KÜRE LogoKÜRE Logo
sb-image
Immanuel Kant
Immanuel Kant (22 Nisan 1724 – 12 Şubat 1804), Prusya kökenli Alman filozoftur.
fav gif
Kaydet
kure star outline
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Doğum tarihi
22 Nisan 1724
Ölüm tarihi
12 Şubat 1804
Dönem
18. yüzyıl Aydınlanma Dönemi
Milliyet
Prusya kökenli Alman
Meslek
FilozofAkademisyen
Eğitim
Collegium Fridericianum - Königsberg Üniversitesi
Felsefi Alanları
EpistemolojiMetafizikEtikEstetikDin felsefesiSiyaset felsefesi
Başlıca Eserleri
Evrensel Doğa Tarihi ve Gökler Kuramı (1755)Bir Bilicinin Düşleri (1766)Saf Aklın Eleştirisi (1781/1787)Pratik Aklın Eleştirisi (1788)Yargı Yetisinin Eleştirisi (1790)Ebedi Barış Üzerine (1795)

Immanuel Kant (22 Nisan 1724 – 12 Şubat 1804), Königsberg doğumlu Prusyalı filozoftur. Yaşamının tamamını doğduğu kentte geçirmiş, görev ve unvan tekliflerini reddederek akademik hayatına burada devam etmiştir.


1746–1758 arasında doğa bilimlerine yönelmiş, 1760’larda metafiziğe karşı kuşku duymuş, 1769 sonrasında ise eleştirel felsefesini oluşturmuştur. Saf Aklın Eleştirisi (1781) ile başlayan bu dönemde, bilginin sınırlarını ve koşullarını araştırarak insan aklının doğayı nasıl kavradığını açıklamıştır. Kant’a göre deneyim, duyusal verilerin zihin tarafından uzay, zaman ve neden kategorileriyle düzenlenmesi sonucu oluşur. Düşüncesi, doğa yasalarının zorunluluğu ile insanın ahlaki özgürlüğü arasındaki ilişkiyi temellendirmeye yönelmiştir.

Erken Yaşamı ve Eğitimi

Immanuel Kant, 22 Nisan 1724’te Königsberg’de doğdu. Babası dericilikle geçinen, yaşamında pek az mutluluk görebilmiş bir zanaatkârdı; annesi Anna Reuter ise güçlü bir kişiliğe sahip, dindar ve akılcı bir kadındı. Ailesi Pietist topluluğa mensuptu ve bu bağlılık, Kant’ın eğitime erişiminde olduğu kadar ahlaki görüşlerinin oluşumunda da etkili oldu. Kant, ailesinin devam ettiği kilisenin papazı ve Collegium’un yöneticisi olan F. A. Schultz’un desteğiyle 1732’de Collegium Fridericianum’a girdi. Sekiz yıl burada öğrenim gördü.


1740 yılında, on altı yaşındayken Königsberg Üniversitesi’ne kaydoldu. Burada Martin Knutzen’in öğrencisi oldu. Knutzen, Leibniz, Newton ve Wolff’un fikirlerini Kant’a tanıttı ve onu matematiksel-fiziksel bilimlerin yöntemine yönlendirdi. Kant, üniversitede geçirdiği bu dönemde Latinceyi iyi derecede öğrenmiş, döneminin bazı parlak öğrencileriyle çalışmış ve özellikle doğa felsefesi üzerine yoğunlaşmıştır. Bu yıllar, onun sonraki düşünsel gelişiminin temelini oluşturdu.

Öğretim ve Akademik Kariyeri

Kant, 1746 yılında ailesini yitirdikten sonra geçimini sağlamak için Doğu Prusya’da din adamı ve soylu ailelerin yanında özel öğretmenlik yapmaya başladı. Dokuz yıl süren bu dönemde farklı bölgelerde bulundu; Judisch ve Arnsdorf malikânelerinde geçirdiği yıllar, onun için hem toplumsal çevreyi tanıma hem de gözlem yapma imkânı yarattı. Arnsdorf’ta tanıştığı Keyserling ailesi aracılığıyla dönemin kültür çevreleriyle ilişki kurdu.


