KÜRE LogoKÜRE Logo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Malthus Kapanı

Coğrafya+2 Daha
fav gif
Kaydet
kure star outline

Malthus kapanı, ya da düşük seviyeli denge tuzağı, ekonominin teknolojik ilerlemeye rağmen uzun vadede kişi başına düşen gelirde kalıcı bir artış yaşayamadığı ve nüfusun yalnızca geçimlik düzeyde kaldığı bir durumu ifade eder. Bu kavram, Thomas Robert Malthus'un 1798 tarihli çalışmasına dayanır. Malthus'un teorisi, tarımsal üretkenlikteki bir artışın yaşam standartlarında uzun vadeli bir iyileşmeye yol açmayacağını, bunun yerine nüfusun artmasıyla sonuçlanacağını savunur.


Teorinin temelinde iki varsayım yatar. İlk olarak, kişi başına düşen gelirin belirli bir denge veya geçimlik seviyenin üzerine çıkması, nüfus artışına (örneğin doğurganlığın artmasıyla) yol açar. İkinci olarak, artan nüfus, kişi başına düşen kaynakları (özellikle gıda) seyreltir ve sonuç olarak tüketim seviyesi tekrar denge veya geçimlik seviyeye düşer. Bu mekanizma, ekonomiyi bir tür durgunluk durumuna hapseder. Bu durum aynı zamanda, nüfus artışı ile toplumun kaynak tabanı arasındaki mücadeleyi yakalayan bir homeostatik düzenleyici mekanizma olarak da tanımlanmıştır.


Malthus Kapanı'nı Temsil Eden, Geçimlik Düzeyde Bir Yaşam Süren Ve Tarımla Uğraşan Kalabalık Bir Köy (Yapay Zeka İle Oluşturulmuştur)

Malthus Rejimi ve Krizler

Malthus'un görüşleri, kendi yaşadığı dönemden önceki ve dönemindeki Batı Avrupa'nın demografik ve ekonomik durumunu büyük ölçüde yansıtıyordu. Bu dönem, yavaş nüfus artışı ve düşük kişi başına gelir artışı ile karakterize ediliyordu. Nüfus, gıda arzına göre ayarlanmaktaydı ve nüfus ile geçim araçları arasındaki "kesintisiz mücadele", nüfusun geçimlik seviye etrafında salınmasına neden oluyordu.


Bu salınımlar ve nüfus artışının kontrolü, tarihsel olarak büyük ölçüde rastgele belirlenen demografik krizler (savaşlar, kıtlıklar, salgın hastalıklar vb.) yoluyla gerçekleşmiştir. Bu krizler dört ana kategoriye ayrılabilir: geçimlik (kıtlık) krizleri, salgın hastalık krizleri, birleşik krizler (kıtlık ve salgın) ve dışsal nedenlerden (savaşlar, doğal afetler) kaynaklanan krizler. Malthusçu mekanizmanın en sık görülen tezahürünün birleşik krizler olduğu öne sürülmüştür.


Modellerde bu mekanizma, pozitif kontrollerin (geçimlik krizleri) rastgele belirlenen demografik krizler şeklinde işlemesiyle temsil edilir. Kişi başına düşen tarımsal üretim veya geçimlik kaynaklar belirli bir kritik seviyenin altına düştüğünde, nüfus Malthusçu bir krize girer ve düşük veya negatif büyüme oranlarına karşı savunmasız hale gelir.

Kapan'dan Kaçış ve Rejimler

Malthus kapanından kaçış, ekonominin düşük ekonomik ve nüfus büyümesi rejiminden, yüksek ekonomik ve nüfus büyümesi ile karakterize edilen bir rejime (Malthus-sonrası rejim) geçiş yapmasıdır. Bu kaçış, aynı zamanda kişi başına düşen gelirin üstel olarak büyümesi ve ölüm ile doğurganlık oranlarında belirgin düşüşlerin yaşanması olarak da tanımlanır.


Tarihsel olarak bu geçiş, 18. yüzyılın sonunda Britanya Sanayi Devrimi ile başlayarak sanayileşmiş dünyada gerçekleşmiştir. Bu süreç, Batı Avrupa'yı "kendi kendini idame ettiren büyüme" aşamasına taşımıştır.


