İyiler Ölmez, Mustafa Kutlu tarafından kaleme alınmış, dört farklı insanın dostlukları ve ortak iyilik arayışı etrafında şekillenen uzun hikâyedir. Anadolu’nun herhangi bir şehrinde geçen hikâyede; zor hayat koşullarına, yalnızlığa ve yoksulluğa rağmen umudu, paylaşmayı ve insan kalmayı sürdüren insanların hikâyesi anlatılır. Kutlu'nun kendine has anlatım diliyle kaleme alınan eserdir.
Konu
Hikâye; birbirinden farklı acılar yaşamış dört karakterin yollarının kesişmesiyle başlar.
Sıtkı’nın Hikâyesi: Sıtkı, Anadolu’dan İstanbul’a göç etmiş yoksul bir ailenin çocuğudur. Babası apartman görevlisi, annesi ise kunduracı dükkânında çalışır. Ailenin tek çocuğu olan Sıtkı’nın doğuştan gelen büyük bir resim yeteneği vardır. Bu yetenek, onun iç dünyasındaki zenginliği ve hayal gücünün göstergesidir. Ancak yoksulluk içinde, yeteneğini hayata geçirme şansı oldukça sınırlıdır. Yine de Sıtkı, çizdiği resimlerle insanlara umut aşılar. Onun yaşamı, yetenek ile yoksulluk arasındaki trajik sıkışmayı yansıtır. Sıtkı'nın hikâyesi, sanatın bir kurtuluş alanı olabileceğini gösterir.
Civan’ın Hikâyesi: Civan, bir dönem mutlu bir ailede doğmuş gibi görünse de hayatı trajedilerle doludur. Babası alkolik, annesi ise bu durumdan kaçarak Almanya’ya bir adamla gitmiştir. Bu terk edilişin ardından Civan’ı mahallede Kör Makbule büyütür. Genç yaşta hayata atılmak zorunda kalan Civan, çeşitli işlerde çalışır. Mahallede tanıdığı Destegül’e âşık olur, ancak sosyal statü farkı yüzünden onunla evlenemez. Buna rağmen yılmaz, çalışır ve sonunda kendi işini kurar. Civan’ın hayatı, azim ve iyiliğin, hayal kırıklıkları içinde bile nasıl yeşerebileceğini gösterir. Hacı Kadir’in kahvesinde Sıtkı ile tanışarak dostluklarının ilk adımını atar.
Kör Mustafa’nın Hikâyesi: Mustafa’nın babası İhsan Bey, adliyeden emekli olduktan sonra ona fotoğrafçılık işini öğretir. Ancak Mustafa’nın annesi erken yaşta vefat eder. Babası başka bir kadınla evlenir, fakat bu kadın eski kocasıyla görüşmeye devam eder. Mahallede bu durumu konuşanlar artınca İhsan Bey, durumu öğrenir ve adamı öldürerek hapse girer. Küçük yaşta hem annesini hem babasını kaybeden Mustafa, ustasının yanında kalır. Gözlerindeki rahatsızlık giderek artar ve sonunda neredeyse hiç göremez hâle gelir. İçine kapanır ve alkolle teselli bulur. Bu nedenle "Kör Mustafa" lakabıyla anılır. Kimse onunla evlenmek istemez. Hayatının kırılgan bir döneminde Sıtkı ile karşılaşır ve aralarında sıcak bir dostluk kurulur.
Doktor’un Hikâyesi: Hikâyenin en son anlatılan kişisi Doktor’dur. İyi kalpli, yardımsever ve şefkat dolu biridir. İstanbul'daki annesinin isteği üzerine, her cuma günü hiçbir hastasından ücret almaz. Bu yönüyle şehir halkının sevgisini kazanır. Doktor da geçmişte acılar yaşamıştır. Yanlış bir evlilikten son anda dönmüş ve hayatta yönünü değiştirmiştir. Kendine yeni bir hayat kurmak için bu Anadolu şehrine gelmiştir. Doktor’un Hacı Kadir’in kahvesine yolu düşer ve burada Sıtkı, Civan ve Kör Mustafa ile tanışır. Dördü sıkı bir dostluk kurarlar. Doktor, çevresine sadece bilgi ve tedavi değil, umut ve yaşama sevinci de sunar.
Doktor, hastane bahçesine meyve ağaçları dikmek ister. Bir gün Sıtkı, Civan ve Mustafa’yı da yanına alarak fidan almaya gider. Ancak dönüş yolunda trajik bir kazada bir tırın altında kalarak hayatlarını kaybederler. Şehir halkı bu dört iyi insanın anısına mezarlarını “Dörtlü Koltuk” olarak adlandırır. Bir ziyaretçinin rüyasında gördüğü bu dört kişi için zamanla bir türbe inşa edilir.

Sıtkı, Civan, Kör Mustafa, Doktor Temsili Fotoğrafı. (Yapay Zeka ile Oluşturulmuştur.)
Tema
İyilik ve İnsanî Değerler: Eserde öne çıkan en güçlü tema, iyilik kavramıdır. Hayatın zorluklarına rağmen insan kalabilen karakterlerin dostluk, merhamet ve sadelik içinde yaşama gayreti, ana ekseni oluşturur. Sıtkı, Civan, Kör Mustafa ve Doktor’un hayat hikâyeleri; acılara, yalnızlığa ve yoksulluğa rağmen içlerinde taşıdıkları iyiliği ve insan sevgisini kaybetmemiş bireylerin simgesidir. Kutlu, bu karakterler aracılığıyla “iyi insanlar ölmez” düşüncesini işler ve iyiliğin ölümsüzlüğünü vurgular.
Yardımlaşma ve Kardeşlik: Karakterlerin birbirlerine destek olması, ortak mekân olan Hacı Kadir’in kahvesinde toplanmaları, sosyal dayanışmanın önemini ortaya koyar. Farklı geçmişlere sahip bireylerin dostluğu, mahalle kültürünün bir parçası olarak kardeşlik temasını güçlendirir.
Yoksulluk İçinde Onurlu Yaşam: Tüm karakterler ekonomik olarak zor durumda olsalar da yaşamlarını onurla sürdürürler. Bu yönüyle eser, yoksulluk temasını sadece bir arka plan değil, aynı zamanda değerlerin sınandığı bir ortam olarak sunar. Fakirlik içinde bile dürüstlükten ve yardımlaşmadan taviz verilmemesi, eserin ahlaki mesajını güçlendirir.
Toplumsal Duyarlılık ve Sosyal Adalet: Doktor karakterinin hastalardan para almaması, meyve fidanlarıyla toplumu güzelleştirmek istemesi gibi unsurlar, bireyin toplumuna karşı sorumluluğunu yansıtır. Kutlu burada, özellikle modern toplumda kaybolan sosyal duyarlılığa dikkat çeker.
Ölüm, Hatıra ve Manevi Devamlılık: Karakterlerin ölümüyle sonuçlanan hikâye, ölümün fiziksel bir ayrılık olmadığını, iyi insanların ruhani bir varlık olarak yaşamaya devam ettiğini ortaya koyar. Bu durum, manevî süreklilik ve evliyalık anlayışı üzerinden verilmiştir. “Dörtlü Koltuk” mezarı, iyiliğin toplum belleğindeki kalıcılığına işaret eder.
Umut ve Direniş: Her karakter, çeşitli travmalar yaşasa da hayatla bağını koparmamış, direnmiştir. Bu direnç, bireyin kendi içinde taşıdığı iyilikle doğrudan ilişkilidir. Kutlu, karakterleri aracılığıyla karamsarlığın karşısına umudu ve tevekkülü koyar.