1755 yılında Königsberg’e döndü ve aynı yıl doçent ünvanı alarak üniversitede ders vermeye başladı. Aynı yıl De Igne adlı tezini savundu ve kısa süre sonra Evrensel Doğa Tarihi ve Gökler Kuramı adlı eserini yayımladı. Bu yıllarda verdiği derslerde matematik, fizik ve felsefe alanlarını bir araya getiren bir yaklaşım benimsedi. Yedi Yıl Savaşı döneminde Rus garnizonunun kenti işgali sırasında derslerini sürdürdü.


Kant, on altı yıl boyunca doçent olarak ders verdi. 1766’da kendisine önerilen “Şiir Profesörlüğü” görevini kabul etmedi. 1770 yılında, kırk altı yaşındayken mantık ve metafizik profesörlüğüne atandı ve bu görevine De Mundi Sensibilis atque Intelligibilis Forma et Principiis adlı Latince teziyle başladı. Bu tarihten sonra, derslerinde eleştirel felsefesinin temellerini geliştirmeye yöneldi.

Düşünsel Gelişimi

Kant’ın düşünsel gelişimi, birbirini izleyen üç dönem içinde açıklanmaktadır. İlk dönem, yaklaşık 1746–1758 yıllarını kapsar ve doğa bilimlerine yönelimle belirlenir. Bu evrede Kant, Newton’un mekanik ilkelerini genişleterek evrenin bütünü için geçerli bir doğa yasası kurmaya çalıştı. Evrensel Doğa Tarihi ve Gökler Kuramı adlı eserinde, evrenin “doğanın en basit durumundan yalnızca mekanik yasalar aracılığıyla geliştiğini” savundu.【1】  Bu dönemde Kant, doğayı bütünüyle nedensel ilişkilerle açıklayan bir evren görüşünü benimsedi. Ona göre fiziksel nedenler ve doğa yasaları, Tanrı inancıyla çatışmak yerine, Tanrı’nın düzenini anlamanın rasyonel yolunu açıyordu. Bu yaklaşım, onun evreni dinamik bir süreç olarak görmesini sağladı.


İkinci dönem, 1760’lı yıllarda gelişen eleştirel şüphecilikle tanımlanır. Kant bu yıllarda metafiziğin temellerini sorgulamaya yöneldi. Bir Bilicinin Düşleri (1766) adlı eserinde “metafizik henüz var olmayan bir bilimdir”【2】  diyerek, aklın sınırlarını ve kavramların belirsizliğini vurguladı. Bu dönemde Rousseau’nun düşünceleriyle tanıştı; insanın ahlaki yönünü, doğa yasalarının ötesinde bir değer alanı olarak değerlendirmeye başladı. Böylece, doğa açıklamasından ahlak ve özgürlük sorununa yönelen bir geçiş dönemi başladı.


Üçüncü dönem, yaklaşık 1769 sonrasında şekillenen “eleştirel felsefe” dönemidir. Kant, insan bilgisinin nasıl mümkün olduğunu sorgulayarak, bilginin yalnızca nesnelerden değil, onları kavrayan zihnin yapısından da kaynaklandığını öne sürdü. 1770 tarihli Inaugural Dissertation’da duyusal ve akılsal dünyayı birbirinden ayırdı ve bilginin koşullarını araştırmaya başladı. Bu yöneliş, daha sonra Saf Aklın Eleştirisi’nde olgunlaştı. Kant bu eserde, deneyimin verilerini biçimlendiren uzay, zaman ve neden kavramlarının zihnin işleyişine ait olduğunu savunarak, bilgi anlayışında bir dönüşüm gerçekleştirdi.

