Gariplerin Kitabı, İngiliz yazar Ian Dallas(Abdulkadir es-Sufi) tarafından kaleme alınmış ve ilk kez 1971 yılında İngiltere’de İngilizce olarak The Book of Strangers adıyla yayımlanmıştır. Roman, anlatıcı konumundaki isimsiz bir karakterin, modern Batı toplumundaki bireysel ve kültürel yabancılaşma deneyimini merkeze alarak çıktığı düşünsel ve coğrafi yolculuğu konu edinir. Eser, hem bireysel bir kimlik arayışını hem de Batı düşüncesi ile Doğu'nun geleneksel yapıları arasında kurulan karşıtlığı, roman formu içinde ele alır. Zamanla farklı dillere çevrilmiş ve özellikle İslam dünyasında dönüştürücü hikâyesiyle dikkat çeken metinler arasında yer almıştır.
Konu
Roman, Batı Avrupa’da yaşayan, ismi verilmeyen genç bir entelektüelin yaşadığı kimlik krizini ve bu krizin ardından gelişen düşünsel ve fiziksel yolculuğunu merkeze alır. Ana karakter, ait olduğu toplumda karşılaştığı kültürel çözülme, ahlâkî yönsüzlük ve bireysel yabancılaşma gibi sorunlar nedeniyle mevcut yaşam biçimini sorgulamaya başlar. Bu sorgulama, yalnızca kişisel düzeyde değil, aynı zamanda içinde bulunduğu medeniyetin değerleriyle de ilgilidir.
Karakterin içinde bulunduğu çevrede anlamlı bir bağ kuramaması, onu şehirden ayrılmaya ve daha sade, doğrudan ilişkilerin mümkün olduğu yerlere yönelmeye sevk eder. Bu süreçte karşılaştığı farklı toplumsal yapılar, geleneksel yaşam biçimleri ve çeşitli düşünce insanları aracılığıyla, karakterin dünya görüşü giderek değişir. Özellikle eserin ilerleyen bölümlerinde, Doğu toplumlarına yaptığı yolculuk sırasında İslam kültürüyle doğrudan temas kurar. Bu temas, bir anda gerçekleşen bir inanç değişiminden ziyade, kademeli olarak gelişen bir yöneliş şeklindedir. Karakterin dönüşümü, dış dünyaya olduğu kadar iç dünyasına da yönelmiş çok katmanlı bir süreç olarak işlenmiştir.
Romanın yapısı itibariyle, bu yolculuk hem coğrafi bir hareketliliği hem de zihinsel bir geçişi temsil eder. Ana karakterin yaşadığı her deneyim, karşılaştığı her kişi ve gözlemlediği her topluluk, onu mevcut dünya görüşünü yeniden şekillendirmeye iter. Bu bağlamda Gariplerin Kitabı, bireysel bir dönüşüm öyküsünü, daha geniş kültürel ve medeniyet temelli bir değişim arayışıyla ilişkilendirir.
İşlenen Temalar
Yabancılaşma:
Romanın merkezindeki karakter, modern Batı toplumunun bireyi yalnızlaştıran, mekanikleşmiş ve anlamdan uzaklaşmış yapısı içerisinde kendisini çevresinden kopmuş bir şekilde konumlandırır. Gündelik yaşamın rutinleri, toplumsal beklentiler ve ilişkilerdeki yüzeysellik, karakterin çevresiyle sağlıklı bir aidiyet ilişkisi kurmasını engeller. Bu bağlamda eser, bireyin çağdaş toplumda kendi benliğiyle ve çevresiyle kurduğu bağın zayıflamasını merkeze alarak bir tür varoluşsal yabancılaşmayı gözler önüne serer.
Kimlik Arayışı:
Karakterin yaşadığı kimlik krizi, sadece kişisel bir buhrandan ibaret olmayıp, aynı zamanda tarihsel ve kültürel referanslardan kopmuş bir insanın yaşadığı derin yönsüzlüğün ifadesidir. Roman boyunca karakter, hem ailesel geçmişi hem kültürel kimliği hem de ait olduğu toplumun değerleri üzerine düşünür. Kimliğin sadece sosyolojik bir yapı değil, aynı zamanda inanç ve dünya görüşüyle şekillenen çok katmanlı bir yapı olduğu vurgulanır. Karakterin bu süreci, durağan değil, sürekli değişen bir sorgulama ve arayış biçimindedir.
Manevî Yöneliş:
Karakterin düşünsel yolculuğu, zamanla seküler ve rasyonalist çerçevelerden uzaklaşarak manevî ve metafizik arayışlara yönelir. Bu yöneliş, karakterin yalnızca bireysel boşluğunu doldurma çabası değil, aynı zamanda yaşadığı dünyanın anlam krizine bir yanıt arayışıdır. Roman boyunca, bu arayış özellikle İslam düşüncesi ve tasavvufî kavramlarla ilişki kurduğu bölümlerde belirginleşir. Manevî yöneliş, karakterin dönüşüm sürecinde yapısal bir rol üstlenir.
Toplumsal Eleştiri:
Eserin arka planında modern Batı toplumuna yönelik belirgin fakat doğrudan olmayan bir kültürel eleştiri yer alır. Tüketim kültürü, bireysellik vurgusunun abartılması, toplumsal yapının çözülmesi ve geleneksel bağların zayıflaması gibi meseleler dolaylı biçimde ele alınır. Bu eleştiriler, roman karakterinin gözlemleri ve karşılaştığı alternatif toplum yapıları üzerinden verilir. Eser, yalnızca bireyin değil, ait olduğu medeniyetin de bir sorgulama sürecine girmesi gerektiğini ima eden bir anlatı inşa eder.