Kızılkoyun Nekropolü, Şanlıurfa kent merkezinin kuzeyinde, Balıklıgöl Platosu'nun yukarısındaki Tılfındır Tepesi yamaçlarında yer alan, Roma dönemine ait kaya mezarları, yazıtları, kabartmaları ve mozaikleri ile dikkat çeken bir arkeolojik sit alanıdır. Antik Edessa kentinin nekropol bölgesi olarak değerlendirilen bu alan, çevresindeki diğer kültürel miras alanlarıyla birlikte Şanlıurfa'nın tarihî peyzajında bütüncül bir yapı oluşturmaktadır.

Kızılkoyun Nekropolü (Şanlıurfa Belediyesi)
Tarihî Arka Plan
Şanlıurfa, Mezopotamya’nın en eski yerleşim alanlarından biridir. Yaklaşık 12 bin yıllık tarihi boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış, su kaynaklarına yakınlığı, tarıma elverişli arazileri ve ticaret yolları üzerindeki konumu nedeniyle stratejik önem kazanmıştır. Antik dönemde Edessa adıyla bilinen kent, M.Ö. 132’de kurulan Osrhoene Krallığı’nın başkenti olmuş ve bu krallık M.S. 244 yılına kadar bağımsızlığını korumuştur. Daha sonra Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine giren Edessa, Hristiyanlığın kabulü açısından da erken dönemlerde kritik rol oynamıştır. Edessa, Roma yönetimi altında eyalet statüsüne yükselmiş ve Roma’nın doğu sınırında dikkat çeken bir merkez hâline gelmiştir. Bu dönemde kentin etrafında anıtsal mezar yapıları ile donatılan nekropoller inşa edilmiştir. Kızılkoyun Nekropolü de bu bağlamda, antik kentin dışında, surların hemen ötesinde konumlanmış bir mezarlık alanı olarak ortaya çıkmıştır.
Fiziki Konum ve Jeolojik Yapı
Kızılkoyun Nekropolü, Şanlıurfa’nın Eyyübiye ilçesine bağlıdır ve yaklaşık 5 hektarlık bir alana yayılmaktadır. Topografik olarak eğimli bir yamaca kurulmuş olan bölge, kalkerli toprak yapısı sayesinde kolay oyulabilen kaya kütlelerine sahiptir. Bu doğal özellik, kaya mezarlarının oluşturulmasında belirleyici olmuştur. Nekropol, doğuda Yenimahalle Arkeolojik Sit Alanı, batıda Haleplibahçe Arkeopark, güneyde Urfa Kalesi ve Balıklıgöl, kuzeyde ise Bedüzzaman Mezarlığı ile çevrilidir.
Sit Alanı Statüsü ve Koruma Süreci
Kızılkoyun bölgesi, 1979 yılında yapılan planlamalarda civardaki diğer kültürel alanlarla birlikte koruma kapsamına alınmamış, 1992 tarihli Koruma Amaçlı İmar Planı’nda ise park ve çocuk bahçesi olarak değerlendirilmiştir. Ancak 2008 yılında II. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmesiyle birlikte bölgenin korunmasına yönelik ilk ciddi adımlar atılmıştır. 2012 yılında yapılan değerlendirmeler sonucunda kaya mezarlarının yoğunlaştığı alan “Kızılkoyun Nekropolü II. Derece Arkeolojik Sit Alanı”, kuzeyde yer alan ve niteliğini kaybetmiş mezarların bulunduğu kısım ise “Kızılkoyun Nekropolü III. Derece Arkeolojik Sit Alanı” olarak tescillenmiştir.
2015–2017 yılları arasında Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ve Müze Müdürlüğü iş birliğinde gerçekleştirilen kazı ve temizlik çalışmalarında 105 kaya mezarı açığa çıkarılmış, bu çalışmalar sırasında 389 gecekondu yapı yıkılmıştır. Alanda arkeolojik envanter çalışmaları halen devam etmektedir.

Kızılkoyun Nekropolü (Anadolu Ajansı)
Mezar Mimarisi ve Tipolojisi
Dromoslu Mezarlar
Kaya mezarlarının büyük bir bölümü, dromos adı verilen merdivenli veya eğimli giriş koridorları ile ana mezar odasına bağlanır. M-1, M-5 ve M-24 numaralı mezarlarda 5 ila 7 basamaklı dromoslar yer alır. Bu tip mezarlarda mezar odasının girişi genellikle monoblok taş kapılarla korunmuştur.
Tek ve Çok Odalı Mezarlar
Bazı mezarlar tek odalı olup üç arcosolium (kemerli mezar nişi) içerirken; M-8 ve M-33 gibi örneklerde ön ve arka oda olmak üzere iki bölümlü planlar tespit edilmiştir. Bu mezarlar arasında geçiş, taş kemerlerle sağlanmakta, iç odalarda ise ölülerin gömüldüğü kemikli çukurlar bulunmaktadır.
Loculuslu Mezarlar
Duvarlara oyulmuş dikdörtgen prizma şeklindeki mezar hücreleri olan loculuslar, M-43, M-59 ve M-59A gibi mezarlarda görülmektedir. Bu yapılarda bazen ondan fazla loculus sıralanmış olup, bazıları üzerinde süslemeli küçük nişler de yer almaktadır.
Kızıkoyun Nekropolü (Youtube)
Sanatsal ve Epigrafik Bulgular
Kaya mezarlarında Grekçe ve Süryanice yazıtlar, figüratif freskler ve kabartmalar bulunmaktadır. M-16 numaralı mezarda bir kline üzerinde yatan erkek figür ile birlikte iki kadın ve bir çocuk kabartması dikkat çeker. M-30 mezarında freskler arasında Grekçe yazıtlar yer almakta, M-65 mezarının tabanında Süryanice yazılmış üç satırlık mozaik yazıt bulunmaktadır. M-54 numaralı kaya mezarının kapı lentosunda yer alan Labarum (İsa Mesih'in sembolü) simgesi, erken Hristiyan ikonografisine işaret etmektedir.
Sayısal Belgeleme ve 3B Modellemesi
Kızılkoyun Nekropolü’nde yürütülen belgelenme çalışmaları kapsamında, Şenol, Memduhoğlu ve Ulukavak’ın çalışmaları doğrultusunda fotogrametri, lazer tarama ve insansız hava aracı (İHA) destekli çoklu belgeleme yöntemleri uygulanmıştır. M54 numaralı kaya mezarının üç boyutlu (3B) modeli, Agisoft yazılımı kullanılarak hazırlanmış; nokta bulutu, ortofoto, CAD tabanlı çizimler ve mimari vektör veriler oluşturulmuştur. Bu belgeler, mezar yapılarının dijital arşivlenmesine ve restorasyon planlarının hazırlanmasına olanak sağlamaktadır.
Güncel Durum ve Turizm
2020 yılında çevre düzenlemesi tamamlanan ve ziyarete açılan Kızılkoyun Nekropolü, bugün açık hava müzesi niteliğinde bir arkeolojik alan olarak Şanlıurfa turizmine katkı sunmaktadır. Yerli ve yabancı ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaşan alan, aynı zamanda akademik araştırmalara da açıktır.


