Hint-İslam mimarisinin başlangıç ve gelişim aşamalarını temsil eden anıtlar topluluğunun merkezinde yükselen bu minare, Delhi Sultanlığı'nın ilk dönemine ait bir zafer kulesidir. Etrafını çevreleyen yapılarla birlikte, bölge "Kutub Minar ve Anıtları" adıyla bilinir. Minarenin kendisi, 72,59 metrelik yüksekliğiyle hem Delhi'nin hem de Hindistan'daki taş kulelerin en yükseği olma unvanını taşımaktadır.
Tarihçe ve İnşa Süreci
Minarenin inşasına, Gurlu hükümdarı adına Delhi'yi fetheden ve Delhi Türk Sultanlığı'nın kurucusu olan Kutbuddin Aybek tarafından, Müslümanların Hindistan'daki zaferinin sembolü olarak 1193 yılında başlanmıştır. İnşa süreci, farklı sultanların katkıları ve onarımlarıyla yaklaşık 200 yıl sürmüş ve minarenin bugünkü beş katlı formuna ulaşması zaman almıştır.【1】 Başlangıçta minare için özel bir isim kullanılmazken, Çiştî şeyhi Kutbüddin Bahtiyâr Kaki'nin vefatından dolayı bu isimle anılmaya başlanmıştır.【2】 Yapı, Batı'daki kare planlı minarelerin aksine, Orta Asya'da Karahanlılar, Gazneliler ve Gurlular tarafından geliştirilen dairesel planlı, kalın ve yüksek zafer minaresi geleneğinin gelişmiş örneği kabul edilmektedir.

Alai Kapısı'nın Arkasındaki Kutub Minar (Flickr)
Bâniler ve Yönetici Dönemleri
Kutub Minar'ın inşası ve gelişimi, Delhi Sultanlığı'nın dört önemli hükümdarının katkılarıyla şekillenmiştir:
Kutbuddin Aybek
Minarenin banisi olan Aybek, inşayı 1192 yılında başlatmış ve sadece zemin katını tamamlayabilmiştir.【3】 Minarenin, ilk yapının temellerini attığı Kuvvetü’l-İslam Camii'nin hemen güneyinde yer alması, yapının caminin müezzinine hizmet etme amacının yanı sıra siyasi ve sembolik bir zafer anıtı olma amacını da göstermektedir.
Şemsüddin İltutmuş
Aybek'in halefi ve damadı olan İltutmuş, minareye üç kat daha ekleyerek yapıyı dört katlı olarak tamamlamıştır.【4】 Bu eklemelerle birlikte minare, caminin güney dış avlusunun güneybatı köşesinde kalmıştır. Onun döneminde eklenen katlar, erken dönem Hint-İslam mimarisinin özelliklerini taşımaktadır.
Alaeddin Halaci
Halaci, minarenin ölçülerini geçmesi amaçlanan ikinci bir minarenin (Alai Minar) yapımını başlatmıştır. Ayrıca, kompleks içindeki Alai Darvaza kapısını da inşa ettirmiştir.【5】
Firuz Şah Tuğluk
1369 yılında yıldırım düşmesi sonucu minarenin dördüncü katı hasar görmüş ve bu durum Tuğluk döneminde yapılan onarımı zorunlu kılmıştır.【6】 Tadilat sırasında, hasar gören dördüncü katla birlikte bir kat daha eklenerek minare beş katlı hale getirilmiştir. Tuğluk'un eklediği katlar, önceki katlardan farklı olarak daha çok beyaz mermer kullanılarak inşa edilmiştir.

Türk Zanaatkarlar Tarafından İnşa Edilen Kırmızı Oymalı Kumtaşı (Flickr)
Mimari Özellikler
Kutub Minar, gittikçe daralan beş katlı müstakil bir yapıdır. Taban çapı 14,42 metreden tepe çapı 2 metreye kadar incelir. Mevcut haliyle toplam yüksekliği 72,59 metredir. Her katın arasında, mukarnaslar ve yazı kuşaklarıyla bezenmiş çıkıntılı dört şerefe (minare balkonu) bulunmaktadır.【7】
Minarenin erken dönemde inşa edilen ilk üç katında kırmızı kum taşı kullanılmıştır. Firuz Şah Tuğluk dönemindeki onarım ve eklemelerle yapılan dördüncü ve beşinci katlarda ise mimari estetiği iyileştirmek amacıyla daha çok beyaz mermer ile birlikte kum taşı kullanılmıştır.
Gövdeyi çepeçevre saran geometrik ve bitkisel süslemeler ile birlikte, Arapça ve Nagari harfleriyle yazılmış hat kuşakları yer almaktadır.【8】 Bu yazıtlar, özellikle Kur'an-ı Kerim'den ayetler içermekte ve aynı zamanda minarenin inşa ve onarım tarihçesini (Aybek, İltutmuş, Tuğluk ve İskender Lodi gibi bânilerin isimleri) detaylandıran önemli tarihi kayıtları barındırmaktadır.
Kutub Minar, dairesel bir gövdeye sahiptir ancak dış cephesi, her katta farklı özellikler gösteren dikey yiv ve setlerle hareketlendirilmiştir. Özellikle ilk katta köşeli ve yuvarlak yivler dönüşümlü olarak düzenlenmiş olup, bu geometrik formların karışımı Hint-İslam mimarisinin erken dönemdeki deneysel yaklaşımları yansıtmaktadır.

