KÜRE LogoKÜRE Logo

Acemhöyük

Genel Kültür+2 Daha
fav gif
Kaydet
kure star outline
aceö.jpg
Acemhöyük
Konum:
Aksaray/Türkiye
Dönem:
Erken Tunç Çağı (M.Ö 3000) - Asur Ticaret Kolonileri Çağı (M.Ö 2000-1700)
Tür:
Yerleşim yeri
Öne Çıkan Yapılar:
Sarıkaya SarayıHatipler SarayıHizmet Binası
Buluntular:
SeramiklerMühürlü BullarAltın ve Fildişi TakılarÇivi Yazılı Tabletler

Acemhöyük, Türkiye’nin İç Anadolu Bölgesi’nde, Aksaray ilinin yaklaşık 18 km kuzeybatısında yer alan önemli bir arkeolojik yerleşim alanıdır. Höyük, Eski Tunç Çağı’ndan itibaren iskan edilmiş, Asur Ticaret Kolonileri Dönemi’nde Anadolu’nun siyasi ve ticari merkezlerinden biri haline gelmiştir. Mezopotamya ve Anadolu arasındaki ticaret yolları üzerinde stratejik bir noktada bulunması nedeniyle, çeşitli uygarlıklarla etkileşim içinde olmuştur.


Arkeolojik kazılarda Sarıkaya ve Hatipler Sarayı gibi anıtsal yapılar ortaya çıkarılmış, bu yapılar içinde çivi yazılı tabletler, mühür baskıları, fildişi ve lapis lazuli kakmalı altın objeler, obsidyen ve dağ kristalinden kaplar bulunmuştur. Ele geçen mühür baskıları ve yazılı belgeler, Acemhöyük’ün Eski Asur Krallığı ve Kuzey Suriye ile yoğun diplomatik ve ticari ilişkiler içinde olduğunu göstermektedir. Höyük, büyük yangınlarla tahrip olmuş ve Asur Ticaret Kolonileri Dönemi’nin sonlarına doğru önemini yitirmiştir. Bugün, yapılan kazılar sayesinde Acemhöyük, Anadolu’nun tarih öncesi ve erken tarihî dönemleri hakkında bilgiler sunan önemli bir merkez olarak kabul edilmektedir.


Acemhöyük (Fotoğraf: T.C. Aksaray Valiliği)

Tarihçe

Acemhöyük, Eski Tunç Çağı’nda büyüyerek bir yerleşim merkezi haline gelmiştir. Yapılan kazılarda ele geçen seramikler ve taş eserler, höyükteki ilk yerleşimcilerin tarım ve hayvancılıkla uğraştığını göstermektedir. Bu dönemde bölge, Mezopotamya ve Suriye ile ticari ilişkiler kurmuş, çanak çömlek üretimi ve madencilik gibi ekonomik faaliyetlerde önemli bir merkez haline gelmiştir.


M.Ö. 2000’lerin başlarından itibaren Acemhöyük, Asur Ticaret Kolonileri Dönemi’nde Anadolu’daki en önemli ticaret merkezlerinden biri haline gelmiştir. Bu dönemde Mezopotamya’dan gelen tüccarlar, Anadolu’nun çeşitli yerleşimlerinde ticaret kolonileri kurmuş ve özellikle Kültepe (Kaniş) ile güçlü bağlantılar geliştirmiştir. Acemhöyük, ticaret yolları üzerinde stratejik bir noktada bulunduğundan, buradaki saraylar ve yöneticiler Asurlu tüccarlarla yoğun ilişkiler kurmuştur.


Kazılarda ortaya çıkarılan çivi yazılı tabletler ve mühür baskıları, Acemhöyük’ün o dönemde büyük bir idari merkez olduğunu kanıtlamaktadır. Sarıkaya ve Hatipler Sarayları, Asur Ticaret Kolonileri Dönemi’ne tarihlenen en önemli yapılar arasında yer almaktadır. Saraylarda bulunan mühürler, Asur kralları ve tüccarlarının yanı sıra, Suriye ve Mezopotamya’dan gelen tüccarlarla yapılan anlaşmalara işaret etmektedir. Bu dönemde Acemhöyük’te lüks ithal eşyaların kullanıldığı, fildişi kakmalı mobilyalar, lapis lazuli ve obsidyen objeler gibi değerli eserlerin ele geçirilmesiyle anlaşılmaktadır.