Galor ve Weil (2000) tarafından belirtildiği üzere, ekonomik büyüme tarihçesi üç temel rejim altında incelenebilir:


  1. Malthus Rejimi: Düşük ekonomik büyüme ve yavaş nüfus artışı. Teknolojik ilerlemenin etkisi, yaşam standartları yerine nüfus artışına yansır.
  2. Malthus-Sonrası Rejim: Yüksek ekonomik büyüme ve yüksek nüfus artışı. Malthus ve Malthus-sonrası rejimleri ayıran temel olay, teknolojik ilerlemenin hızlanmasıdır.
  3. Modern Büyüme Rejimi: Ekonomik büyüme hızlanmaya devam ederken, demografik geçişin yaşanmasıyla nüfus artış hızının düşmeye başladığı rejimdir. Bu rejimde, ekonomik büyüme ile nüfus artışı arasındaki pozitif ilişki negatife döner.

Kapan'dan Kaçışı Açıklayan Teorik Modeller

Malthus kapanından kaçışı ve rejimler arası geçişi açıklamak için farklı teorik modeller geliştirilmiştir. Bu modeller, kaçışın temel itici güçleri konusunda farklı mekanizmalara odaklanır.

Tarımsal Verimlilik ve Talep Faktörleri Modeli 

Bu yaklaşım, tarımsal verimlilikteki dışsal bir artışın Sanayi Devrimi'nin stilize edilmiş gerçeklerini açıklayabileceğini öne sürer. Mekanizma, tarımsal faktör verimliliğindeki (TFP) artışın ücret oranlarını yükseltmesiyle başlar. Çocuk talebinin gelir-elastik olduğu varsayımı altında, artan ücretler nüfus artışına yol açar. Nüfus artışı, imalat sektöründe endojen (içsel) teknolojik ilerlemeyi tetikler ve emek verimliliğini artırır.


Bu modelde, tarımsal ürünlere yönelik gelire-duyarsız (income-inelastic) talep kilit bir rol oynar. Gelir arttıkça, tarımsal ürünlere olan talep görece sabit kalır, bu da emeğin tarım sektöründen imalat sektörüne kaymasına neden olur. Bu yeniden tahsis, nüfus artışının artık ekonomik büyümeyi baskılamadığı Malthus-sonrası rejime geçişi sağlar. Modelin bir çıkarımına göre, tarımsal TFP büyümesinin sıfır olduğu durumda, ekonomi sabit nüfus ve sabit kişi başına üretim ile Malthus kapanında kalmaya devam eder.

Beşeri Sermaye ve Endojen Teknoloji Modeli 

Bu model, Malthus kapanından kaçışın temel olarak teknolojik ilerlemeye bağlı olduğunu ve bu ilerlemenin ekonomi çapında artan getiri sağladığını savunur. Teknolojinin birikimi, beşeri sermaye stoğu ile pozitif ilişkilidir. Beşeri sermaye ise, insan sayısı (nüfus) ve eğitim seviyesi tarafından belirlenir.


Bu yaklaşım, nüfus artışı ile teknoloji arasında pozitif bir ilişki (Boserupçu görüş) olduğunu varsayar; daha yüksek bir nüfus, daha fazla potansiyel mucit anlamına gelir. Modelde, teknolojik ilerlemenin başlayabilmesi için beşeri sermayenin belirli bir eşik seviyesini aşması gerekir. Bu çerçevede, pozitif nüfus artışı kapanı aşmak için yeterli bir koşul olarak görülür, çünkü nüfus artışı beşeri sermaye eşiğinin eninde sonunda aşılmasını sağlar. Nüfus artışının sıfır olduğu durumda dahi, eğer mevcut durağan beşeri sermaye seviyesi (H*) teknolojik ilerlemeyi başlatmak için gereken minimum eşikten (Hmin) yüksekse, kaçış yine de mümkündür.


Bu model aynı zamanda ölüm oranlarının beşeri sermaye üzerindeki amortisman etkisini de vurgular. Yüksek ölüm oranlarına sahip ülkeler, aynı nüfus artış hızına sahip olsalar bile, beşeri sermayelerini daha hızlı yitirirler ve uzun vadede daha kötü bir ekonomik durumda kalırlar.

