Leyla Erbil’in 2011 yılında yayımlanan son romanı Kalan, bireyin varoluşsal sorunlarını, toplumsal hafızayı ve kadın kimliğini sorgulayan postmodern bir anlatıdır. Roman, ana karakter Lahzen’in benlik arayışı çerçevesinde şekillenir ve toplumsal-politik gerçekliğe dair çok katmanlı bir eleştiri sunar.
Konu ve Tema
Kalan, İstanbul’un Fener semtinde yaşayan Lahzen adlı kadın yazarın, geçmişiyle ve toplumla hesaplaşmasını konu edinir. Çocukluk anılarından itibaren ilerleyen anlatı, Lahzen’in akıl sağlığını yitiriş süreciyle birleşen bir hakikat arayışını dile getirir. Romanın merkezinde, Türkiye’nin siyasi tarihi, kadınların maruz kaldığı toplumsal baskılar, azınlıklarla ilişkiler, belleğin bastırılması ve bireysel hafızanın yeniden inşası gibi temalar yer alır.
Biçim ve Anlatım Özellikleri
Roman, klasik anlatı kalıplarını kırar ve türsüz bir dil kurar. Leyla Erbil, edebî türlerin sınırlarını zorlayarak bilinçdışıyla beslenen, deliliği yaratıcı bir potansiyel olarak gören, gramer ve sözdizimini bilinçli olarak bozan bir üslup geliştirir. Virgüllü ünlemler, kesintili cümleler, italik yazılar, uzun iç monologlar ve farklı yazım teknikleriyle metnin dili, karakterin zihinsel parçalanmışlığına paralel bir yapı kurar.
Kurgusal Yapı
Roman dört ana bölümden oluşur: “Önsözce”, “Birinci Bölüm”, “İkinci Bölüm” ve “KişiAdları Listesi”. Bu yapı, anlatının geleneksel doğrusal ilerleyişini kırarak zamansal geçişlerle iç içe geçmiş çok katmanlı bir örgü oluşturur. İlk bölümde Lahzen’in çocukluğu ve toplumsal olaylarla yüzleşmesi yer alırken ikinci bölümde içsel monologlar derinleşir, Lahzen’in içsel sesi hâkim olur.
Karakter ve Felsefî Arka Plan
Lahzen karakteri, hem bireysel bir kadın kimliği hem de kolektif bir entelektüel hafızayı temsil eder. Erbil, karakterin varoluşsal sorgulamalarını Søren Kierkegaard’ın “estetik, etik, dinsel” üçlemesi ekseninde kurar. Ancak Lahzen, Kierkegaard’ın “din” temelli benlik idealine eleştirel mesafeyle yaklaşır; ateist bir duruşla Sartre’a daha yakın durur. Bu, karakterin hem hakikatin öznel olduğuna inancını hem de bu hakikate ulaşamamanın bunalımını simgeler.
Tarihsel ve Toplumsal Bağlam
Roman, Türkiye’nin yakın tarihine göndermelerle doludur: 6-7 Eylül Olayları, 12 Eylül Darbesi, Dersim Katliamı, 1 Mayıs 1977. Bu olaylar, bireyin hafızasında yer eden travmalar aracılığıyla anlatının temel bileşenlerine dönüşür. Erbil, kolektif hafızayı yeniden canlandırmak amacıyla “unutmaya karşı yazı” üretir. Roman bu yönüyle sadece bireysel bir anlatı değil, aynı zamanda toplumsal bir yüzleşme çağrısıdır.
Edebi ve Eleştirel Önemi
Kalan, Türk edebiyatında postmodern roman anlayışının güçlü örneklerinden biridir. Erbil, romanın dilini bir hakikat arayışının aracı olarak işlerken toplumsal dogmalara, edebi geleneklere ve eril dile karşı direnen bir anlatı sunar. Romanda türsüzlük, politik söylem, feminist bilinç ve psikanalitik derinlik iç içe geçmiştir. Bu özellikleriyle Kalan, hem bireysel özgürleşme hem de toplumsal yüzleşme romanı olarak değerlendirilir.