Devrekani, Kastamonu’nun kuzeydoğusunda yer alan bir ilçedir. Tarım ve hayvancılık ilçenin başlıca ekonomik faaliyetleridir. İlçede çeşitli tarihî ve turistik alanlar bulunmaktadır.

Devrekani (Devrekani Belediyesi)
Tarih
Devrekani ilçesi ve çevresi tarihî yerleşime sahiptir. Arkeolojik buluntular Alt Paleolitik döneme kadar uzanan iskânı göstermektedir. Taktak ve Malak köylerindeki yontmataş baltalar, bölgedeki ilk yerleşimlerin çok eski zamanlara dayandığını işaret etmektedir. 1990’lı yıllarda Kınık Köyü’ndeki kazılar sonucunda elde edilen eserler ise M.Ö. 3000 dolaylarında Hititlere tarihlenen buluntuları ortaya koymuştur. Bölge, tarih boyunca Asur, Lidya, Pers, Makedon (Büyük İskender), Pontus, Roma ve Bizans gibi devletlerin egemenliği altında kalmıştır. Özellikle M.Ö. 7. yüzyılda Pers İmparatorluğu’nun hâkimiyetine giren bölge, daha sonra Büyük İskender ve Pontus Krallığı idaresinde bulunmuş, Roma İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu dönemlerinde de işgal altında kalmıştır.
Türk egemenliği altında ise bölge, önce Selçuklu ve Danişmendli yönetimleriyle tanışmış, 13. yüzyılda ise bölgeye Candaroğulları (İsfendiyaroğulları) Beyliği hâkim olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu, 15. yüzyıl başlarında Kastamonu bölgesini fethederek burayı Osmanlı topraklarına katmıştır. 1424 yılında II. Murat ile Candaroğlu İsfendiyar Bey arasında yapılan siyasi evlilik sonucunda, bölgenin Osmanlı ile olan ilişkisi pekişmiştir. İlçenin adı, İsfendiyaroğulları döneminde kervansaray (han) olarak kullanılan “Devlethane”den türemiş, halk dilinde zamanla “Devrekani” biçimini almıştır. Cumhuriyet döneminde Devrekani, 1880 yılında belediye, 1944 yılında ise ilçe statüsü kazanmıştır. İlçe sınırları içinde Osmanlı ve Beylik dönemlerinden kalma cami, hamam, çeşme gibi çeşitli tarihi yapılar bulunmaktadır.
Coğrafya ve İklim
Devrekani, Batı Karadeniz Bölgesi’nde, Kastamonu il sınırları içinde yer alır. İlçe merkezinin rakımı yaklaşık 1090 metredir. İlçe arazi yapısı genel olarak dağlık ve ormanlıktır; kuzeyinde İsfendiyar (Küre) Dağları, güneyinde Ilgaz Dağları uzanır. Topoğrafik açıdan hafif engebeli bir yapıya sahip olan Devrekani’de alçak kesimlerde kavak ve meyve ağaçlarından oluşan kültür bitkileri görülürken, yüksek kesimlerde meşe, kayın, köknar ve çam gibi iğne yapraklı ağaçlardan oluşan zengin orman örtüsüne rastlanır. İlçe topraklarının yaklaşık %53’ü tarım, %22’si orman alanı niteliğindedir.
İlçede iklim, karasal karakterli Karadeniz iklimi özellikleri gösterir. Yaz ayları sıcak, kış ayları ise soğuk ve yağışlı geçer. Gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkı genellikle 25 °C civarındadır. Yıllık ortalama sıcaklık yaklaşık 7,6 °C’dir; en düşük ortalama sıcaklık ocak ayında −2 °C, en yüksek ortalama ağustos ayında 16,8 °C’dir. Yıllık yağış tutarı ortalama 550 mm düzeyindedir. Kış aylarında kar yağışı ve don olayları sık görüldüğü için yılda ortalama 133 donlu gün yaşanır. Ortalama bağıl nem, yıllık yüzde 68 dolayındadır; yıl içinde en düşük nem oranı %59 ile ağustos ayında, en yüksek nem oranı %76 ile aralık ayında ölçülmüştür. Özellikle sonbahar ve kış aylarında sisli gün sayısında artış gözlemlenir.
Nüfus ve Demografi
Devrekani ilçesinin toplam nüfusu 2007 yılı itibarıyla 13.742 kişi iken 2024 yılında 12.544 kişiye gerilemiştir. Bu dönemde 2012–2013, 2017–2018 ve 2022–2023 yıllarında sırasıyla 136, 1.455 ve 1.849 kişilik artışlar; diğer yıllarda ise değişen oranlarda azalışlar görülmüştür. 2024 verilerine göre erkek nüfus 6.432 (%51,28), kadın nüfus 6.112 (%48,72) düzeyindedir ve cinsiyetler arasındaki fark genellikle birkaç yüz kişi ölçeğinde kalmıştır. Yıllık nüfus değişimleri, yerel kayıt güncellemeleri ve göç hareketleri gibi çeşitli etkenlerle açıklanabilecek dalgalı bir seyir izlemiştir.