Sermaye Birikimi ve Sektörel Geçiş Modeli 

Üçüncü bir yaklaşım, kaçışın yeterli düzeyde sermaye birikimine ve nüfusun geçimlik sektör (tarım) dışındaki sermaye-üretici sektöre (sanayi/kent) kaymasına bağlı olduğunu belirtir. Bu modelde ekonomi, bir geçimlik sektör ve bir sermaye-üretici sektör olarak ikiye ayrılır. Sermaye, sadece fiziksel sermayeyi değil, aynı zamanda beşeri sermayeyi, bilgiyi ve verimli üretimi destekleyen kurumları da içeren geniş bir kavramdır.


Kapan'dan kaçış, sermaye stoğu ve sermaye-üretici sektördeki nüfus kritik bir değere ulaştığında gerçekleşir. Bu noktada, kişi başına düşen tarımsal üretim, sürdürülebilir bir şekilde minimum geçimlik seviyenin (S*) üzerinde kalır. Nüfus artık krizlere maruz kalmaz ve "kaçış oranı" (r*) olarak adlandırılan engelsiz bir büyüme oranına ulaşır. Bu modelde sermaye birikimi, demografik krizler nedeniyle kesintili bir süreçtir ; krizler özellikle sermaye-üretici (kentsel) sektörü etkiler ve nüfus düşüşlerini bu sektör üstlenir. Kaçış, bu uzun vadeli ve kesintili sermaye birikim sürecinin bir sonucu olarak ortaya çıkar.

Modern Büyüme Rejimi ve Demografik Geçiş

Malthus-sonrası rejim (yüksek ekonomik ve nüfus artışı), yerini modern büyüme rejimine (hızlanan ekonomik büyüme, azalan nüfus artışı) bırakmıştır. Bu geçiş, demografik geçiş olarak bilinir. Tarihsel veriler (Büyük Britanya ve İngiltere/Galler için), 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren çocuk ölüm oranlarının ve ardından doğurganlık oranlarının güçlü bir şekilde düştüğünü, beşeri sermaye yatırımlarının ise sürekli arttığını göstermektedir.


Bu modern rejime geçişi açıklamak için, ekonomik modeller genellikle doğurganlık tercihlerindeki değişimlere odaklanır. Modeller, bebek ve çocuk ölümlerindeki düşüşü (veya hayatta kalma olasılığındaki artışı), doğurganlıktaki düşüşün temel nedeni olarak ele alır. Bu süreç, "nicelik-nitelik ödünleşimi" (quantity-quality trade-off) olarak bilinen bir mekanizma üzerinden işler.


Bu mekanizmaya göre, ebeveynler sadece çocuk sayısıyla (nicelik) değil, aynı zamanda çocuklarının kalitesiyle (eğitim, beşeri sermaye, gelecekteki gelir) de ilgilenirler. Çocuk ölümlülüğü azaldığında, ebeveynlerin "ihtiyati" çocuk talebi (beklenen sayıda çocuğun hayatta kalması için gereken doğum sayısı) azalır. Bu durum, ebeveynlerin daha az çocuk sahibi olmasına (düşük doğurganlık) ve her bir çocuğun eğitimine/beşeri sermayesine daha fazla yatırım yapmasına (yüksek kalite) yol açar.

Kaynakça

Artzrouni, Marc, ve John Komlos. “Population Growth Through History and the Escape from the Malthusian Trap: A Homeostatic Simulation Model.” Genus 41, no. 3/4 (1985): 21–39. Erişim 22 Ekim 2025. http://www.jstor.org/stable/29788455.


Kögel, Tomas, ve Alexia Prskawetz. “Agricultural Productivity Growth and Escape from the Malthusian Trap.” Journal of Economic Growth 6 (2001): 337–357. Erişim 22 Ekim 2025. https://doi.org/10.1023/A:1012742531003.


Steinmann, Gunter, Alexia Prskawetz ve Gustav Feichtinger. “A Model on the Escape from the Malthusian Trap.” Journal of Population Economics 11 (1998): 535–550. Erişim 22 Ekim 2025. https://doi.org/10.1007/s001480050083.

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarYunus Emre Yüce24 Ekim 2025 08:48
KÜRE'ye Sor