KÜRE LogoKÜRE Logo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Gallik Asit

Biyoloji+1 Daha
fav gif
Kaydet
kure star outline

Gallik asit (3,4,5-trihidroksibenzoik asit), bitkilerde yaygın olarak bulunan fenolik yapılı bir organik bileşiktir. Molekül formülü C₇H₆O₅, molekül ağırlığı ise 170.12 g/mol’dür. Polifenollerin ve tanenlerin temel yapı taşlarından biri olup, bitkilerde serbest halde veya kompleks yapılar içerisinde bulunabilir. Genellikle çay, üzüm, meşe mazıları ve sumak gibi bitkilerde yüksek miktarda rastlanır. Bileşik, hem doğal ekosistemlerde hem de insan kullanımı açısından biyolojik ve kimyasal olarak önemli bir yere sahiptir.

Tarihçe ve Adlandırma

Gallik asit, adını “gallnut” (meşe mazısı) teriminden almıştır ve tarihsel olarak ilk kez bu bitkisel oluşumlardan izole edilmiştir. 18. yüzyılda bilimsel olarak tanımlanmış, 19. yüzyılda ise Avrupa’da mürekkep üretiminde geniş çapta kullanılmıştır. Özellikle demir tuzları ile birleşerek elde edilen demir-gall mürekkebi, yüzyıllarca resmi belgelerin, kitapların ve el yazmalarının hazırlanmasında tercih edilmiştir. Bu mürekkep sayesinde günümüze ulaşan pek çok tarihi belge, gallik asit kullanımının kültürel önemini göstermektedir. Günümüzde bile arşivlerde ve müzelerde gallik asit bazlı mürekkeplerin neden olduğu bozulmaların restorasyonu üzerinde çalışmalar yapılmaktadır.

Kimyasal Özellikler

Gallik asit, aromatik bir benzen halkası üzerinde üç hidroksil (-OH) ve bir karboksil (-COOH) grubu taşıyan bir fenolik asittir. Fiziksel olarak beyaz ya da sarımtırak kristal bir toz şeklinde bulunur. Suda, alkolde ve eterde kolayca çözünür, bu da onun biyolojik sistemlerde etkin olmasına katkı sağlar. 250 °C civarında bozunarak parçalanır ve bu özelliği nedeniyle yüksek ısıya maruz kalan ortamlarda kararsızdır. Yaklaşık 4,4 olan pKa değeri, asidin zayıf bir asit olduğunu ve biyolojik ortamlarda kolayca iyonlaşabildiğini göstermektedir.

Doğal Kaynaklar

Gallik asit doğada oldukça yaygındır ve pek çok bitkisel kaynakta bulunur. Çay (Camellia sinensis), meşe mazıları, üzüm kabuğu ve çekirdeği, nar, sumak, ahududu, böğürtlen ve yaban mersini başlıca zengin kaynaklardır. Bunun yanında ceviz, fındık ve kırmızı şarap gibi gıdalar da bileşiği yüksek oranda içerir. Genellikle hidrolizlenebilir tanenlerin, özellikle de gallotanen ve ellagitannenlerin yapısında bağlı halde bulunur. Bu çeşitlilik, gallik asidi hem beslenme yoluyla alınabilir hem de endüstriyel olarak elde edilebilir bir fenolik bileşik haline getirmiştir.

Biyosentez

Bitkilerde gallik asit, şikimik asit biyosentetik yolu üzerinden üretilir. Bu yol, aromatik aminoasitlerin (fenilalanin, tirozin, triptofan) üretiminden sorumlu temel metabolik süreçlerden biridir. Gallik asit, bu yol üzerinde ortaya çıkan ara ürünlerden sentezlenir ve ardından daha kompleks fenolik bileşiklere, flavonoidlere veya tanenlere dönüştürülebilir. Bu biyosentetik yol aynı zamanda lignin ve diğer bitkisel savunma bileşiklerinin üretiminde de rol oynar. Dolayısıyla gallik asit, bitkilerde hem metabolik hem de savunma işlevleri açısından merkezi bir konuma sahiptir.