Ekonomi
Devrekani ekonomisi, büyük ölçüde tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Bölge tarımında arpa, buğday, fiğ (baklagil türü), patates, şeker pancarı ve silajlık mısır gibi ürünler yoğun olarak yetiştirilir. İlçe nüfusunun yaklaşık yüzde 70’i tarımla uğraşmaktadır. Ancak ilçenin geniş bir alanı ormanlık veya engebeli arazi olduğu için tarım yapılan alan sınırlıdır; toplamda yaklaşık 150.000 dekar tarıma elverişli toprak vardır. Mera alanlarının genişliği nedeniyle hayvancılık özellikle büyükbaş hayvancılık şeklinde yapılmaktadır. İlçede toplam 30.444 büyükbaş hayvan bulunmakta olup bu hayvan varlığının yaklaşık yüzde 50’si kültür ırkı, yüzde 35’i melez, yüzde 15’i yerli ırklardan oluşmaktadır. İlçede günlük süt üretimi ortalama 45.000 litre kaliteli süt ve 40.000 litre normal süt olmak üzere toplam 85.000 litre civarındadır. Tarımsal hayvancılık, mera hayvancılığı ve aile işletmeleri şeklinde yürütülmektedir. Öte yandan ilçede iki büyük modern hayvancılık işletmesi ile 100–200 baş kapasiteli dokuz adet küçük-orta ölçekli işletme mevcuttur. Koruyucu hayvan sağlığı önlemleri kapsamında 2014 yılında 50.000 doz şap aşısı yapılmış ve 11.968 adet büyükbaş hayvana suni tohumlama uygulanmıştır.
Devrekani’deki orman varlığı da bölge ekonomisine katkı sağlamaktadır. Zengin orman örtüsü özellikle topraksız ailelerin geçim kaynaklarından biri durumundadır. Bunun yanı sıra tarıma dayalı sanayi altyapısı geliştirme çalışmaları sürmektedir; ilçede kurulması planlanan tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgesinin faaliyete geçmesiyle, ekonomik kalkınma ve istihdam açısından önemli kazanımlar elde edilmesi hedeflenmektedir.
Turizm, Kültür ve Mutfak
Devrekani ilçesi, doğal ve tarihî pek çok yere sahiptir. İlçe sınırları içinde yer alan Akdoğan Şelalesi, Akdoğan ve Pınarözü köyleri arasında konumlanmış olup 30 km uzaklıktadır. Bu şelale birbiri ardına sıralanmış altı basamaktan oluşur; suyu, şelalenin yanı başında bulunan mağaranın içindeki göllerden beslenir. Yaklaşık 300 metre yüksekliğindeki bu mağaraya ulaşmak mümkündür. Çayırcık Köyü’ndeki tarihî Gelin Hamamı ise Osmanlı döneminden kalma bir yapı olup rivayete göre Osmanlı padişahlarından II. Murat’ın Candalı İsfendiyar Bey’in kızını alacağı zamanlarda gelin adaylarının kına gecesi ve hamam ritüellerine ev sahipliği yapmıştır. Yaklaşık 600 yıllık geçmişe sahip olan bu hamam restore edilmiş ancak kullanılmamaktadır. Aynı köyde bulunan “Aslan Taşı” ise Roma dönemine ait bir heykel kalıntısıdır ve bölgenin, geçmişte önemli bir yerleşim olduğuna işaret eder.
Bölgedeki diğer önemli turistik yerler arasında Kınık Barajı, Şelalesi ve Hitit dönemine ait antik kentin kalıntıları sayılabilir. Fakılar, Karayazıcılar ve Beyler köyleri üçgeninde 10 km mesafede sulama amaçlı inşa edilmiş Beyler Barajı, içindeki sazan ve levrek balıklarıyla hafta sonu balıkçıların rağbet ettiği bir yerdir. Kuş gözlem kulesine de sahip olan baraj çevresi piknik alanı olarak düzenlenmiştir. Kınık Barajı (veya Kınık Barajı Sulaması) yakınlarında 1990’larda bulunan Hitit dönemine ait eserler, o bölgedeki antik yerleşimin izlerini ortaya çıkarmıştır. İlçede ayrıca 2050 metrelik rakımıyla Yaralıgöz Dağı gibi yüksek yaylalar ile Sarpunalınca ve Alçılar Köyü’ndeki mağaralar (özellikle yazın buz tutan mağaralar) doğa yürüyüşçülerinin ilgisini çeker.
Kültürel miras açısından, ilçede bulunan dinî şahsiyetlerin türbeleri önemli yer tutar. Hüseyin Dede (Kurtşeyh Dede) ve Hacı Merdane Veli Efendi’nin türbeleri yöre halkı tarafından ziyaret edilen kutsal mekânlardandır. 15. yüzyıldan kalma İsmail Bey Camii (Candaroğulları döneminden kalma) ile Merkez Çarşı Camii gibi tarihî Osmanlı camileri de korunan kültür varlıkları arasında yer alır. Öte yandan, Mustafa Kemal Atatürk 28 Ağustos 1925 tarihinde Devrekani’yi ziyaret etmiş, bu sırada ilçeye yakın bir köyde bulunan bir evde konaklamıştır; söz konusu bina günümüzde anı evi olarak korunmaktadır.
Devrekani yöresinin mutfağı da Kastamonu’nun geleneksel yemek kültürüyle paralellik gösterir. İlçede banduma, tarhana çorbası, mantı, etli ekmek, ekşili pilav, haluşka, gözleme ve samsı gibi yöresel yemekler sıkça yapılır. Düğünlerde ve bayramlarda buğday unu, mısır unu ve et kullanılarak hazırlanan düğün böreği ve çeşitli tatlılar yöresel lezzetler arasındadır. Bu yemekler genel olarak yörede yetiştirilen tahıl, sebze ve et ürünleri kullanılarak hazırlanır ve taş fırında pişirilerek servis edilir. Devrekani mutfağı, Kastamonu mutfağının genel özelliklerini taşırken kendine özgü yöresel çeşitlilikler de barındırır.


