Düzgün ve Hamit Şahin’in yer aldığı açıklanmıştır. Şehitlerin memleketlerinin Türkiye’nin çeşitli illerine dağılmış olduğu, Çorum’dan Van’a, Konya’dan Şanlıurfa’ya kadar pek çok şehirde cenaze törenleri düzenlendiği kaydedilmiştir. 【1】 Her bir şehit için memleketlerinde askerî törenler yapılmış, törenlere devlet görevlileri, yerel yöneticiler, silah arkadaşları ve geniş halk kitleleri katılmıştır. Saldırının özellikle genç yaştaki polisler ve üniversite öğrencisi bir sivil üzerinde yoğunlaşmış olması, kamuoyunda derin bir üzüntü yaratmıştır. İlerleyen yıllarda düzenlenen anma programlarında şehitlerin isimleri tek tek okunmuş, hatıraları yaşatılmaya devam edilmiştir.
Sorumlu Terör Örgütü ve Failler
Saldırı, PKK ile bağlantılı bir yapı olarak değerlendirilen Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) adlı terör örgütü tarafından üstlenilmiştir. Örgüt, yaptığı açıklamada eylemi, güvenlik güçlerine karşı gerçekleştirilen bir misilleme olarak nitelendirmiş ve gerekçe olarak güvenlik operasyonlarını göstermiştir. Türkiye’deki resmî değerlendirmelerde, TAK yapılanmasının PKK’nın şehir merkezli eylemlerini üstlenmek için kullandığı bir örgütlenme olduğu ifade edilmiştir. Devlet yetkilileri, saldırının hedefinin açıkça çevik kuvvet polisleri olduğunu, sivillerin ise bu saldırının mağduru hâline geldiğini vurgulamışlardır. Bu çerçevede eylem, Türkiye’nin güvenlik güçlerinin moralini ve ülkenin istikrarını hedef alan, planlı bir terör girişimi olarak kayıtlara geçmiştir.
Soruşturma sonucunda, bomba yüklü aracı kullanan teröristin Mardin’in Kızıltepe ilçesi nüfusuna kayıtlı Kadri Kılınç olduğu tespit edilmiştir. Maçka Parkı’ndaki intihar saldırısını gerçekleştiren kişi de kimlik ve örgüt bağlantısı ortaya konulan bir militan olarak dosyaya girmiştir. Güvenlik ve istihbarat birimleri, bu kişilerin geçmiş faaliyetlerini, örgüt içindeki konumlarını ve irtibat ağlarını çözümlemeye çalışmışlardır. Elde edilen veriler, saldırı talimatının örgüt içinde “Tolhildan” kod adıyla anılan bir yönetici tarafından verildiğini göstermiştir. Böylelikle eylemin yalnızca yerel hücrelerin kararıyla değil, hiyerarşik bir komuta zinciri içinde planlandığı anlaşılmıştır.
Saldırı sonrasında İçişleri Bakanlığı ve emniyet birimleri, ülke genelinde geniş çaplı operasyonlar başlatmışlardır. İlk aşamada çok sayıda kişi gözaltına alınmış, deliller ışığında bunların bir bölümü serbest bırakılırken bir kısmı tutuklanmıştır. Yapılan ev aramaları ve saha çalışmaları sonucunda, Beşiktaş saldırısı ile diğer şehirlerdeki bazı eylemler arasında lojistik bağlar kurulmuştur. Terör örgütünün şehir yapılanmasına yönelik operasyonlarda, yeni eylem hazırlığında olduğu değerlendirilen hücreler ortaya çıkarılmış ve bazı bombalı araç planlarının hayata geçmeden engellendiği bildirilmiştir. Böylece Beşiktaş saldırısı, hem doğrudan sonuçları hem de tetiklediği güvenlik önlemleri nedeniyle Türkiye’deki terörle mücadele sürecinin başlıca dönüm noktalarından biri hâline gelmiştir.

Olay sonrası stat çevresine güller bırakıldı (Anadolu Ajansı)
Soruşturma ve Yargı Süreci
Beşiktaş saldırıları sonrasında başlatılan adli süreç, uzun soluklu ve çok sanıklı bir dava dosyasına dönüşmüştür. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, güvenlik birimlerinin topladığı deliller, teknik raporlar ve tanık beyanları ışığında kapsamlı bir iddianame hazırlamıştır. İddianamede saldırının, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin birliğini ve ülke bütünlüğünü hedef alan örgütlü bir terör eylemi olduğu belirtilmiştir. Sanıklara “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak”, “tasarlayarak ve bombalama suretiyle kasten öldürme”, “kasten öldürmeye teşebbüs” ve “tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurma ve kullanma” gibi suçlamalar yöneltilmiştir. Dava dosyasında, saldırının planlanması, keşif faaliyetleri, patlayıcıların sevkiyatı ve örgütsel bağlantılar bakımından farklı rollere sahip çok sayıda kişi yer almıştır.