Kullanım Alanları

Gıda ve İçecek Sektörü

Gallik asit, doğal antioksidan özelliği sayesinde gıda endüstrisinde koruyucu madde olarak kullanılmaktadır. Özellikle çay, kahve, şarap ve meyve sularında doğal olarak bulunan bu bileşik, içeceklerin tat ve renk stabilitesine katkı sağlar. Raf ömrünü uzatmak amacıyla kullanılan doğal fenolik bileşiklerden biri olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca fonksiyonel gıdalar ve besin takviyelerinde antioksidan kaynağı olarak eklenmektedir. Bu yönüyle hem doğal kaynaklı katkı maddesi hem de insan sağlığı açısından değerli bir bileşiktir.

Farmakoloji ve Tıp

Tarihsel olarak yaraların iyileştirilmesi ve enfeksiyonların önlenmesi için kullanılan gallik asit, günümüzde farmakoloji araştırmalarında yoğun şekilde incelenmektedir. Antioksidan etkisi sayesinde hücreleri serbest radikal hasarından korur ve bu da onu yaşlanma karşıtı araştırmalarda önemli kılar. Antikanser potansiyeli, farklı tümör hücrelerinde yapılan in vitro çalışmalarda ortaya konmuş olup, apoptoz indüksiyonu ve hücre döngüsünü durdurma gibi mekanizmalarla ilişkilendirilmiştir. Ayrıca antiinflamatuar ve nöroprotektif etkileri de deneysel modellerde kanıtlanmıştır. Bu özellikleri, gallik asidi gelecekte potansiyel bir farmasötik ajan haline getirmektedir.

Endüstriyel Kullanımlar

Gallik asidin tarihsel olarak en bilinen kullanımı mürekkep üretimidir. Demir(III) tuzları ile reaksiyona girerek koyu siyah renkli demir-gall mürekkebini oluşturur ve bu mürekkep Orta Çağ’dan 19. yüzyıla kadar Avrupa’da en yaygın yazı malzemesi olmuştur. Bunun dışında tekstil endüstrisinde boyar madde olarak ve deri sanayiinde tabaklama işlemlerinde kullanılmıştır. Analitik kimyada ise antioksidan kapasitenin ölçümünde standart madde olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla hem kültürel hem de modern endüstriyel kullanımları bakımından önemli bir bileşiktir.

Biyolojik ve Farmakolojik Etkiler

Antioksidan Aktivite

Gallik asit güçlü bir antioksidan olup serbest radikalleri nötralize eder. Bu sayede DNA, protein ve lipit gibi biyomolekülleri oksidatif hasardan korur. Hücre yaşlanması, kronik hastalıklar ve kanser oluşumu gibi süreçlerde oksidatif stresin rolü düşünüldüğünde, gallik asidin önemi daha da artmaktadır. Özellikle polifenol bakımından zengin diyetlerle birlikte alındığında koruyucu etkiler gösterdiği belirtilmiştir. Bu nedenle gıda ve tıp araştırmalarında antioksidan özelliği öne çıkarılmaktadır.

Antimikrobiyal Aktivite

Gallik asidin hem bakterilere hem de mantarlara karşı antimikrobiyal etki gösterdiği bilinmektedir. Yapılan araştırmalar, özellikle Staphylococcus aureus, Escherichia coli ve Candida albicans gibi önemli patojenlere karşı inhibe edici etkilerini ortaya koymuştur. Bu özellik, onun doğal koruyucu madde olarak kullanılabilmesine imkan sağlamaktadır. Geleneksel tıpta da enfeksiyonlara karşı kullanımı bu biyolojik etkinin eski bir göstergesidir. Modern çalışmalar, gallik asidin antimikrobiyal mekanizmalarının hücre duvarı bozulması ve oksidatif stres oluşturma ile ilişkili olabileceğini öne sürmektedir.

Antikanser Aktivite

Gallik asidin farklı kanser hücreleri üzerinde baskılayıcı etkiler gösterdiği çok sayıda çalışmada rapor edilmiştir. Özellikle apoptoz mekanizmasını tetikleyerek hücre ölümünü indüklediği, ayrıca DNA hasarı ve hücre döngüsünde duraksama oluşturduğu bilinmektedir. Meme, akciğer, kolon ve lösemi hücreleri üzerinde laboratuvar çalışmaları yapılmış ve umut verici sonuçlar elde edilmiştir. Henüz klinik kullanıma geçmiş olmasa da bu bulgular, gallik asidin antikanser ilaç geliştirme çalışmalarında değerlendirilebileceğini göstermektedir. Bu nedenle farmasötik araştırmalarda ilgi çeken fenolik bileşikler arasındadır.

