Costa Concordia Faciası, Costa Concordia yolcu gemisinin 13 Ocak 2012 tarihinde İtalya'nın Giglio Adası açıklarında karaya oturarak yan yatması olayıdır. Kaza, 32 kişinin hayatını kaybetmesine yol açmış ve modern denizcilik tarihinin en dikkat çekici güvenlik ihlallerinden biri olarak kayıtlara geçmiştir. Kaza, sadece bir denizcilik hatası değil, aynı zamanda örgütsel doğaçlama (organizational improvisation), otorite zaafı, insan faktörleri, ve yetersiz güvenlik kültürü konularında bir dizi sistemsel sorunu da gözler önüne sermiştir.
Teknik Bilgiler ve Kaza Özeti
Costa Concordia, Carnival Corporation’a bağlı olan Costa Crociere tarafından işletilen bir lüks yolcu gemisiydi. 290 metre uzunluğundaki gemi, kaza gecesi 1.023 mürettebat ve 3.206 yolcu taşıyordu. Civitavecchia limanından Savona’ya doğru seyir halindeyken, kaptan Francesco Schettino’nun kararıyla rota dışı bir "selam geçişi" (sail-by salute) manevrası gerçekleştirilmiş ve gemi Giglio Adası açıklarında kayalıklara çarpmıştır. Çarpışma, geminin gövdesinde 53 metre uzunluğunda bir yırtığa yol açmış, motor dairesi sular altında kalmış ve elektrik sistemleri çökmüştür.
Geminin tahliyesi gecikmiş, kaptan ilk saat boyunca yolculara ve yetkililere bir "elektrik arızası" olduğunu söylemiştir. Tahliye yaklaşık 6 saat sürmüş ve yetersiz organizasyon nedeniyle kaotik bir hal almıştır. Kaptan Schettino, henüz tahliye tamamlanmadan gemiyi terk etmiştir. Kaza sonucunda 32 kişi yaşamını yitirmiştir.
Costa Concordia'nın enkazı kaldırılıyor (Youtube)
Kaza Nedenleri: Örgütsel Doğaçlamanın Karanlık Yüzü
Akademik incelemeler, Costa Concordia kazasını sadece bireysel hata olarak değil, bir örgütsel doğaçlama vakası olarak değerlendirmiştir. Bu kavram; kurallardan sapmaların, planlama ve icranın eş zamanlı olarak yapılması ve bunun kasıtlı olarak gerçekleştirilmesini ifade eder.
Öne Çıkan Nedenler:
- Kasıtlı rotadan sapma: Kaptan, "turistik bir deneyim" yaşatmak amacıyla daha önce de uygulanmış ancak resmi olarak onaylanmamış selam geçişi manevrasını tekrar etmiş ve bu manevrayı seyir defterine işlemeden gerçekleştirmiştir.
- Yetkiyi kötüye kullanma: Kaptan, planlı rotadan ayrılma kararını kendi başına vermiş, uyarı sistemlerini kapatmış ve manuel modda seyrüsefere geçmiştir.
- İzlenebilirliği engelleme: Radyo ve GPS sistemlerinin devre dışı bırakılması, yetkili kurumların müdahalesini geciktirmiştir.
- Bilgi saklama ve mürettebatın sessizliği: Mürettebat, olası sonuçlara karşı korku veya sadakat nedeniyle kaptana karşı çıkmamış ve bilgi akışı kısıtlanmıştır.

Yan Yatan Gemi (AA)
Bu durum, doğaçlamanın karanlık yüzünü; yani biçimsel kurallara sözde uyum gösterilerek, gerçekte o kuralların altının boşaltılmasını ortaya koyar. Bu örnek, yüksek güvenilirliğe sahip sistemlerde (high-reliability organizations) bile doğaçlamanın felaket doğurabileceğini göstermektedir.
Sonuçları
Kaza sonrası yapılan değerlendirmeler, Costa Concordia faciasının "yalnızca bireysel hatalar zinciri" değil, kurumsal körlük, standartların esnetilmesi, gözetim eksikliği, ve riskli doğaçlama gibi çok katmanlı sorunların sonucu olduğunu göstermektedir. Bu kaza, denizcilik sektöründe güvenlik kültürünün yeniden inşası gerektiğini ortaya koymuştur. Ayrıca, olaydan sonra başlatılan soruşturma ve yargı süreci sonunda Kaptan Schettino 16 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.


