Kırmızı Medrese, Cizre Beyliği döneminde II. Han Şeref Bey tarafından 14. yüzyılda inşa ettirilmiş tarihi bir yapıdır. Şırnak’ın Cizre ilçesinde, Dağ Kapı Mahallesi’nde, şehrin batısındaki sur kalıntılarının üzerine konumlanmıştır. Adını, yapımında kullanılan kırmızı tuğlalardan alan medrese, “Medrasa Sur” olarak da bilinir. Dönemin bölge âlimlerinin yetiştiği bir yüksek öğrenim kurumu olarak işlev görmüş, medrese, mescit ve türbe gibi unsurları bünyesinde barındıran bir külliye niteliğindedir.

Kırmızı Medrese (Cizre Ticaret ve Sanayi Odası)
Tarihçe
Kırmızı Medrese’nin inşası, II. Han Şeref Bey’in (Hanşeref) Cizre’yi 1508 yılında geri almasıyla ilişkilendirilir. Çeşitli doğrulanmayan kaynaklara göre, II. Şeref, Cizre’yi Akkoyunlulardan geri almak için dua etmiş ve “Yarabbi, ben tekrar Cizre’yi alabilsem sana bir cami inşa edeceğim” demiştir. Bu duasının kabul edilmesi üzerine medreseyi yaptırdığı belirtilir. Cizre, 1475’te Akkoyunluların eline geçmiş ve Cizre emirleri sürgün edilmişti; ancak II. Şeref, Boti Aşireti ve çevre halkının desteğiyle şehri geri almıştır. Medrese, Cizre surunun üzerine inşa edilerek surla bütünleşik bir yapı haline gelmiştir. 1847’de Cizre Beyliği’nin ortadan kalkmasıyla medrese harap olmuş, ancak toplumsal hafızada önemini korumayı sürdürmüştür.

Kırmızı Medrese (Kültür Portalı)
Mimari Özellikler
Kırmızı Medrese, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı (38.00 x 28.00 m) ve açık avlulu bir yapıdır. Avlu, 15.16 x 18.95 m ölçülerinde olup dört yönden revaklar ve medrese hücreleriyle çevrilidir. Tek katlı ve iki eyvanlı olan yapının giriş eyvanı doğu duvarının ortasında yer alır; karşısında ise batıda, öğrenci odalarının merkezinde ana eyvan bulunur. Güney kanadı mescit, baş müderris odaları ve türbe olarak düzenlenmiş; diğer kanatlar ise müderris ve öğrenci odalarına ayrılmıştır. Toplamda yaklaşık 2 bin metrekarelik bir alanı kapladığı belirtilir.
Medresenin mihrabı beyaz taştan yapılmış olup 2.82 x 3.78 m ölçülerindedir. Mihrabın köşegen açısı 55 derece, çevresi iç bükey üçgenler ve ters U şeklinde sıralı motiflerle süslenmiştir. Mihrab boşluğu yarım daire planlıdır ve üstü basık tuğla kubbe ile örtülüdür. Güneybatıda yer alan kare planlı baş müderris odası, zarif motiflerle bezelidir ve Şeyh Ahmed El-Cezeri ile Şeyh İbrahim Sori gibi önemli isimler tarafından kullanılmıştır. Yapının güney cephesinin ortasında, ters kubbeli ve beş kenarlı bir taşıntı yapan Şeyh Ahmed El-Cezeri’nin türbesi bulunur. Türbe, içten sekizgen planlı, iki katlı bir yapıdır; alt kat gömü odası, üst kat ise ziyaret alanına sahiptir ve sivri kemerli nişlerle hareketlendirilmiştir.
Medrese, ağırlıklı olarak kırmızı tuğla malzemeden inşa edilmiştir; dış cephelerin alt kesimlerinde düzgün kesme taş, bazı bölümlerde ise moloz taş kullanılmıştır. Batı kanadı, yarım daire şeklindeki üç kuleyle desteklenmiştir. Mescit, türbe ve medrese bölümleri, kapılar ve üslup açısından birbirini tamamlayan teknik özellikler ve bezemelerle bir bütünlük sergiler.
Çevresi ve Kompleks
Kırmızı Medrese, farklı dönemlere ait önemli yapıların bulunduğu bir alan içinde yer alır. Güneyinde, Hz. Nuh Tufanı’ndan sonra inşa edildiğine inanılan Hz. Nuh Türbesi ile Cizreli mucit İsmail Ebu’l İzz El-Cezeri’ye ait türbe bulunmaktadır. Daha güneyde Mîr Abdal Medresesi ve Mem û Zîn Türbesi, güneydoğuda ise Cizre Ulu Camii yer alır. Medresenin altında, Şeyh Ahmed El-Cezeri’nin türbesi ile Cizre emirlerine ait aile mezarlığı da mevcuttur.
Kültürel ve Tarihi Önemi
Kırmızı Medrese, Cizre’nin eğitim ve dini hayatında önemli bir rol oynamış, Şeyh Ahmed El-Cezeri gibi şair, yazar ve müfessirler ile Şeyh İbrahim Sori gibi âlimlerin yetişmesine ev sahipliği yapmıştır. Osmanlı modernleşmesi ve Türk ulus-devlet inşa süreci, Kürtler arasında medrese algısını etkilemiş; ancak Kırmızı Medrese, toplumsal hafızada kimlik, kültür ve tarihsel bağlamda önemli bir sembol olarak varlığını sürdürmüştür.
Günümüzdeki Durum
Medresenin mescit ve türbe bölümleri nispeten sağlam kalmış, ancak medrese kısmı büyük ölçüde harap durumdadır. Kuzey ve kuzeydoğu revakları ile hücreler temel seviyesine kadar yıkılmıştır. Günümüzde mescit kısmı cami olarak kullanılmakta, türbe ise ziyarete açıktır. Etrafı modern binalarla çevrilmiş olan yapının restorasyonu, kültürel bir kazanım olarak değerlendirilmektedir. Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan Kırmızı Medrese, Bitlis Eren Üniversitesi’ne tahsis edilmiş ve “Araştırma Merkezi” olarak kullanılmak üzere planlanmıştır.