Ancak M.Ö. 18. yüzyılın ortalarında büyük bir yangın felaketi höyüğü önemli ölçüde tahrip etmiştir. Kazılarda elde edilen bulgular, bu yangının bir savaş ya da iç çatışma sonucu çıkmış olabileceğini düşündürmektedir. Yangından sonra yerleşim bir süre daha devam etse de Acemhöyük, eski gücünü kaybetmiş ve ticaret yollarındaki önemini yavaş yavaş yitirmiştir.


Asur Ticaret Kolonileri Dönemi’nin sona ermesiyle birlikte, Acemhöyük Hitit egemenliği altına girmiştir. Hitit metinlerinde Acemhöyük ile doğrudan ilgili bilgilere rastlanmamış olsa da, bölgedeki bazı mimari kalıntılar ve seramik buluntuları, buradaki yerleşimin Hititler döneminde de devam ettiğini göstermektedir. Ancak bu dönemde Acemhöyük, büyük bir krallık merkezi olmaktan çıkıp daha çok yerel bir yerleşim olarak varlığını sürdürmüştür.


M.Ö. 1200’lerde, Anadolu’daki birçok büyük şehir gibi Acemhöyük de Geç Tunç Çağı sonlarındaki çöküşten etkilenmiş, Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla birlikte uzun süre boyunca önemini kaybetmiştir. Demir Çağı’nda ve sonraki dönemlerde burada yerleşim devam etmiş olmakla birlikte, höyük hiçbir zaman Asur Ticaret Kolonileri Dönemi’ndeki gibi büyük bir siyasi ve ekonomik merkez haline gelememiştir.


Acemhöyük’ün Roma, Bizans ve Selçuklu dönemlerinde küçük bir yerleşim alanı olarak varlığını sürdürdüğü düşünülmektedir. Ancak bu dönemlere ait çok fazla arkeolojik veri bulunmamaktadır. Günümüzde yapılan kazılar, höyüğün Eski Tunç Çağı ve Asur Ticaret Kolonileri Dönemi’ndeki önemine ışık tutmaktadır.

Kazı Çalışmaları

Acemhöyük’teki ilk bilimsel kazılar, 1962 yılında Prof. Dr. Nimet Özgüç tarafından başlatılmıştır. Türk Tarih Kurumu ve Ankara Üniversitesi’nin desteğiyle yürütülen bu kazılar, höyüğün tarihçesini ortaya çıkarmış ve bölgenin Anadolu arkeolojisi için taşıdığı önemi göstermiştir.


Kazılarda bulunan çivi yazılı tabletler, mühür baskıları, fildişi ve lapis lazuli kakmalı süs eşyaları, metal objeler ve çanak çömlekler, Acemhöyük’ün Mezopotamya, Asur ve Suriye ile ticari ilişkiler içinde olduğunu göstermiştir. Sarıkaya Sarayı’nda bulunan çivi yazılı bullalar ve mühürlü belgeler, özellikle Asur kralları, Kargamış yöneticileri ve Mani krallarıyla bağlantıları kanıtlamıştır.


1980’lerden itibaren kazılar daha sistemli bir şekilde yürütülerek höyüğün çeşitli yapı katmanları detaylandırılmıştır. Saray yapılarının planları çıkarılmış, höyüğün güney ve kuzey kesimlerinde bulunan diğer yerleşim alanları incelenmiştir.


2000’li yıllarda, höyükte gerçekleştirilen jeofizik çalışmalar ve stratigrafik analizler, III. yapı katında büyük bir yangın tabakasının varlığını ortaya çıkarmıştır. Bu yangın, M.Ö. 18. yüzyılın ortalarında büyük bir felaket yaşandığını ve höyüğün kısmen terk edildiğini göstermektedir.


Günümüzde kazı çalışmaları Prof. Dr. Aliye Öztan başkanlığında, höyüğün tüm tabakalarını detaylandırmaya ve Asur Ticaret Kolonileri Çağı’ndaki sosyal ve ekonomik yapıyı anlamaya yönelik olarak devam etmektedir.Ayrıca, günümüzde arkeometrik analizler, karbon-14 tarihleme çalışmaları ve jeofizik taramalar ile kazı süreci daha bilimsel bir boyuta taşınmıştır. Bu teknikler sayesinde, höyüğün ticari ve politik bağlantıları daha ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmektedir.