Eleştirel Felsefe ve Temel Görüşleri

Kant’ın eleştirel felsefesi, insan bilgisinin sınırlarını ve olanaklarını belirleme çabasına dayanır. Newtoncu doğa anlayışını temel alarak, bilginin hem duyusal deneyime hem de zihnin biçimlendirici etkinliğine bağlı olduğunu ileri sürdü. Ona göre duyular, dış dünyadan “malzeme” sağlar; ancak bu malzeme, zihnin uzay, zaman ve neden gibi biçimsel ilkeleriyle düzenlenmeden bilgiye dönüşemez. Kant, “şimdiye dek anlama yetisinin nesnelere uyması gerektiği varsayılıyordu; oysa nesnelerin anlama yetisine uyması gerektiğini varsayarsak”【3】  diyerek bu dönüşümü “Kopernik devrimi” olarak adlandırmıştır.


Kant’a göre insan deneyimi üç düzeyde gerçekleşir. İlki, bireysel bilinçte algılanan duyusal izlenimlerdir. İkincisi, aynı duyusal örgütlenmeye sahip varlıkların paylaştığı fenomenler dünyasıdır; bu alan, bilimsel bilginin konusudur. Üçüncü düzey ise, duyusal verilerin ötesinde kalan ve ancak aklın kavrayabildiği “kendinde şeyler” alanıdır. Bu alan, insan tarafından deneyimlenemez; Tanrı, ruh ve dünya gibi kavramlar burada yer alır. Kant, bu kavramların duyusal karşılıkları olmadığını, ancak düşüncenin düzenleyici ilkeleri olarak zorunlu olduklarını belirtmiştir.


Eleştirel felsefenin sonucu, insanın hem doğa yasalarına tabi hem de akıl yasaları aracılığıyla özgür bir varlık olduğu düşüncesidir. Anlama yetisi doğayı zorunlu nedenlerle açıklar; akıl ise bu zorunluluğun ötesinde ahlaki özgürlük alanını kurar. Bu çerçevede, bilim nesnelerin yasalarına ulaşabilir, fakat “kendinde şey”e erişemez. Kant, bilginin sınırlandırılmasının inanç ve ahlak için bir alan açtığını savunmuş; böylece doğa zorunluluğu ile ahlaki özgürlüğü aynı felsefi sistem içinde uzlaştırmıştır.

Ahlak ve Pratik Felsefe Anlayışı

Kant’ın ahlak ve pratik felsefe anlayışı, insanın hem doğa zorunluluğuna bağlı hem de akıl yoluyla özgür bir varlık olduğunu kabul eden düşüncesine dayanır. Ona göre insan iki yönlü bir yaşam sürer: duyusal dünyada zorunluluklara tâbi bir varlık olarak, aklın alanında ise özgürlüğün öznesi olarak. Doğa, neden–sonuç ilişkileriyle belirlenmiş bir düzen içinde işler; buna karşılık ahlaki eylem, özgürlüğün olanağına dayanır. Bu nedenle ahlaki yasa, doğadan değil, yalnızca aklın kendisinden çıkar.


Kant, bilginin sınırlarını belirlediği Saf Aklın Eleştirisi sonrasında, aklın pratik yönünü temellendirmeye yöneldi. Pratik akıl, insanın kendi kendine yasa koyma yetisidir; bu yasa, dışsal sonuçlardan değil, eylemin ilkesinden doğar. İnsanın, eylemlerini bir “koşulsuz buyruk”a göre düzenlemesi gerektiğini belirtmiştir.


Ahlak yasası, yalnızca insana değil, akıl sahibi tüm varlıklara yöneliktir. Özgürlük, ölümsüzlük ve Tanrı kavramları bu ahlaki dünyanın zorunlu postülatlarıdır; çünkü insan, yalnızca ahlaki bir evrende kendi ereğini bulabilir. Kant’a göre, bilim alanında Tanrı’nın varlığı kanıtlanamaz; ancak ahlaki düzenin mümkün olabilmesi için Tanrı düşüncesi zorunludur. Bu nedenle aklın sınırlandırılması, inanç ve ahlakın alanını korur. Kant, bu görüşleriyle doğa yasaları ile ahlaki yasayı, zorunluluk ile özgürlüğü aynı felsefi sistemde bir araya getirmiştir.

