Anadolu parsı (Panthera pardus tulliana), leopar türünün (Panthera pardus) Anadolu Yarımadası'nda yaşamış ve hâlen sınırlı varlık gösteren alt türü olarak kabul edilmektedir. Uzun yıllar boyunca neslinin tükendiği düşünülen Anadolu parsı, 20. ve 21. yüzyılda çeşitli dönemlerde fotokapanlarla görüntülenmiş ve varlığına dair somut kanıtlar elde edilmiştir. Bu gelişmeler, türün biyocoğrafyası, ekolojisi ve korunmasına dair ulusal ve uluslararası düzeyde ilgi uyandırmıştır.

Anadolu Parsı (Tübitak Bilim Genç)
Anadolu parsı, morfolojik ve coğrafi özellikleri nedeniyle Ortadoğu parsları arasında ayrı bir alttür olarak sınıflandırılmıştır. Bazı bilimsel kaynaklar, bu alttürü İran parsı (P. p. saxicolor) ile ilişkilendirse de, Türkiye coğrafyasına özgü bireylerde gözlemlenen bazı anatomik ve genetik farklılıklar, bu ayrımı haklı kılmaktadır.
Tarihsel Yayılım ve Nesli Tükenme Süreci
Anadolu parsı, tarihsel olarak Türkiye'nin Ege, Akdeniz, Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nde yayılım göstermiştir. 19. ve 20. yüzyıllarda, özellikle dağlık, ormanlık ve sarp kayalık alanlarda yaşadığı belgelenmiştir. Ancak tarım alanlarının genişlemesi, yerleşim faaliyetleri, avcılık ve ekosistem bozulmaları gibi insan kaynaklı baskılar nedeniyle tür popülasyonu ciddi oranda azalmıştır.

Anadolu Parsı (Tübitak Bilim Genç)
1950'li yıllardan itibaren Anadolu parsı gözlemlerinde keskin bir düşüş yaşanmış, 1974 yılında Ankara Beypazarı’nda ve 1970’li yıllarda Siirt çevresinde son kez görüldüğü bildirilmiştir. En son resmi kayıt 1974 yılında, bir parsın öldürülmesiyle belgelenmiştir. Bu olaylar, türün Türkiye’de neslinin tükendiği yönünde genel bir kanaatin oluşmasına neden olmuştur.
Yeniden Tespiti ve Fotokapan Verileri
2000’li yılların başlarından itibaren, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) koordinasyonunda yürütülen yaban hayatı izleme çalışmaları kapsamında, Anadolu parsının varlığına ilişkin yeni ipuçları elde edilmeye başlanmıştır. Fotokapan sistemleriyle yapılan sistematik izleme çalışmaları sonucunda 2019 yılında net görüntü kayıtlarına ulaşılmış, bu gelişme 2024 yılında Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Anadolu Parsı - Foto kapan Tarafından kaydedilen Görüntü (Tübitak Bilim Genç)
Elde edilen görüntüler, parsın özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki dağlık bölgelerde yaşamaya devam ettiğini göstermektedir. Parsın yerel ekosistem içerisindeki dolaşım alanı, davranışsal özellikleri ve beslenme alışkanlıkları da bu çalışmalarla kısmen belgelenmiştir. Görsel veriler, Anadolu parsının fiziksel özellikleri bakımından sağlıklı bireyler olduğunu ve habitat uyumunun sürdüğünü göstermektedir.
Fiziksel Özellikler ve Davranış
Anadolu parsı, iri yapılı ve kaslı bir gövdeye sahip olup, omuz yüksekliği yaklaşık 60–75 cm, vücut uzunluğu ise 110–150 cm arasında değişmektedir. Kuyruğu yaklaşık 90 cm uzunluğundadır. Post rengi açık sarıdan grimsi sarıya değişmekte olup, üzeri karakteristik siyah beneklerle kaplıdır. Anadolu parsı, alttürler arasında nispeten daha açık renkli ve büyük yapılıdır.
Gececil bir hayvandır ve tek başına dolaşır. Avcıdır; temel olarak yaban keçisi, dağ keçisi, yaban domuzu, tavşan gibi memelilerle beslenir. Yüksek fiziksel çeviklik sayesinde sarp arazilerde etkili bir şekilde hareket eder. Aynı zamanda çok iyi bir tırmanıcı ve yüzücüdür.
ANADOLU PARSI ANADOLU'DA YAŞIYOR! (YouTube)
Koruma Durumu ve Hukuki Statü
Anadolu parsı, Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına göre koruma altındadır. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve BERN Sözleşmesi kapsamında mutlak koruma altındaki türler arasında yer alır. Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından ise Panthera pardus türü genel olarak “Hassas” (Vulnerable) kategorisinde değerlendirilmekte, alt tür düzeyindeki değerlendirme çalışmaları halen devam etmektedir.
DKMP Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen “Anadolu Parsı Eylem Planı” çerçevesinde, türün yaşam alanlarının korunması, izlenmesi ve halkla farkındalık çalışmaları planlı biçimde sürdürülmektedir. Korunan alan statüsünde olan milli parklar ve tabiat parkları da parsın yaşam alanlarının güvence altına alınmasında kritik rol oynamaktadır.