Mimari Yapı

Acemhöyük’ün güneydoğusunda yer alan Sarıkaya Sarayı, büyük bir avlu etrafına dizilmiş odalardan oluşan, dönemin idari ve siyasi merkezlerinden biridir. Kerpiç duvarları, taş temel üzerine inşa edilerek sağlamlaştırılmış ve ahşap hatıllarla desteklenmiştir. Yangınla tahrip olduğu anlaşılan sarayın, devlet yönetimi ve ticaret organizasyonu açısından kritik bir rol oynadığı düşünülmektedir. Sarayın içinde idari bölümler, tahıl depoları, arşiv odaları ve tören alanları bulunmaktadır.


Höyüğün kuzey kesiminde açığa çıkarılan Hatipler Sarayı, Sarıkaya Sarayı ile benzerlik gösterse de kullanım amacı bakımından farklılık göstermektedir. Burası daha çok depo ve ticaret merkezi olarak kullanılmış, büyük tahıl siloları ve mühürlü depo odaları tespit edilmiştir. Sarayın içinden çıkarılan mühür baskıları, yerleşimin Asur ticaret ağıyla doğrudan bağlantılı olduğunu ortaya koymaktadır.


Kazılar sırasında, Acemhöyük’ün saraylar dışında farklı sosyal sınıflara hitap eden konut alanları içerdiği belirlenmiştir. Evler genellikle dikdörtgen planlı, avlulu ve bitişik nizamda inşa edilmiştir. Yapıların kerpiç duvarları, taş temeller üzerine oturtulmuş, bazı mekanlarda tandırlar ve fırınlar bulunmuştur. Atölye alanlarında metal işçiliği, seramik üretimi ve dokuma faaliyetlerine dair izler tespit edilmiştir.


Sarıkaya Sarayı’nın odaları (Fotoğraf: Kültür Portalı)

Sarıkaya ve Hatipler Sarayı’nda büyük tahıl depoları bulunmuş, ayrıca konut alanlarında da erzak saklamak için kullanılan büyük pithoslar (küp depolar) ortaya çıkarılmıştır. Mühürlü bullalar, depo sisteminin idari bir düzen içinde çalıştığını göstermektedir. Özellikle Hatipler Sarayı’nda bulunan ambarlar, yerleşimin geniş çaplı bir ticaret merkezi olarak işlediğine dair önemli veriler sunmaktadır.

Kazılar, höyüğün etrafının kalın kerpiç duvarlarla çevrili olduğunu ve savunma amaçlı tahkimatların bulunduğunu göstermektedir. Bu durum, Acemhöyük’ün askeri tehditlere karşı korunaklı bir yerleşim yeri olarak tasarlandığını göstermektedir. Geniş avlular, ana yollar ve yapıların konumlandırılması, dönemin kent planlamasının ileri düzeyde olduğunu kanıtlamaktadır.

Buluntular

Yazılı Belgeler ve Mühürler

Acemhöyük’te yapılan kazılarda ele edilen yazılı belgeler ve mühürler, dönemin siyasi, ekonomik ve diplomatik yapısını anlamamıza yardımcı olmaktadır. Çivi yazılı tabletler, mühürlü bullalar ve yönetici mühürleri, yerleşimin ticari anlaşmalarda, diplomatik yazışmalarda ve yönetim işleyişinde kilit bir rol üstlendiğini göstermektedir


Höyükte bulunan çivi yazılı tabletler, genellikle Eski Asurca yazılmış olup ticaret, borç sözleşmeleri, mal sevkiyatları ve tüccarlar arasındaki yazışmaları içermektedir. Ticari belgeler arasında altın, gümüş, bakır, kalay, tekstil ürünleri ve tarımsal malların alım satımına dair kayıtlar yer almaktadır. Asurlu tüccarların Anadolu’daki faaliyetlerini yönetmek için oluşturduğu karmaşık finansal sistem, Acemhöyük’te bulunan borç senetleri, alacak hesapları ve faiz oranlarını belirten belgelerle anlaşılmaktadır.


Çivi yazılı mühür (Fotoğraf: Türk Tarih Kurumu, HÖYÜK)

Diplomatik belgeler arasında, yerel yöneticiler ile Asur kralları arasındaki yazışmalar önemli bir yer tutmaktadır. Krallar ve yöneticiler arasındaki mektuplar, ittifakların nasıl kurulduğunu, ticari ilişkilerin nasıl yürütüldüğünü ve siyasi dengelerin nasıl şekillendiğini belgelemektedir. Bazı metinlerde, Asur krallarının Anadolu’daki yöneticilere yetki verdiği, ticaret yollarının güvenliğini sağlamak adına yerel yönetimlerle iş birliği içinde olduğu görülmektedir.


