1.Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak; katetmek."Ekmeği ortadan ikiye keserek çocuklara paylaştırdı."
Fiil
2.Dibinden ayırmak."Çiçeğin sapını kesip vazoya yerleştirdi."
Fiil
3.Düzgün parçalara ayırmak."Soğanları küçük küpler hâlinde kesti."
Fiil
4.Kesici bir araçla yaralamak."Parmağını sebze doğrarken yanlışlıkla kesti."
Fiil
5.Ucunu almak."Kalemin ucunu bıçakla keserek sivriltti."
Fiil
6.Hayvanın başını gövdesinden ayırmak; boğazlamak."Köyde kurbanlık koyunu kesmeye hazırlanıyorlardı."
Fiil
7.Son vermek, gidermek."Hapı içtikten sonra ağrısı tamamen kesildi."
Fiil
8.Ara vermek."Konuşmasını ortasında kesip bir süre duraksadı."
Fiil
9.Bir şeyden yoksun bırakmak, vermemek."Yardımı kesilen öğrenci okulu bırakmak zorunda kaldı."
Fiil
10.Akımı durdurmak."Elektrik arızası nedeniyle mahallede akım kesildi."
Fiil
11.Belirtmek, kararlaştırmak."Toplantıda tatil tarihini kesin olarak kestiler."
Fiil
12.Verilecek şeyin bir bölümünü alıkoyup vermemek."Maaşından sigorta borcu nedeniyle kesinti yapıldı."
Fiil
13.Para basmak."Osmanlı döneminde bu tür altınlar Darphane’de kesilirdi."
Fiil
14.Azaltmak, güçleştirmek."Bu sert rüzgâr yürümeyi bile kesiyor."
Fiil
15.İskambil kâğıtlarında destenin üzerinden bir bölümünü kaldırıp öte yana koymak."Dağıtmadan önce desteyi kesmesini söyledi."
Fiil
16.Geçişi önlemek."Polis, eylem nedeniyle yolu araç trafiğine kesti."
Fiil
17.Susmak."O an gelen haberle herkesin sesi kesildi."
Fiil
18.Hasta organı ameliyatla almak."Tümörü almak için doktor karaciğerin bir bölümünü kesti."
Fiil
19.Bölmek, ayırmak."Derenin geçtiği yer köyü ikiye kesiyordu."
Fiil
20.Yazıyı, filmi kısaltmak."Yönetmen filmi kurgularken bazı sahneleri kesti."
Fiil
21.Söylenen şeye bürünmek."Şaka mı yapıyor derken bir anda ciddi bir yüz kesti."
Fiil
22.Uydurmak, yalan söylemek."Hikâyenin sonunu tamamen kendisi kesti."
Fiil
23.Rüzgâr, soğuk vb. çok etkili olmak."Sabahki ayaz insanın iliklerini kesti."
Fiil
24.Birini yermek, kötülemek."Yazar, son yazısında eski dostunu fena kesti."
Fiil
25.Karşı cinsten birisini sürekli olarak süzmek, dikkatli bir biçimde bakmak."Genç adam bütün gece onu gözleriyle kesti."
Fiil
26.Vahşice öldürmek."Saldırgan, kurbanını sokak ortasında kesti."
Fiil
27.Oyuncuyu takım kadrosuna almamak."Teknik direktör üç futbolcuyu kadrodan kesti."
Fiil