İslam ve Batı, İbrahim Kalın tarafından kaleme alınmış bir eserdir. Kitap, İslam ve Batı medeniyetleri arasındaki ilişkilerin tarihsel, kültürel ve düşünsel boyutlarını ele alan bir incelemedir. Eserde, iki medeniyet arasındaki karşılıklı algı ve etkileşim süreçleri tarihsel bağlamları içinde açıklanmaktadır.
Amaç ve Kapsam
Eser, Batı’nın İslam’ı nasıl kavramsallaştırdığına ve bu algının tarihsel süreçte nasıl biçimlendiğine odaklanır. Bu çerçevede; İslam medeniyetine yönelik Batılı düşünce biçimlerinin kökenleri, teolojik, felsefi ve politik düzeylerde ele alınır. Kitap, aynı zamanda İslam dünyasının Batı’ya bakışını da inceler; iki medeniyetin birbirini yalnızca dinî değil, kültürel ve siyasal kimlikler üzerinden nasıl tanımladığını tartışır.
Kuramsal Çerçeve ve Yöntem
Yazar, bu amaç doğrultusunda tarihsel kaynaklardan, oryantalist literatürden, klasik felsefe metinlerinden ve modern dönem düşünürlerinden yararlanır. Eserde, Doğu-Batı karşıtlığı tarihsel bir sorun olarak değil, modern kimlik inşasının temel unsurlarından biri olarak değerlendirilir. Kitapta “Batı” kavramı yalnızca coğrafi bir tanımlama olarak değil, aynı zamanda düşünsel bir kimlik biçimi olarak ele alınmaktadır. İslam ise Kalın’ın çerçevesinde hem dinî hem de medeniyet boyutuyla değerlendirilmekte; inanç sistemi, tarih, kültür, sanat, felsefe ve toplumsal yapı gibi unsurları kapsayan bütüncül bir medeniyet olarak tanımlanmaktadır.
Temel Bulgular ve Argümanlar
Eser, Batı düşüncesinde “öteki” olgusunun İslam üzerinden nasıl şekillendiğini açıklar. Batı düşüncesinde İslam’ın önce teolojik bir sapma, ardından siyasi bir tehdit, son olarak da modernleşmeye aykırı bir yapı olarak sunulma biçimlerini tarihsel olarak sıralar. Bu süreçte oryantalizmin kurumsallaşması ve modern Avrupa kimliğinin “İslam karşıtlığı” üzerinden tanımlanması önemli bir dönüm noktası olarak belirtilir.
Haçlı Seferleri, Endülüs deneyimi, Osmanlı-Avrupa ilişkileri, Aydınlanma dönemi düşüncesi ve modern oryantalizm gibi süreçler üzerinden iki medeniyet arasındaki etkileşim alanları incelenmektedir. Kalın, Batı’nın İslam’a ilişkin anlayış biçimlerinin çoğunlukla kendi entelektüel geleneği ve tarihsel tecrübeleri tarafından şekillendiğini belirtir. Bu çerçeve, Batı’nın İslam’ı dışsal bir olgu olarak değil, kendi kimliğini tanımlama sürecinin bir unsuru olarak değerlendirdiğini gösterir.
Ayrıca İslam dünyasının Batı ile ilişkileri bağlamında yaşadığı zihinsel dönüşüm de ele alınır. Modern dönemde bilim, teknoloji ve siyaset alanlarında belirginleşen Batı üstünlüğü, Müslüman toplumlarda kimlik, özgüven ve kültürel aidiyet konularında yeni tartışmaların doğmasına neden olmuştur. Bu bağlamda Batı’nın modernleşme anlayışı ile İslam medeniyetinin tarihsel sürekliliği karşılaştırmalı biçimde değerlendirilmektedir.
Yazım Üslubu
Eser, akademik bir sistematik içinde kaleme alınmış olup hem tarihsel hem de kavramsal düzeyde kapsamlı bir çözümleme sunmaktadır. Yazar; terminolojiyi açık, sade ve öğretici bir biçimde kullanarak soyut kavramları somut tarihsel bağlamlarla ilişkilendirir. Metinde kavramların tanımları, tarihsel örneklerin aktarımı ve düşünsel çerçevelerin açıklanması bir bütünlük içinde ilerlemektedir. Bu yönüyle eser, yalnızca akademik çevreler için değil, düşünsel derinliğe ilgi duyan genel okuyucu kitlesi için de erişilebilir bir nitelik taşımaktadır.