Mühürler, çivi yazılı belgeler kadar önemli bir arkeolojik veri sunmaktadır. Acemhöyük’te ele geçirilen mühür baskılı bullalar, idari belgelerin resmiyet kazanmasını sağlayan mühürleme sisteminin gelişmişliğini göstermektedir. Krallar, yöneticiler ve tüccarlar tarafından kullanılan mühürler, belgeleri onaylamak, mal sevkiyatlarını güvence altına almak ve ticari işlemleri kayıt altına almak için kullanılmıştır.


Muska şekilli bir bullaya basılmış olan silindir mühürleri (Fotoğraf: Türk Tarih Kurumu, BELLETEN)

Seramik ve Çömlekçilik Ürünleri

Yapılan kazılarda, bölgenin seramik ve çömlekçilik faaliyetlerine dair önemli buluntular elde edilmiştir. Seramik üretimi, yerleşimin kültürel ve ekonomik yapısını anlamada önemli bir göstergedir.


Erken Tunç Çağı’na tarihlenen seramikler, Batı Anadolu etkisi taşıyan kırmızı astarlı çömleklerden ve çark yapımı kaplardan oluşmaktadır. Bu dönemde ortaya çıkan yalın seramikler genellikle devetüyü, krem veya kırmızımsı devetüyü renkte, iyi arıtılmış hamurlardan üretilmiştir. Çark yapımı seramiklerin yaygınlaşması, Acemhöyük’ün dönemin teknolojik yeniliklerine adapte olduğunu göstermektedir. Özellikle Batı Anadolu kökenli formlara sahip seramiklerin varlığı, bu bölgeyle sıkı kültürel ve ticari ilişkiler kurulduğuna işaret etmektedir.


Asur Ticaret Kolonileri Çağı'nda seramik üretimi daha gelişmiş bir hale gelmiştir. Bu döneme ait seramiklerde, ince işçilikle üretilmiş kırmızı astarlı çömlekler ve geometrik desenlerle süslenmiş kaplar dikkat çekmektedir. Bunun yanı sıra, bu çağda kullanılan seramikler arasında ticari malların taşınmasında kullanılan büyük küpler ve mühürlü kaplar da bulunmaktadır.


Erken Tunç Dönemi seramikleri (Fotoğraf: Türk Tarih Kurumu, BELLETEN)

Metal Eserler ve Silahlar

Acemhöyük’te gerçekleştirilen kazılar, yerleşimde gelişmiş bir metal işçiliği geleneğinin varlığını ortaya çıkartmıştır. Höyükte bulunan metal eserler ve silahlar, dönemin sanatsal üretimi, ekonomik yapısı ve askeri gücü hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Bakır, tunç ve demirden üretilmiş objeler, ticaret yolları ile sağlanan hammaddelerin işlenmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Silahlar, günlük kullanım eşyaları ve süs eşyaları gibi farklı kategorilere ayrılan metal buluntular, bölgenin metalurji açısından gelişmiş bir merkez olduğunu kanıtlamaktadır.


Kazılar sırasında ele geçirilen silahlar arasında tunç hançerler, ok uçları, mızrak uçları, baltalar ve zırh parçaları bulunmaktadır. Bu silahlar, bölgedeki askeri yapılanmayı ve savunma sistemlerini anlamamıza yardımcı olmaktadır. Hançerler, genellikle dövme tekniğiyle şekillendirilmiş olup bazılarında süslemeler ve kabartmalar görülmektedir. Mızrak uçları ve ok uçları, savaş ve avcılık için kullanılan silahlar arasında yer almakta, özellikle tunçtan yapılmış keskin uçları sayesinde etkili birer silah olarak dikkat çekmektedir.


Silahların yanı sıra, Acemhöyük’te süs eşyaları ve günlük kullanım için üretilmiş metal objeler de bulunmuştur. Bakır ve tunçtan yapılmış iğneler, bilezikler, kolyeler ve tokalar, dönemin metal işçiliğinin ince detaylarını gösterir. Altın ve gümüş süs eşyalarının varlığı, höyüğün elit kesiminin lüks tüketim ürünlerine sahip olduğunu göstermektedir.

