”بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم” Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
Selamünaleyküm. Modern çağın karmaşasında insan, bilgiye kolayca ulaşır ama hikmete nasibi varsa dokunur. İmam Gazâlî’nin Eyyühe’l-Veled kitabında yer alan şeyh ve tasavvuf bölümleri, bilgiyle dolu bir zihnin ancak bir rehberin terbiyesiyle huzura ereceğini hatırlatmaktadır. Bu yazı, Gazâlî’nin asırlar öncesinden gelen bu uyarısını bugünün dünyasına taşımak ve en önemlisi gerçek bir "manevi öğretmen"i bulabilmektir. Gazâlî bu kitabı, kendisine "Faydalı ilim nedir?" diye soran bir talebesine, bir "manevî oğul"a hitaben kaleme almıştır. Kitabın tamamını okumanızı tavsiye ederim. Hazırsanız İmam Gazâlî’nin yazısına geçelim.
Hak Yol İçin Rehberin Olsun!
Şimdi sana, Hak yolcusuna lâzım olan şeylerin
neler olduğunu açıklayacağım.
Bil ki, Hak yolcusunun önünde, terbiyesiyle ondaki kötü ahlâkı çıkarıp yerine güzel ahlâkı koyacak, onu yetiştirecek bir mürşide, rehbere ihtiyacı
vardır.
Terbiye, mahsulünün olgun ve güzel olması için
tarlasındaki dikenleri ve yabancı otları söküp atan
çiftçinin işine benzer.
Hakikat yoluna girmek isteyen için, onun başında, kendisine Allah’a giden yolları gösterecek bir
rehberinin olması gerekir. Çünkü Allahu Teâlâ,
kullarını kendi yoluna ulaştırması için peygamberler göndermiştir.
Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) bu dünyadan âhirete irtihal edince, yerine insanlara yol
göstermeleri için halifeler bırakmıştı.
Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)’e vekil olabilmek için öncelikle âlim olmak şarttır. Fakat her
âlim, vekil olmaya uygun değildir.【1】
Şimdi de sana Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)’e vekil olabilecek rehberin bazı alâmetlerini
kısaca açıklamak istiyorum. Bunlar iyi bilinsin; tâ
ki herkes, mürşid olduğunu iddia etmesin.
Gerçek bir mürşidde şu sıfat ve hâller bulunur:
Kâmil mürşid, dünya ve makam sevgisinden yüzünü çevirir.
Tâbi olduğu zâtın silsilesi Allah Rasûlü'ne (sallallâhu
aleyhi ve sellem) kadar ulaşır.
Nefsini terbiye etmiştir. Güzel ahlâk sahibidir. Az
yer, az konuşur, az uyur. Çok namaz kılar, oruç
tutar, sadaka verir.
Ayrıca o, basiret sahibi bir şeyhe tâbi olarak sabır,
dua, şükür, tevekkül, yakîn, kanaat, nefis huzuru,
ağırbaşlılık, tevazu, ilim, sadakat, haya, vefa, vakar, sükûnet ve temkinli olmak gibi güzel ahlâkları kendinde toplar.
Bu kimse bu özelliklere sahip olduğunda, Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in nurlarından bir nur olur, ona tabi olunulması gerekir.
İşte böyleleri, kibrit-i ahmer (kırmızı kükürt) gibi
nadiren bulunur.【2】
Hakikat Yolcusuna Düşen Görevler
Böyle bir mürşidi bulan ve onun tarafından kabul
edilen kimseye müjdeler olsun! Böyle bir mürşidi bulan kimse, zahiren ve bâtınen ona hürmet
etmelidir. Zahiren hürmet derken onunla tartışmaması, hatalı olduğunu düşünse bile her konuda
ona karşı çıkmamasını kastediyoruz.
Namaz vakitleri haricinde önüne seccade sermemelidir; bunu sadece namaz vakitlerinde yapmalı, namaz bitince de seccadesini kaldırmalıdır.
Onun huzurunda çokça nafile namaz kılmamalıdır.
Gücünün yettiği kadar şeyhinin emrettiği şeyleri
yapmaya gayret göstermelidir.
Zahirde dinleyip kabul ettiği şeyleri, iç âleminde de
kabul etmeli; fiili ve sözüyle inkâra gitmemelidir. Nifaktan korkarak böyle bir durumdan sakınmalıdır.
Eğer buna güç yetiremiyorsa içi ile dışı bir olana
kadar mürşidinin yanından ayrılmalı, kötü kişilerle de arkadaşlık etmekten sakınmalıdır ki, insanların ve şeytanî cinlerin üzerindeki tesiri azalsın. Bunu, kalbinin ıslah olması ve şeytanî lekenin
üzerinden kalkması için yapmalıdır. Ve o her
hâl-ü kârda fakirliği zenginliğe tercih etmelidir.【3】
Tasavvuf
Bil ki, tasavvufun iki özelliği vardır: İstikamet ve
insanlara karşı iyilikle muamele.
Kim dinde istikamet üzerine olur, insanlara karşı da ahlâkını güzelleştirip onlara karşı hilim ile
muamele ederse o, hakiki bir sûfîdir.
İstikamet, nefsinin arzu ve isteklerini, yine nefsinin kurtulması için feda etmek, yani onun kötü
arzularını terk edip hakka tâbi olmaktır.
İnsanlara karşı iyilikle muamele etmek ise, nefsinin isteklerini insanlara yüklemek değil; bilakis
şeriata ters düşmediği müddetçe, onların arzu ve
isteklerini kendi nefsine yüklemektir.【4】
Sonuç olarak, Eyyühe’l-Veled’in şeyh ve tasavvuf öğretileri, bir öğrenciyi bilgelikle donatarak, insanın kendi iç yolculuğunu fark etmesini ve kalbini olgunlaştırmasını sağlar. Gazâlî’nin sözleri, bilgiyle amel arasındaki dengeyi hatırlatırken, Allahualem bazı tarikatların kimi zaman yüzeysel gösterişlere veya bireysel çıkarlarla buluştuğu alanlarda, hakikî mürşitliğin ve rehberliğin değerini bir kez daha gözler önüne serer. Kalbini, niyetini ve iradesini saf bir yönelimle terbiye eden her kişi, bu kadim öğretilerin ışığında modern dünyanın karmaşasında bile, hakikatin sessiz ama güçlü rehberliğini hissedebilir; ve böylece, yalnızca bilgi değil, bilgelik ve hakikat yolunda gerçek bir yürüyüş gerçekleştirebilir, Allah'ın izniyle.
Doğru bilgi ancak Kur'an-ı Kerim ve sahih hadisler Işığında bulunur. Bu yüzden her duyduğumuzu hemen onaylayıp körü körüne bağlanmamalıyız. Örneğin günümüzde böyle sözleri çok duydum; şeyhim dediyse, hocam veya öğretmenim dediyse doğrudur deyip körü körüne o bilgiye bağlanılıyor. Bunun yerine "Allah (c.c) ne diyor? İslam ne diyor? Kur'an-ı Kerim ne diyor? Resulullah (sav) ne diyor?" demeliyiz. Eğer böyle diyebiliyor isek, Allah'ın izniyle her zaman doğruyu bulacağız.
Okuduğunuz için teşekkür ederim, ilk başta söylediğim gibi Eyyühe’l-Veled kitabının tamamını okumanızı bir kez daha tavsiye ediyorum.

