Kabul ve Kararlılık Terapisi (Acceptance and Commitment Therapy / ACT), davranışçı terapilerin üçüncü dalga yaklaşımlarındandır. Üçüncü dalga yaklaşımları, temel olarak içsel deneyimlere yönelik farkındalık ve bu farkındalıkla birlikte gelişen kabul sürecine odaklanmaktadır. Bu yaklaşımlar, bireyin içsel yaşantılarından kaynaklanan bilişsel içeriği değiştirmek yerine bu yaşantıları kabul etmeyi vurgular. Psikolojik bir problem yaşandığında davranışı patolojik bir etiketle sınıflandırmak yerine bireyin mevcut potansiyellerinin güçlendirilmesine ve davranış repertuvarının zenginleştirilmesine odaklanılmaktadır.
ACT, Steven C. Hayes ve arkadaşları tarafından geliştirilmiş ve ampirik verilere dayanan bir psikoterapi modelidir. ACT'in felsefi temelleri işlevsel bağlamsalcılık kuramına, kuramsal zemini ise ilişkisel çerçeve kuramına dayandırılmaktadır. Yaklaşım, psikopatolojiyi yapısal bir sorundan ziyade kişinin içinde bulunduğu çevresiyle etkileşimi bağlamında değerlendirir. ACT'e göre psikopatolojinin temelinde ruhsal acıdan kaynaklanan yoğun bir kaçınma ve kontrol çabası yer almaktadır. Bu çabalar, bireyi mevcut an ve değerleri ile uyumlu eylemlerden alıkoyarak psikolojik katılığa yani uyumsal olmayan davranış örüntülerine sebep olur. Terapinin temel amacı, kabul (acceptance) ve kendindelik (mindfulness) temelli müdahalelerle bu kaçınma stratejilerini azaltmak ve bireyin, değerleri doğrultusunda kararlı eylemlerde bulunmasını sağlayan psikolojik esnekliği artırmaktır.
ACT'in Felsefi ve Kuramsal Temelleri
ACT'in felsefi kökeni, işlevsel bağlamsalcılık kuramıdır. Bu felsefe; bir davranışın nedenlerini, o olayın gerçekleştiği çevresel ve tarihsel koşullarla (bağlamla) birlikte inceler. İşlevsel bağlamsalcılık, bilişlerin veya duyguların "doğru" ya da "yanlış" olmasından ziyade bireyin değerleri doğrultusunda kararlı eylemlerde bulunma yeteneği üzerindeki işlevine odaklanmayı gerektirir. ACT'in psikopatolojiye yaklaşımı, uyumsal olmayan davranışların altta yatan yapısal bir sorundan çok mevcut bağlamda kişinin amaçlarına hizmet edip etmediği üzerinden şekillenir.
ACT'in kuramsal temelini ise dil ve bilişin işleyişini açıklayan ilişkisel çerçeve kuramı oluşturur. Kuram, insan dilinin deneyimsel olarak ilişkili olmayan olaylar arasında ilişkisel çerçeveler kurma ve bu ilişkiler yoluyla yeni tepkiler öğrenme yeteneğine sahip olduğunu öne sürer. Bu dil yeteneği, bir yandan karmaşık öğrenmeyi mümkün kılarken diğer yandan ruhsal acının temel kaynağı hâline gelebilir. İlişkisel çerçeve kuramı, bilişsel füzyon (düşüncelerle gereğinden fazla özdeşleşme) gibi süreçlerin bilişsel mekanizmasını açıklar. Bu kuramla ACT, dilin yarattığı katı kurallara dayalı davranışları ve kaçınma stratejilerini esnetmeyi hedefler.
Kabul ve Kararlılık Terapisinin Psikolojik Esneklik Modeli
Psikolojik esneklik, bireyin o anki içsel ve dışsal deneyimlerine tam olarak temas etmesi ve seçtiği değerler doğrultusunda davranışlarını değiştirmesi veya sürdürmesi yeteneğini ifade eder. Bu model, psikopatolojinin karşısında yer alan sağlıklı işlevselliğin altı temel süreci bir araya getirerek bir bütün oluşturur. Bu altı süreç, terapideki müdahalelerle psikolojik katılığı (kaçınma, bilişsel füzyon, şimdiki andan kopukluk ve değersiz yaşam) tersine çevirmeyi ve bireyi değerleri ile uyumlu bir yaşama doğru yönlendirmeyi amaçlar.
Modelin altı temel süreci şunlardır:
- Anda olmak,
- Kabul,
- Bilişsel ayrışma,
- Bağlamsal benlik,
- Değerler ve değerler doğrultusunda davranışlar.
Kabul ve Kararlılık Terapisinin Psikolojik Esneklik Modeli (Russ Harris【1】 )
Anda Olmak
Bu süreç, kişinin dikkatini geçmişe yönelik ruminasyondan ve gelecekle ilgili endişelerden uzaklaştırarak mevcut deneyime tam ve yargılayıcı olmayan bir farkındalıkla (kendindelik - mindfulness) odaklanmasıdır. Anda olmak, bireyin farkındalığını artırarak işlevsiz davranış örüntülerini analiz edebileceği bağlamsal zemini sağlar.
Kabul
Kabul, kişinin kendi kontrolü dışındaki istenmeyen içsel yaşantıları değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya çalışmak yerine onlara yer açması ve onları olduğu gibi yargılamadan deneyimlemeye gönüllü olmasıdır. Kabul, olumsuz duygularla savaşı bırakmayı ve bu deneyimlerle yeni, daha az mücadeleci bir ilişki kurmayı amaçlar.