Tüketim Ürünleri

Acemhöyük’te gerçekleştirilen kazılar, yerleşimin yalnızca bir ticaret ve idari merkez olmadığını, aynı zamanda lüks tüketim ürünlerinin bulunduğu önemli bir kültürel ve ekonomik merkez olduğunu ortaya çıkartmıştır. Ele geçirilen değerli eşyalar, buranın yönetici sınıfı ve elit tabakası tarafından kullanılan prestijli objelere ev sahipliği yaptığını göstermektedir. Bu ürünler arasında altın ve gümüş süs eşyaları, fildişi kakmalı mobilyalar, lapis lazuli ve obsidyen objeler, değerli taşlardan yapılmış aksesuarlar ve egzotik ithal mallar yer almaktadır.


Kazılarda ortaya çıkarılan fildişi kakmalı mobilya parçaları, Acemhöyük’ün lüks eşyalarla donatılmış bir merkez olduğunu kanıtlamaktadır. Fildişi işlemeleri, özellikle saray yapılarında bulunmuş ve büyük olasılıkla yöneticilere ait özel mobilyaların parçaları olarak değerlendirilmiştir. Bu kakmaların bazılarında geometrik desenler ve hayvan figürleri yer almaktadır. Fildişi işçiliğinin Mezopotamya ve Mısır’daki örneklerle benzerlik taşıması, bu tür malzemelerin ticaret yoluyla bölgeye getirildiğini ve burada işlenmiş olabileceğini düşündürmektedir.


Lapis lazuli taşından yapılan boncuklar ve mühürler, Mezopotamya ve Afganistan’dan ithal edilmiş değerli taşların burada kullanıldığını göstermektedir. Obsidyen kaplar ise hem törensel amaçlarla hem de günlük lüks tüketim için kullanılmıştır. Dağ kristali ve yarı değerli taşlardan yapılmış kaseler ve kaplar da höyükte ele geçirilen prestij objeleri arasında yer almaktadır.


Altın ve gümüşten üretilmiş takılar, Acemhöyük’ün ileri düzeyde metal işçiliğine sahip olduğunu göstermektedir. Kazılarda altın bilezikler, kolyeler, mühür yüzükleri ve küpeler bulunmuş, bu takılar üzerindeki işçilik oldukça ayrıntılı ve estetik olarak özenle işlenmiştir.

Kaynakça

Nimet Özgüç. "Acemhöyük Saraylarında bulunmuş olan Mühür Baskıları" Belleten 41, no. (1977): 357-382. https://doi.org/10.37879/belleten.1977.357 


Remzi KUZUOĞLU. "Acemhöyük'ten Eski Asur Dönemi'ne Ait İki Çivi Yazılı Belge" Höyük no. 8 (2015): 1-15. https://doi.org/10.37879/hoyuk.2015.01 


Yalçın Kamış. "Acemhöyük ve Erken Tunç Çağı Anadolu Ticaret Ağları" Belleten 86, no. (2022): 779-825. https://doi.org/10.37879/belleten.2022.779 


Kamış, Yalçın. Şener, Tuğçe. "Aksaray Acemhöyük Kazısı.” Türkiye Turizm Ansiklopedisi Türk Turizminin Hafızası. Son erişim: 22 Mart 2025. https://turkiyeturizmansiklopedisi.com/aksaray-acemhoyuk-kazisi 


Türkiye Kültür Portalı. "Acemhöyük - Aksaray.” Türkiye Kültür Portalı Web Sitesi. Son erişim: 22 Mart 2025. https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/aksaray/gezilecekyer/acemhoyuk 


T.C. Aksaray Valiliği. “Acem höyük.” T.C. Aksaray Valiliği Web Sitesi. Son erişim: 22 Mart 2025. http://aksaray.gov.tr/kultur-arkeoloji-acemhoyuk#gallery-8 

Nev Şehir Hacı Betaş Veli Üniversitesi. "Tunç Çağları’nın Krallık Merkezi Acemhöyük’te Aydınlanıyor." Nev Şehir Hacı Betaş Veli Üniversitesi Web Sitesi. Son erişim: 25 Mart 2025.  https://www.nevsehir.edu.tr/tr/28905

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarNazlı Kemerkaya22 Mart 2025 14:07
KÜRE'ye Sor