Afro-Türkler, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Afrika’dan Anadolu, Balkanlar ve Ege Adaları'na gelen Afrikalıların günümüzdeki torunlarıdır. Bu topluluk, atalarının Afrika kökenlerine atıfla “Afro-Türk” kavramını kullanmaktadır. Afro-Türkler, sadece etnik ya da coğrafi kökenlerini değil, aynı zamanda farklı tarihsel dönem ve coğrafyalardaki sosyal, kültürel ve siyasal deneyimlerin izlerini de taşımaktadır.
Afro-Türkler'in Günlük Yaşamı Hakkında (AA)
Tarihsel Arka Plan
Osmanlı İmparatorluğu’nun yaklaşık 600 yıl süren varlığı boyunca Afrika kökenli nüfus, imparatorluğun çeşitli vilayetlerinde yaşamıştır. Özellikle Ortadoğu, Arabistan, Mısır ve Kuzey Afrika gibi bölgelerden Anadolu’ya çeşitli nedenlerle göç eden Afrikalılar, zamanla Osmanlı toplum yapısının bir parçası hâline gelmiştir. Bu süreçte Osmanlı yönetimi, bu bölgelerde zaman zaman yerli idareciler, zaman zaman ise merkezden atanan valiler aracılığıyla hâkimiyetini sürdürmüştür.
Afrikalıların Osmanlı coğrafyasındaki varlığına dair önemli tarihsel belgeler bulunmaktadır. Örneğin, XV. yüzyılda II. Mehmet tarafından kurulan Sahn-ı Seman medreselerinde Afrikalı öğrencilerin bulunduğu bilinmektedir. XVI. yüzyılda Ali Mekki’nin kaleme aldığı Miratü’l-Hubuş (Habeşilerin Aynası) adlı eser, bu tarihsel tanıklıklardan biridir.
Osmanlı döneminde Afrikalı bireylerin Arap coğrafyasında bulunması, günümüzde de bazı bölgelerde siyahilerin “Arap” olarak adlandırılmasının tarihsel temelini oluşturmaktadır.
Aydın'a Yerleşen ve "Afro-Türkler" Olarak Bilinen Aile (AA)
Terminoloji ve Sosyal Tanımlamalar
Osmanlı döneminde Afrikalılara halk arasında sıklıkla “Arap”, Arap vilayetlerinde yaşayan Afrikalı olmayan kişilere ise “Ak Arap” denilmiştir. Osmanlı arşivlerinde Afrikalılar “zenc” ya da “zenciye” olarak kaydedilmiştir. Bu tanımlamalar, modern dönemde ırk ve milliyet kavramlarının şekillenmesiyle farklı anlamlar kazanmıştır. Osmanlı’da toplumsal yapının çok kültürlü ve çok etnisiteli yapısı, bu çeşitliliğin bir parçası olarak Afro-Türklerin varlığını mümkün kılmıştır.
Göç ve Kölelik Tarihi
Afrika kökenli bireylerin Anadolu’daki varlığı, büyük ölçüde ticaret yolları ve köle ticareti üzerinden şekillenmiştir. XIX. yüzyılda özellikle buharlı gemilerin yaygınlaşması ve Atlantik köle ticaretinin sona ermesiyle birlikte Mısır ve Trablus limanları üzerinden İstanbul, İzmir, Selanik ve Ege adalarına doğru yönelen bir göç yaşanmıştır.
Osmanlı Döneminde Afro-Kökenli Öne Çıkan İsimler
Tarihsel kaynaklar, Afro-Türklerin Osmanlı toplumunda etkin roller üstlendiklerini göstermektedir. Hacı Beşir Ağa, Etiyopya kökenli bir Osmanlı saray görevlisi olup üç padişah döneminde Darüssaade Ağalığı yapmıştır. Trablusgarp savaşında Enver Paşa ve Mustafa Kemal’e eşlik eden Zenci Musa, Teşkilat-ı Mahsusa üyesi Kuşçubaşı Eşref’in emir eri olmuştur. Zenci Musa, Mehmet Akif Ersoy’un şiirinde de yer almaktadır. Afro-Zeybekler ise millî mücadele döneminde Ege folklorunda etkili olmuş, “Koca Arap Zeybeği” gibi halk ezgilerinde kendilerine yer bulmuşlardır.
Kültürel ve Tarihsel Miras
Afro-Türkler, Afrika’dan tüm dünyaya yayılan kültürel mirasın taşıyıcıları olarak Türkiye’de kendi özgün kimliklerini sürdürmektedirler. Bu kimlik, hem Osmanlı döneminin çok kültürlü yapısına hem de günümüzdeki bireysel ve toplumsal hafızaya dayanmaktadır. Afro-Türkler, varoluşlarını tarihsel belgelerle, folklorla ve sözlü kültürle günümüze taşımaktadır.
Afro-Türklerin, Afrika'da Bıraktıkları Ritimleri Öğrenmek İçin Kurdukları Müzik Grubu (AA)