Başlıca Eserleri

Kant, yaşamı boyunca doğa felsefesi, metafizik, etik, din, estetik ve siyaset alanlarında çok sayıda eser kaleme aldı. Başlıca eserleri şunlardır:


  • Allgemeine Naturgeschichte und Theorie des Himmels (Evrensel Doğa Tarihi ve Gökler Kuramı, 1755): Evrenin oluşumunu yalnızca mekanik yasalarla açıklamayı amaçlayan çalışmasıdır. Bu eserde Newton’un ilkelerini genişletmiş, evrenin dinamik bir süreç olarak anlaşılabileceğini ileri sürmüştür.


  • Monadologia Physica (Fiziksel Monadoloji, 1756): Evrenin yapısını “monadlar” kavramı çerçevesinde açıklamış, doğa olaylarını mekanik nedenlerle ilişkilendirmiştir.


  • Der einzig mögliche Beweisgrund zu einer Demonstration des Daseins Gottes (Tanrı’nın Varlığının Kanıtlanmasına İlişkin Tek Olası Temel, 1763): Evrenin düzeni ile Tanrı düşüncesi arasındaki ilişkiyi tartışmıştır.


  • Träume eines Geistersehers, erläutert durch Träume der Metaphysik (Bir Bilicinin Düşleri, Metafiziğin Düşleriyle Açıklanmış, 1766): Metafiziğin sınırlarını sorguladığı, aklın kavrayış gücünü ve sınırlarını irdelediği eserdir.


  • De Mundi Sensibilis atque Intelligibilis Forma et Principiis (Duyulur ve Düşünülür Dünyanın Biçimi ve İlkeleri Üzerine, 1770): Profesörlüğe başlama tezi olarak yazılmış, duyusal ve akılsal bilginin ayrımını konu almıştır.


  • Kritik der reinen Vernunft (Saf Aklın Eleştirisi, 1781; 2. baskı 1787): İnsan bilgisinin sınırlarını ve koşullarını inceleyen yapıtıdır.


  • Prolegomena zu einer jeden künftigen Metaphysik (Gelecekteki Her Metafizik İçin Prolegomena, 1783): Saf Aklın Eleştirisi’ne açıklık getirmek için yazılmış kısa bir metindir.


  • Kritik der praktischen Vernunft (Pratik Aklın Eleştirisi, 1788): Ahlak yasasının kaynağını ve özgürlüğün koşullarını açıklamıştır.


  • Kritik der Urteilskraft (Yargı Yetisinin Eleştirisi, 1790): Estetik yargı, doğa teleolojisi ve özgürlük ile doğa arasındaki bağı ele almıştır.


  • Zum ewigen Frieden (Ebedi Barış Üzerine, 1795): Devletler arası barışın ahlaki ve hukuki temellerini tartıştığı siyasal denemedir.

Mirası ve Etkisi

Kant, eleştirel yöntemiyle bilgi, ahlak ve inanç alanlarını birbirinden ayırırken, her birinin geçerlilik sınırlarını tanımladı. Bu ayrım, 19. yüzyıl düşüncesinin temel tartışma eksenini oluşturdu. Kant’tan sonra gelişen bütün felsefi yönelimler, onun açtığı sorun alanları etrafında şekillendi.


Onun çalışmaları, özellikle Leibniz’in rasyonalist geleneği ile Hume’un deneyciliği arasında bir bağ kurarak modern felsefenin merkezine aklın eleştirisini yerleştirdi. Bu yaklaşım, doğa bilimlerinin meşruiyetini korurken, insanın ahlaki özgürlüğü için de felsefi bir temel sağladı. Kant’ın ortaya koyduğu bu çift yönlü sistem, 19. yüzyıl Alman idealizminin başlangıç noktasını oluşturdu. Fichte, Schelling ve Hegel gibi düşünürler kendi sistemlerini Kant’ın bıraktığı miras üzerinden kurdular.