Ayrışma
Kişinin düşüncelerini, temsil ettikleri mutlak gerçekler olarak değil yalnızca zihinsel olaylar (kelimeler, görüntüler, sesler) olarak görme becerisidir. Bilişsel füzyonun (düşüncelerin içeriğiyle aşırı özdeşleşme) tersine ayrışma, düşüncenin içeriğini değiştirmeye çalışmaz. Bunun yerine kişinin o düşünceye verdiği tepkinin işlevini değiştirerek düşüncenin bireyin davranışlarını yönetme gücünü azaltır.
Bağlamsal Benlik
Bağlamsal benlik; bireyin kendi düşünce, duygu ve beden duyumları da dahil olmak üzere tüm içsel deneyimlerinin ötesinde bu yaşantıları gözlemleyen, değişmeyen ve sürekli bir bağlam olduğunun farkındalığıdır. Bu süreç, kişinin kendisini geçici içsel deneyimlerinin içeriğiyle tanımlamaktan kurtararak daha geniş, esnek bir perspektiften bakabilmesini sağlar. Örneğin birey "Ben başarısızım." düşüncesi yerine daha geniş, esnek bir bakış açısıyla bakar.
Değerler
Değerler, bireyin hayatında neyin önemli olduğuna dair seçilmiş ve istenen yaşam yönlerini ifade eden yol gösterici ilkelerdir. Bunlar, spesifik hedeflerden ziyade yaşam boyu süren bir yaşam pusulası işlevi görür. ACT'te terapötik değişimin ve kararlı eylemlerin temel motivasyon kaynağını ve yönünü belirler.
Değerler Doğrultusunda Davranışlar
Kişinin belirlediği değerler doğrultusunda zorlayıcı içsel yaşantılarla teması kabul ederek etkili ve bağlamsal olarak uygun davranışları uygulamaya koymasıdır. Psikolojik esnekliğin eylem boyutu kararlı eylemdir. Kararlı eylem, bireyin zorluklara rağmen yaşamını daha anlamlı ve zengin kılacak davranışları tutarlı bir şekilde sürdürmesini sağlar.
Terapi Süreci
ACT'te terapi sürecinin temel amacı, kişilerde psikolojik esneklik geliştirmek ve psikolojik katılık düzeylerini azaltmaya yardım etmektir. Psikolojik esneklik, "bireylerin değerleri doğrultusunda eylemler gerçekleştirirken şimdiki anda ortaya çıkan yaşantıların farkında olmaları ve onları kabul etmeye açık olmaları" durumu olarak ifade edilmektedir. Terapi sürecinin sonunda danışanın şimdiki ana odaklı ve değerler doğrultusunda sürdürülmeye kararlı bir hayata sahip olması hedeflenmektedir.
ACT, terapi sürecinde birçok farklı teknikten faydalanmaktadır; bunlardan biri de metaforlardır. İstenmeyen misafir metaforu gibi metaforlar, felsefi ve kuramsal bağlamı karmaşık olan süreçleri anlatmak için kullanılır. Danışana olumsuz duygu ve düşünceleriyle mücadele etmek yerine onları kabul ettiğinde etkilerinin zamanla azalacağı mesajı verilmektedir. Süreçte kullanılan bir diğer teknik, bilişsel ayrışma için kullanılan dilin farkında olmaktır. Bu teknikte "Ben şuyum..." demek yerine “Şu düşünceye sahibim…” veya “Zihnimden değersiz olduğuma dair bir düşünce geçti.” gibi ifadelerin kullanımı önerilir. Böylece birey, düşünceleri ile kendisi arasına mesafe koyabilir. Kelime tekrarı ve olumsuz duygu/düşüncelere isim takarak somutlaştırma da diğer yöntemler arasındadır.
ACT’te terapist ile danışan arasında kurulan terapötik ilişki çok önemlidir. Terapist ile danışan arasındaki eşit ilişkiyi ifade edebilmek adına “iki dağ metaforu” kullanılmaktadır. Terapist, danışanın yaşamında önem atfettiği alanları araştırarak değerlerini keşfetmesine ve anlamasına yardımcı olur. Danışanı değerleri doğrultusunda yaşaması konusunda cesaretlendirir ve belirtilerini ortadan kaldırmaya çalışmaz. ACT’in terapi sürecinin aşamaları genel olarak kendindelik egzersizleri, bir önceki seansın gözden geçirilmesi, temel müdahaleler ve ev ödevi şeklinde dört yapıdan oluşmaktadır. Değerlendirme sürecinde ise Kabul ve Eylem Formu (AAQ-II), Bilişsel Birleşme Ölçeği ve Değer Odaklı Yaşam Ölçeği gibi araçlar kullanılmaktadır.
Uyarı: Bu maddede yer alan içerik, yalnızca genel ansiklopedik bilgi amacı taşımaktadır. Buradaki bilgiler tanı koyma, tedavi etme ya da tıbbi yönlendirme amacıyla kullanılmamalıdır. Sağlıkla ilgili konularda karar vermeden önce mutlaka bir hekime veya uzman sağlık personeline danışmanız gerekmektedir. Bu bilgilerin tanı veya tedavi amacıyla kullanılması sonucunda doğabilecek durumlardan madde yazarı ve KÜRE Ansiklopedi herhangi bir sorumluluk kabul etmez.