İskender Pala’nın 2025 yılında yayımlanan Azdahak adlı romanı, Osmanlı İmparatorluğu’nun 16. yüzyıl sonlarındaki toplumsal, siyasi ve dini atmosferini merkeze alarak kurgulanmış tarihi bir polisiye eserdir. III. Murat döneminde geçen roman, gökyüzünde beliren kuyruklu yıldızla birlikte İstanbul’da baş gösteren kargaşa ortamını ve bu olayların ardındaki gizemli Azdahak tarikatını konu edinir. İnanç sistemlerinin istismar edilmesi, şiddetle beslenen ideolojiler ve kurtarıcı mitleri etrafında şekillenen roman, dönemin gerçekliğiyle günümüz meseleleri arasında alegorik bağlar kurar.
Konu
İskender Pala’nın Azdahak adlı romanı, olaylarını 1577 yılında, Osmanlı padişahı III. Murat döneminde İstanbul’da geçecek şekilde kurgulamaktadır. Anlatı, Ramazan ayının arifesinde gökyüzünde görülen kuyruklu yıldızın şehirde oluşturduğu tedirginlik ile başlar. Bu olağanüstü olayla birlikte ortaya çıkan toplumsal huzursuzluk, ilerleyen bölümlerde “Azdahak” adını taşıyan gizli bir tarikatın faaliyetleriyle ilişkilendirilir. Roman, tarihsel bir atmosfer içerisinde gelişen olayları, kurgusal unsurlarla birleştirerek yapılandırır. Eserdeki temel çatışma, Azdahak tarikatının gelecekte ortaya çıkacağına inanılan bir “kurtarıcı” uğruna gerçekleştirdiği insan kurban etme uygulamalarıdır. Bu faaliyetlerin açığa çıkarılması amacıyla görevlendirilen iki hafiyenin, Karabarut ve Emanet’in soruşturma süreci romanın ana eksenini oluşturur. Bu yapı doğrultusunda roman, tarihî unsurlar içeren bir polisiye kurgu niteliği taşır.
Temalar
Romanda öne çıkan temalardan biri, inanç ile hurafe arasındaki sınırın belirsizleşmesidir. Azdahak tarikatının, “kanı artırmak cennete yaklaştırır” biçimindeki düşüncesi, dönemin yanlış yorumlanan inanç biçimlerine yönelik bir eleştiri sunar. Bu yaklaşım, tarihsel bağlamda dini düşüncenin istismarı konusuna dikkat çeker.
Yazar, anlatı içerisinde geçmiş ile günümüz arasında bir bağ kurar. Azdahak tarikatı, çağdaş dönemde özellikle Orta Doğu’da görülen şiddet eğilimli dini gruplarla karşılaştırmalı biçimde ele alınır. Bu bağlamda, roman yalnızca tarihsel bir kurgu değil, aynı zamanda güncel sosyo-politik olayların alegorik bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
Eserde işlenen bir diğer tema, tarih boyunca süreklilik gösteren şiddet ve zalimlik olgularıdır. “Kurtarıcı” miti etrafında şekillenen eylemler, bireysel ve toplumsal düzeyde şiddetin nasıl meşrulaştırıldığına dair bir sorgulama ortaya koyar. Bu yönüyle roman, şiddete karşı tepkisizlik ve toplumsal duyarsızlık gibi kavramların sonuçlarını tartışmaya açar.
Üslup
Azdahak, dil ve anlatım bakımından tarihî romana özgü özellikler taşımaktadır. Eserde, Osmanlıca sözcükler ve döneme özgü ifadeler sıkça kullanılarak 16. yüzyıl İstanbul’unun atmosferi yansıtılmaya çalışılır. Yazarın önceki eserlerinde de görülen tarihsel üslup tercihleri bu romanda da devam ettirilmiştir.
Roman, sadece tarihî bir anlatı olmakla sınırlı kalmayıp polisiye unsurlar da içermektedir. Karabarut ve Emanet karakterleri aracılığıyla yürütülen soruşturma süreci, klasik tarihî roman yapısını farklılaştırarak olayların çözümüne odaklanan bir gerilim kurgusu oluşturur.
Azdahak, tarihsel kurgu ile polisiye unsurları bir araya getiren, tematik olarak inanç, şiddet ve toplumsal yapıların sorgulandığı bir romandır. İskender Pala, roman boyunca 16. yüzyıl Osmanlı toplumunu tarihsel bir çerçevede işlerken aynı zamanda alegorik öğeler aracılığıyla günümüz dünyasındaki benzer dini ve toplumsal yapılarla bağ kurar. Dili, dönemin atmosferine uygun olarak Osmanlıca kelimelerle zenginleştirilmiş; kurgusu ise soruşturma sürecine dayalı bir gerilim hattı üzerine inşa edilmiştir. Roman, tarihî olayları ve figürleri merkeze almakla birlikte, bunları birebir belgelemeyi değil, dönemin düşünsel yapısına dair bir tartışma zemini sunmayı amaçlamaktadır.