19. yüzyılın ortalarında Kant’ın etkisi, materyalizm ve doğa bilimlerinin yükselişiyle bir süre geri planda kaldıysa da, yüzyılın sonuna doğru yeniden merkezî bir konum kazandı. Almanya’da Neo-Kantçılık, Fransa’da Neo-Kritisizm, İtalya’da Eleştirel düşünce akımları ve İngiltere ile Amerika’daki idealist okullar Kant’ın kavramlarını yeniden yorumladılar. 20. yüzyıl başında pozitivizm, pragmatizm ve teoloji tartışmalarında Kant’ın düşüncesi yeniden değerlendirildi; aklın sınırlarını belirleyen eleştirel yöntemi, çağdaş felsefenin tartışmalarında da etkisini sürdürdü.

Vefatı

Kant, yaşamının son döneminde yoğun zihinsel yorgunluk ve bedensel güçsüzlük belirtileri göstermeye başladı. Giderek zayıfladı, belleği azaldı ve yalnızlaştı. Uzun bir entelektüel çabanın ardından gelen bu dönem, çevresindekiler tarafından “ikinci çocukluk” olarak tanımlandı.


Kant, 12 Şubat 1804 tarihinde Königsberg’de yaşamını yitirdi. Ölümü, çağdaşları tarafından “acı ama merhametli bir son” olarak nitelendirildi. Kentin katedralinde, daha sonra Stoa Kantiana adı verilen bölümde toprağa verildi. Mezar taşında kendi sözleri yer almaktadır:


“Üzerimdeki yıldızlı gök ve içimdeki ahlak yasası.”【4】 

Kaynakça

Jankowiak, Tim. “Immanuel Kant”. Internet Encyclopedia of Philosophy (IEP). Son erişim: 6 Ekim 2025. https://iep.utm.edu/kantview/


Kuehn, Manfred. Kant: A Biography. Cambridge University Press, 2001. https://prussia.online/Data/Book/ka/kant-a-biography/Kuehn%20M.%20Kant.%20A%20biography%20(2009),%20OCR.pdf


Rohlf, Michael. “Immanuel Kant”. Stanford Encyclopedia of Philosophy. Son erişim: 6 Ekim 2025. https://plato.stanford.edu/entries/kant/


Universitätsbibliothek Leipzig. “Bildnis des Immanuel Kant JPG”. flickr. Son erişim: 6 Ekim 2025. https://flic.kr/p/rV5pLs


Wellcome Collection. “Immanuel Kant. Stipple engraving by J. Chapman, 1812.” wellcomecollection.org. Son erişim: 6 Ekim 2025. https://wellcomecollection.org/works/jfdj25bu/images?id=esjuzu5a


Wenley, R. M. “IMMANUEL KANT (1724–1924).” The Monist 34, no. 2 (1924): 161–86. Son erişim: 6 Ekim 2025. http://www.jstor.org/stable/27900982

Dipnotlar

[1]

R. M. Wenley, “IMMANUEL KANT (1724-1924),” The Monist 34, no. 2 (1924): syf. 171, http://www.jstor.org/stable/27900982 

[2]

R. M. Wenley, “IMMANUEL KANT (1724-1924),” The Monist 34, no. 2 (1924): syf. 173, http://www.jstor.org/stable/27900982 

[3]

R. M. Wenley, “IMMANUEL KANT (1724-1924),” The Monist 34, no. 2 (1924): syf. 177,

[4]

R. M. Wenley, “IMMANUEL KANT (1724-1924),” The Monist 34, no. 2 (1924): syf. 173,

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarNazlı Kemerkaya17 Aralık 2024 17:29
KÜRE'ye Sor