Anti-inflamatuar Etki

Gallik asit, vücutta iltihap süreçlerini düzenleyen prostaglandinler ve sitokinler üzerinde baskılayıcı etki göstermektedir. Deneysel çalışmalarda ödem, kızarıklık ve ağrı gibi enflamasyon belirtilerini azalttığı gözlenmiştir. Romatizmal hastalıklar ve otoimmün bozukluklar gibi kronik enflamatuar durumlarda potansiyel fayda sağlayabileceği düşünülmektedir. Geleneksel tıpta da iltihaplı yaraların tedavisinde kullanılması bu özelliğini destekler niteliktedir. Bu nedenle modern tıp araştırmalarında antiinflamatuar etkisi ön plana çıkarılmaktadır.

Nöroprotektif Etki

Gallik asidin sinir hücrelerini oksidatif hasara karşı koruyucu etkileri olduğu gösterilmiştir. Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalık modellerinde, hücre hasarını azalttığı ve bilişsel fonksiyonları desteklediği yönünde bulgular vardır. Beyin dokusunu serbest radikallerin zararına karşı koruması, yaşlanma sürecinde de önem arz etmektedir. Bu nedenle gallik asit, nörodejeneratif hastalıkların önlenmesi veya tedavisinde potansiyel bir aday olarak değerlendirilmektedir. Henüz klinik düzeyde kullanımı olmasa da preklinik araştırmalar bu konuda olumlu sonuçlar vermektedir.

Toksikoloji

Gallik asit düşük konsantrasyonlarda güvenli kabul edilmektedir ve normal beslenme ile alınan miktarların toksik etkisi bulunmamaktadır. Ancak yüksek dozlarda mide irritasyonu, böbrek ve karaciğer hasarı gibi olumsuz etkiler bildirilmiştir. Hayvan deneylerinde yüksek konsantrasyonlarda toksisite gözlenmiş olsa da insanlarda güvenli doz aralıklarının belirlenmesi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Bu nedenle gıda takviyesi veya ilaç formunda kullanılacak gallik asidin dozajı dikkatle ayarlanmalıdır. Genel olarak doğal besinlerle alınan miktarların zararsız olduğu kabul edilmektedir.

Kültürel ve Tarihsel Önemi

Gallik asit, tarih boyunca yazılı kültürün gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Demir tuzları ile birleşerek oluşturduğu demir-gall mürekkebi, Orta Çağ’dan 19. yüzyıla kadar Avrupa’da en yaygın mürekkep türü olmuştur. Bu mürekkeple yazılmış çok sayıda İncil, bilimsel el yazması ve tarihi belge günümüze kadar ulaşmıştır. Ancak zamanla bu mürekkep kâğıt üzerinde asidik bozulmalara yol açmış ve restorasyon sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Günümüzde arşiv bilimcileri, gallik asit bazlı mürekkeplerin neden olduğu bozulmaları önlemek için özel koruma yöntemleri geliştirmektedir.

Kaynakça

Cemek, K., B. C. Anar, O. Zenger, and G. B. Peşint. “Gallik Asit Saflaştırılması için PHEMA Temelli Polimerik Partiküllerin Sentezlenmesi.” Artıbilim: Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi 5, no. 1 (2022): 20–32. Son erişim tarihi: 23 Eylül 2025. https://doi.org/10.55198/artibilimfen.1128003

İnanan, T. “Bitki Örneklerinden Seçici Gallik Asit Ayrılması için Gallik Asit Baskılanmış Polimerlerin Hazırlanması.” Balıkesir Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi 23, no. 2 (2021): 560–76. Son erişim tarihi: 23 Eylül 2025.https://doi.org/10.25092/baunfbed.893621

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarPINAR GÜNER23 Eylül 2025 12:57
KÜRE'ye Sor