Ahmet Muhtar Fikri (Gücüm), Meşrutiyet ve Millî Mücadele dönemlerinde aktif roller üstlenmiştir. Meclis-i Mebûsan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) milletvekilliği yapmış, Güney Cephesi’nde Millî Mücadele’ye katılarak katkı sağlamıştır. Ayrıca gazetecilik alanında çalışmalar yürütmüş, bölgesel basının gelişimine katkıda bulunmuştur.
Eğitim Hayatı
Ahmet Muhtar Fikri Bey, 1876 yılında Muş’ta doğdu. Babası Cizrelizade Mustafa Rıza Bey, Osmanlı bürokrasisinde çeşitli görevlerde bulunmuş, kaymakamlık ve mutasarrıflık yapmış bir devlet memuruydu. Annesi ise İffet Hanım’dı. Babasının görevleri nedeniyle ilk ve orta öğrenimini Muş ve Diyarbakır’da tamamladı.
Eğitimini sürdürememekle birlikte Diyarbakır’daki entelektüel ve politik çevrelerden etkilendi. II. Abdülhamid dönemindeki yönetim anlayışına karşı çıkan muhalif fikirleri nedeniyle 1899 yılında önce Payas’a, ardından Adana’ya sürgün edildi.
Adana’da bulunduğu dönemde Ramazanoğlu ailesinden Hazım Bey’in kızı Müzeyyen Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Mehmet, Fatma Nezihe, Mustafa Tekin, Ahmet Aydın ve Ülken adlarında çocukları oldu.
Öğretmenlik Hayatı
Sürgün yıllarında Adana Hamidiye Sanayi Mektebi’nde öğretmenlik ve müdür muavinliği yaptı. Özellikle Muhasebe ve İmalat bölümlerinin gelişimine katkı sağladı ve 1905 yılında bu çalışmaları nedeniyle taltif edildi. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanıyla sürgün kararı kaldırıldı ancak Adana’da kalarak yaşamını tarımla sürdürdü. Siyasi ve fikrî faaliyetlerine ara vermeyen Muhtar Fikri Bey, İhsan Fikri Bey ile birlikte İtidâl gazetesini yayımlamaya başladı ve gazetenin yazı işleri müdürlüğünü üstlendi. Bu gazete 1908-1909 yılları arasında toplam 76 sayı yayımlandıktan sonra ekonomik nedenlerle kapandı. 1913 yılında Mersin’den Meclis-i Umumi azalığına seçilerek siyasi hayatına resmî olarak adım attı.
Meclis-i Mebûsan ve Millî Mücadele Dönemi
Mondros Mütarekesi’nin ardından Adana’nın işgali üzerine artan baskılar ve işgal yönetiminin cezalandırma tehditleri nedeniyle İsmail Safa (Özler) Bey, Dr. Eşref (Akman) Bey ve gazeteci Mustafa (Mücavir) Bey ile birlikte Adana’dan ayrıldı. Mersin-Silifke üzerinden İstanbul’a geçti. Ancak haklarında kovuşturma başlatılınca tekrar Çukurova’ya dönerek Müdafaa-i Hukuk ve Kuva-yı Milliye teşkilatına katıldı.
29 Ekim 1919’da Harput milletvekili olarak Meclis-i Mebûsan’a girdi. İngilizler tarafından Meclis-i Mebûsan’ın dağıtılmasıyla birlikte çalışmalarına Millî Mücadele saflarında devam etti. 23 Nisan 1920’de açılan TBMM’ye ise Mersin milletvekili olarak seçildi ve 9 Mayıs 1920’de Meclis çalışmalarına katıldı.
Güney Cephesi’ndeki Faaliyetleri
TBMM’de görev yaptığı dönemde Güney Cephesi’nde yürütülen direnişe destek sağlamak amacıyla Meclis tarafından cepheye gönderildi. Fransızların işgali altındaki bölgelerde halkın katılımını artırmak, milli müfrezelerin moralini yükseltmek ve lojistik desteğini sağlamak için çalıştı. Pozantı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti merkezinde yapılan toplantılarda Damar (Arıoğlu) Bey ile birlikte müfrezeleri ziyaret etmesi kararlaştırıldı. Bu ziyaretler sırasında yanındakilere hitaben yaptığı konuşmada, görevinin önemini vurgulamış ve tehlikelere rağmen görevini yerine getireceğini ifade etmiştir.
5 Ağustos 1920’de Mustafa Kemal Paşa ve Fevzi Paşa liderliğinde gerçekleştirilen Pozantı Kongresi’ne katıldı. Ankara Antlaşması’nın 20 Ekim 1921’de
imzalanmasıyla Fransızların bölgeden çekilmesinin ardından Meclis çalışmalarına döndü.
TBMM’deki Çalışmaları
Birinci Meclis’te dört toplantı yılı boyunca çeşitli şubelerde görev yaptı. Birinci toplantı yılında dördüncü şubede, ikinci toplantı yılında beşinci şubede ve Hariciye Encümeni’nde, üçüncü ve dördüncü toplantı yıllarında birinci şubede yer aldı. 20 Temmuz 1922’de İcra Vekilleri Heyeti tarafından Trabzon’da yaşanan olayları incelemek üzere oluşturulan üç kişilik heyete seçildi. Ayrıca 14 Aralık 1920’de verdiği önergede Adana göçmenlerine yardım edilmesini talep etti; bu önerge Meclis tarafından kabul edildi. Meclis’te Müdafaa-i Hukuk Gruplarından Birinci Grup içinde yer aldı.
Sonraki Yıllar ve Ölümü
TBMM’deki görevini tamamladıktan sonra Adana’ya yerleşti ve çiftçilikle uğraşarak yaşamını sürdürdü. 21 Nisan 1925 tarih ve 141 sayılı karar gereğince Pozantı Cephesi’ndeki mücadelesi nedeniyle kırmızı-yeşil şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi.
Ahmet Muhtar Fikri Bey, 23 Temmuz 1930 tarihinde Adana’da hayatını kaybetti. Ailesi Cumhuriyet döneminde “Gücüm” soyadını aldı.



