Amelia Mary Earhart, 24 Temmuz 1897’de Kansas’ın Atchison kentinde doğdu. Çocukluk yılları farklı eyaletlerde geçti; ailesinin ekonomik koşulları nedeniyle düzenli bir ev ortamında büyüyemedi. Çocuk yaşlarda doğa sporlarına ilgi gösterdi, binicilik, futbol ve kampçılık gibi faaliyetlerle uğraştı.
1910’ların sonuna gelindiğinde Earhart, Birinci Dünya Savaşı sırasında Kanada’da hemşire yardımcılığı yaptı. Burada yaralı askerlerle çalışırken sağlık alanında deneyim kazandı. Bu süreç, onun disiplinli çalışmasına katkıda bulundu. Savaş sonrasında Amerika’ya dönerek farklı işlerde çalıştı. Fotoğrafçılık, telefon santralinde görev alma ve sosyal yardım kurumlarında çalışma gibi işlerle yaşamını sürdürdü.
1920 yılında Kaliforniya’ya yaptığı bir ziyaret hayatını değiştirdi. Burada bir uçak gösterisine katıldı ve ilk kez havacılıkla doğrudan karşılaştı. Bu deneyim, onun hayat boyu sürecek uçuş tutkusu için başlangıç oldu. Kısa süre sonra ilk uçuş derslerini almaya karar verdi. 1921’de ünlü kadın pilot Anita “Neta” Snook’tan ders aldı ve kısa sürede kendi uçağını satın alarak gökyüzünde deneyim kazanmaya başladı.
Amelia Earhart’a ait bir kare (ameliaearhart.com)
Havacılık Kariyeri
Amelia Earhart’ın havacılık kariyeri, kadın pilotların görünürlüğünün çok düşük olduğu bir dönemde şekillendi. 1928’de, Atlantik Okyanusu’nu geçen ilk kadın yolcu olarak tarihe geçti. Bu uçuş, pilot olarak değil yolcu olarak gerçekleşti ancak geniş yankı uyandırdı. Bu deneyim, onun daha büyük hedeflere yönelmesine yol açtı.
1932 yılında, Atlantik’i tek başına geçen ilk kadın pilot oldu. Newfoundland’dan kalkan Earhart, yaklaşık 15 saatlik bir uçuşla İrlanda kıyılarına indi. Bu başarısı, dünya çapında ilgi gördü ve havacılık tarihine geçti. Bu dönemde farklı rotalarda uzun mesafe uçuşlar gerçekleştirdi. 1935’te Hawaii’den Kaliforniya’ya tek başına uçan ilk kişi oldu. Aynı yıl Los Angeles’tan Meksika City’ye yaptığı uçuş da dikkat çekti.
Earhart, uçuşlarıyla sadece rekor kırmayı değil, kadınların havacılıkta yer alması gerektiğini göstermek istedi. 1929’da Kadın Pilotlar Derneği’nin (Ninety-Nines) kurucuları arasında yer aldı. Bu organizasyon, kadın pilotların mesleki dayanışmasını güçlendirmeyi amaçlıyordu. Earhart, kariyeri boyunca hem bireysel rekorlara odaklandı hem de kadınların havacılıktaki varlığını artırmaya yönelik çabalara katıldı.
Amelia Earhart'ın kayboluşuna dair bir belgesel (Kaan Ünsal Alphan)
Özel Hayatı
Amelia Earhart, yoğun kariyerinin yanında özel hayatında da dikkat çeken bir profil sergiledi. 1931 yılında yayınevi sahibi ve havacılık organizatörü George Palmer Putnam ile evlendi. Putnam, Earhart’ın kariyerinde önemli bir destekçi oldu. Hem finansman hem de tanıtım organizasyonlarıyla uçuşlarının gerçekleşmesine katkı sağladı. Ancak Earhart, evlilikte bağımsızlığını korumak istedi ve bunu açıkça dile getirdi.
Earhart, aile yaşamını kariyerinin önüne koymadı. Çocuk sahibi olmadı ve zamanını büyük ölçüde uçuş hazırlıkları, konferanslar ve kadın pilotların desteklenmesi gibi faaliyetlere ayırdı. Kendi yazdığı kitaplar aracılığıyla hem uçuş deneyimlerini aktardı hem de kadınların havacılıktaki rolünü teşvik etti. “20 Hrs., 40 Min.” ve “The Fun of It” gibi eserlerinde kişisel deneyimlerini paylaştı.
Kamuoyunda sadece bir pilot olarak değil, modern kadının temsili olarak da algılandı. Moda tasarımlarına ilgi duydu, kendi adını taşıyan bir kıyafet serisi oluşturdu. Bu girişim, kadınların profesyonel hayatta ve modern yaşamda görünür olması gerektiği yönündeki görüşleriyle uyumluydu.
Son Uçuş ve Ölümü
Amelia Earhart, 1937 yılında dünya çevresinde uçuş yapmayı hedefledi. Bu proje, Lockheed Model 10-E Electra uçağıyla gerçekleştirilecekti. İlk girişim, teknik aksaklık nedeniyle başarısız oldu. Haziran 1937’de ikinci deneme için yola çıktı. Yanında deneyimli seyrüseferci Fred Noonan vardı. Uçuş rotası, Miami’den başlayarak Güney Amerika, Afrika, Hindistan ve Güneydoğu Asya üzerinden Pasifik’e uzanıyordu.
2 Temmuz 1937’de Earhart ve Noonan, Lae (Yeni Gine)’den kalkarak Howland Adası’na ulaşmayı planladı. Ancak bu uçuş sırasında iletişim sorunları yaşandı. ABD Sahil Güvenliği ile yapılan telsiz temasları kesildi. Radyo sinyalleri zayıfladı ve uçakla temas tamamen kayboldu. Uçağın okyanusa düştüğü tahmin edilmektedir.
Kayboluşun ardından ABD donanması ve sahil güvenliği tarafından geniş çaplı arama çalışmaları başlatıldı. Ancak hiçbir iz bulunamadı. Earhart ve Noonan’ın akıbeti hâlâ bilinmemektedir. Resmî olarak, kayboldukları gün ölüm tarihi olarak kabul edilmiştir. Bu durum, havacılık tarihinin en büyük gizemlerinden biri olarak anılmaktadır.
Miras ve Etkisi
Amelia Earhart, kadınların havacılıktaki temsili için bir dönüm noktası oldu. Hem kişisel başarıları hem de örgütlenme faaliyetleriyle kadın pilotların sayısının artmasına katkı sağladı. “Ninety-Nines” gibi oluşumlar, kadınların mesleki dayanışmasının kalıcı simgesi haline geldi.
Onun kayboluşu, geniş çapta spekülasyonlara yol açtı. Çeşitli teoriler arasında uçak kazası, ada karaya çıkışı veya farklı bir bölgede mahsur kalma ihtimali öne sürüldü. Ancak bunların hiçbiri kesinleşmedi. Bu belirsizlik, onun hikâyesine kalıcı bir gizem kattı.
Earhart’ın ismi günümüzde müzelerde, anıtlarda ve havacılık eğitim programlarında yaşatılmaktadır. Kansas’ta Amelia Earhart Müzesi, onun hayatını ve kariyerini belgelemektedir. Ulusal tarih literatüründe kadın öncüler arasında yer almış, dünya genelinde özgürlük ve cesaret sembolü olarak anılmıştır.