Yeni Delhi'deki Kutub Minaresi'nin Birinci ve İkinci Katları Arasındaki Mukarnas veya Sarkıt Konsolu (Flickr)
Kutub Minar Kompleksi ve Çevresindeki Yapılar
Kutub Minar, geniş bir arkeolojik alanda, ilk Müslüman yerleşimine ait çeşitli önemli yapılarla çevrili durumdadır:
Kuvvetü’l-İslam Camii
Hindistan'da inşa edilen ilk büyük cami ve ilk Hint-İslam mimarisi eseri olup, 1198 yılında Kutbuddin Aybak tarafından yaptırılmıştır. Caminin inşasında, yıkılan 27 Hindu ve Jain tapınağının sütunları ve mimari unsurları kullanılmıştır.【9】
İltutmuş Türbesi
Sultan Şemseddin İltutmuş için 1235 yılında inşa edilen türbe, Hindistan'daki kraliyet mezarları inşa etme geleneğinin başlangıcını işaret eder. Sade, kare planlı kırmızı kumtaşı bir oda olup, iç kısmının tamamı Sarazen geleneğiyle ilişkili geometrik ve arabesk desenli yazıtlarla oyulmuştur.
İmam Zamin Türbesi
Kutub kompleksindeki bir diğer türbe olan İmam Zamin Türbesi, Babür dönemine ait küçük bir yapıdır ve dönemin önde gelen din adamlarından olan İmam Zamin için 16. yüzyılda yapılmıştır.
Alai Darvaza
Alaeddin Halaci tarafından 1311'de inşa edilen ve Kuvvetü’l-İslam Camii'nin güney kapısı olan bu yapı, İslami yapı ve süsleme prensiplerini kullanan ilk Hint-İslam yapısı olarak kabul edilir.【10】
Alai Minar
Alaeddin Halaci'nin, Kutub Minar'ın iki katı büyüklüğünde olması amacıyla inşasına başlattığı ancak sadece 25 metre yüksekliğindeki ilk katı tamamlanabilen minare kalıntısıdır.
Demir Sütun
Caminin avlusunda yer alan bu sütun, 4. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Üzerinde Brahmi alfabesiyle yazılmış Sanskritçe bir yazıt bulunmaktadır.

Kuvvetü’l-İslam Camii'nin Sütunları Üzerindeki Jainizm Tapınağının Arşitravı (Flickr)
UNESCO Dünya Mirası Statüsü
Kutub Minar ve Anıtlar Kompleksi, 1993 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne dahil edilmiştir.
Kompleks, "mimari veya teknolojik topluluğun, istisnai bir öneme sahip olan bir dönemin veya insan yerleşiminin bir örneği olmak" uyarınca listeye alınmıştır.【11】 Buradaki dini ve cenaze yapıları, erken İslam Hindistan'ının mimari ve sanatsal başarılarının olağanüstü bir örneğini temsil etmektedir. Mülkün korunma durumu istikrarlıdır. Yapı, konumu, formları, tasarımları, malzemeleri ve özü bakımından esasen özgündür. Yapılan onarımlarda orijinal yapı, mimari ve süsleme sistemlerine saygı gösterilmiş ve mülkün "Olağanüstü Evrensel Değerini" sürdürmesini sağlamıştır.

Kutub Minar'ın Günümüzdeki Durumu (Flickr)
Zararlar, Onarımlar ve Koruma Çalışmaları
Minare, tarihinde çeşitli doğal afetlere maruz kalmıştır. En önemlisi, 1369'da yıldırım düşmesi sonucu dördüncü katının hasar görmesidir. Yıldırım hasarı üzerine, Firuz Şah Tuğluk 1368'de onarım yaptırmış ve yıkılan dördüncü katı restore etmekle kalmamış, aynı zamanda bir kat daha ekleyerek minareyi beş katlı hale getirmiştir.【12】 Kubbesi de sonradan bir depremde yıkılmış, ancak minare iki büyük depremi atlatmıştır. Major R. Smith de 1829'da minareyi onarmış ve restore etmiştir.【13】 Günümüzde, Kutub Minar ve Anıtlar kompleksi, Hindistan Hükümeti'ne ait olup Hindistan Arkeoloji Araştırmaları Kurumu (ASI) tarafından yönetilmektedir. Yapı, Antik Anıtlar ve Arkeolojik Alanlar ve Kalıntılar Yasası (1958) kapsamında korunmakta ve yıllık fonlarla genel muhafazası, bakımı ve yönetimi sağlanmaktadır.【14】