Yargılama, İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yürütülmüş ve mahkeme 2019 yılı içinde sanıklar hakkında kararını açıklamıştır. Mahkeme, tutuklu sanıklardan Zozan Kutum, Mehmet Emin Töre, Gülşen Bahadır ve Tufan Beyhan’ı “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” ve 46 kişiyi “tasarlayarak ve bombalama suretiyle kasten öldürmek” suçlarından 47’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm etmiştir. Aynı sanıklar, 242 kişiye karşı “kasten öldürmeye teşebbüs”ten ve patlayıcı kullanımıyla ilgili diğer suçlardan toplam binlerce yılı bulan hapis cezalarına çarptırılmışlardır. Bazı sanıklar hakkında da örgüt üyeliği suçundan 7,5 ile 15 yıl arasında değişen hapis cezaları verilmiş, delil yetersizliği görülen bazı suçlamalar yönünden ise beraat kararları verilmiştir.
Karar, istinaf incelemesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’ne taşınmış ve daire büyük oranda yerel mahkemenin hükümlerini onamıştır. Böylece Beşiktaş saldırısına ilişkin temel mahkûmiyet hükümlerinin kesinleşme süreci ilerlemiştir. Öte yandan, saldırıda ağır yaralanıp daha sonra şehit olan polis memuru Muammer Ateş’in vefatının ardından, sanıklar hakkında ek iddianame düzenlenmiş ve yeni bir dava açılmıştır. Yıllar içinde yürütülen ek soruşturmalarda, saldırıyla bağlantılı olduğu değerlendirilen firari sanıklardan Aydın Ekici yakalanmış ve hakkında açılan davada “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan hapis cezası verilmiştir. Böylelikle Beşiktaş saldırılarına ilişkin yargı süreci, farklı dosyalar ve ek iddianamelerle süren dinamik bir yapı hâlini almıştır.
Toplumsal ve Uluslararası Tepkiler, Anma ve Hafıza
Saldırının hemen ardından Türkiye’deki siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleri kapsamlı kınama mesajları yayımlamışlardır. İktidar ve muhalefet temsilcileri, farklı politik görüşlere sahip olmalarına rağmen saldırıya karşı ortak bir tutum sergilemiş ve teröre karşı ulusal birlik vurgusu yapmışlardır. İstanbul başta olmak üzere birçok şehirde “teröre lanet” mitingleri düzenlenmiş, vatandaşlar ellerinde Türk bayraklarıyla meydanlarda bir araya gelmişlerdir. Beşiktaş çevresinde ve çeşitli illerde, şehitler için yürüyüşler yapılmış, dualar okunmuş ve anma programları düzenlenmiştir. Sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleri, şehit aileleri ve yaralılar için dayanışma kampanyaları başlatarak maddi ve manevi destek çağrısında bulunmuşlardır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yayımladığı yazılı mesaj ve yaptığı konuşmalarla saldırıyı en güçlü ifadelerle kınamıştır. Açıklamalarında, PKK, DEAŞ ve FETÖ dâhil olmak üzere tüm terör örgütlerinin Türkiye’ye ve millete karşı aynı hedef doğrultusunda hareket ettiklerini, aralarındaki farkın yalnızca kullandıkları yöntemlerden ibaret olduğunu belirtmiştir. Erdoğan, saldırının Türkiye’nin istikrarını ve güvenlik güçlerinin moralini hedef aldığını, ancak devletin terörle mücadelede hiçbir taviz vermeyeceğini vurgulamıştır. Ayrıca, Türkiye’nin “sözle destek” ile sınırlı kalan açıklamaların ötesinde somut uluslararası dayanışmaya ihtiyaç duyduğunu ifade etmiş ve ülkenin yaralarını kendi imkânlarıyla sarma kararlılığını dile getirmiştir. Hükümet ve devlet yetkililerinin açıklamaları, saldırının failleri ve destekçilerinin “nerede olursa olsun” takip edileceği mesajını içermiştir.【2】
Uluslararası alanda da çok sayıda devlet ve uluslararası kuruluş Türkiye’ye taziye mesajları göndermiştir. Avrupa ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve bölge ülkelerinin dışişleri bakanlıkları saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirmiş ve Türkiye ile dayanışma içinde olduklarını bildirmişlerdir. Birleşmiş Milletler, NATO ve diğer uluslararası örgütler, sivilleri ve güvenlik güçlerini hedef alan terör saldırılarını kınayan açıklamalar yayımlamışlardır.【3】 Zaman içerisinde 10 Aralık 2016 saldırısı, Türkiye’de kolektif hafızaya kazınmış olaylardan biri hâlini almıştır. Saldırının gerçekleştiği ve kamuoyunda “Beleştepe” olarak bilinen bölgenin adı “Şehitler Tepesi” olarak değiştirilmiş, alan şehitlerin anısını yaşatan bir hafıza mekânına dönüştürülmüştür.【4】 Her yıl saldırının yıldönümünde düzenlenen törenlerde şehitlerin isimleri tek tek okunmakta, aileler ve kamu görevlileri tarafından anılarına saygı gösterilmektedir; böylece 2016 İstanbul Beşiktaş terör saldırıları, hem hukuki süreçler hem de toplumsal hafıza bakımından Türkiye’nin yakın tarihinde önemli bir yer tutmaya devam etmektedir.


