Mono Gölü, Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya eyaletinde, doğu ucunda yer alan ve Büyük Havza ile Sierra Nevada dağları arasında konumlanan eski bir soda gölüdür. Yaklaşık 70 kilometrekarelik bir alanı kaplayan bu göl, kapalı havza özelliği taşıması nedeniyle doğal olarak yüksek tuzluluk ve alkalinite değerlerine sahiptir.【1】
Gölün ortalama derinliği 43 metre civarındadır ve deniz seviyesinden yüksekliği yaklaşık 1.939 metre (6.382,2 fit) seviyelerindedir.【2】 Ayrıca Mono Gölü ve çevresi, binlerce yıldır insan yerleşimine ev sahipliği yapmaktadır. Bölgenin yerli halkı olarak kabul edilen Kutzadika’a Paiute’leri, Mono Havzası’nın ilk sakinleri ve doğal koruyucularıdır. 19. yüzyıl ortalarında maden arayıcıları ve öncüler bölgeye gelerek geçimlerini yerel kaynaklardan sağlamaya çalışmışlardır.【3】
Coğrafya ve Jeoloji
Mono Gölü, Sierra Nevada dağlarının doğusunda, Kaliforniya’nın kurak Büyük Havzası ile sınır oluşturduğu yaklaşık 40 kilometre genişliğindeki yüksek çöl arazisi üzerinde yer alır. Gölün su seviyesine bağlı olarak yüzey alanı 150 ila 190 km² arasında değişir.【4】
Mono Havzası, kapalı bir havza olarak dışa akışı olmayan bir yapıya sahiptir. Göl çevresinde yükselen ve su yüzeyinden görülen tüf kuleleri, gölün tuzlu suyu ile tatlı su girişlerinin kimyasal etkileşimi sonucu oluşan kireçtaşı yapılarıdır. Ayrıca göl havzasında volkanik adalar, buzulla şekillenmiş kanyonlar ve Kuzey Amerika’nın en genç volkanik zincirleri bulunmaktadır.
The Geologic Oddity in California; Mono Lake Tufas (Youtube-GeologyHub)
Ekosistem ve Biyoçeşitlilik
Mono Gölü, içindeki suyun yüksek tuzluluk ve alkalinite oranları nedeniyle balık yaşamına elverişli olmayan bir ortamdır. Buna karşın, gölde trilyonlarca tuzlu su karidesi (Artemia) ve alkali sinek gibi küçük organizmalar bulunmaktadır. Bu canlılar, gölü ziyaret eden milyonlarca göçmen ve yerleşik su kuşu için bir besin kaynağı oluşturur. Gölün tatlı su kaynakları, kıyılarında kavak ve söğüt ağaçlarının bulunduğu ormanların oluşmasını destekler.
Gölde ve çevresinde 100’den fazla kuş türü gözlemlenmiştir. Özellikle sonbahar göçü sırasında 1 milyona kadar su kuşu Mono Gölü’nü kullanır. Bu kuşlar arasında kıyı kuşları, batağanlar, martılar, ördekler ve kazlar yer alır. Öne çıkan türler arasında Wilson Falaropları (dünya nüfusunun %10-14’ü kadar) ve Kızıl Boyunlu Falaroplar (dünya nüfusunun %2-3’ü kadar) bulunur. Diğer önemli türler Amerikan Avocetleri, Batı Kıyı Kuşları, Benekli Kıyı Kuşları, Kara Boyunlu Uzunbacak Kuşu ile tehdit altındaki Karlı Kıyı Kuşu’dur. Ayrıca Kulaklı Batağanlar (dünya nüfusunun yaklaşık %30’u) ve Kaliforniya Martıları gölde bol miktarda mevcuttur. Kaliforniya Martısı popülasyonunun %85’i Mono Gölü adalarında yuvalanır ve bu koloni ABD’deki en büyük ikinci kolonidir.【5】

Mono Gölü (Flickr)
Su Kullanımı ve Çevresel Değişim
1941 yılında Los Angeles Su ve Enerji Dairesi (DWP), su talebini karşılamak amacıyla Mono Gölü’nden gelen suyu Los Angeles’a yönlendirmeye başlamıştır. Bu su çekişi nedeniyle göl seviyesi önümüzdeki 40 yıl içinde yaklaşık 14 metre azalmış, göl hacminin yarısını kaybetmiş ve tuzluluk oranı iki katına çıkmıştır. Su seviyesindeki düşüş, tüf kulelerinin ortaya çıkmasına neden olmuş ve ekosistem üzerinde önemli olumsuz etkiler yaratmıştır. Özellikle yuvalayan Kaliforniya Martısı popülasyonunun hayatta kalması, hava kalitesi ve göl çevresindeki canlı çeşitliliği bu durumdan etkilenmiştir.【6】
Koruma Çabaları
Mono Gölü’nün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalması, çeşitli vatandaş savunuculuğu hareketleri ve çevresel düzenlemelerle karşılanmıştır. Los Angeles Su ve Enerji Dairesi’nin su ihracatını düzenleyen kurallar oluşturulmuş ve göl seviyesinin deniz seviyesinden 1.939 metre civarına yükseltilmesi hedeflenmiştir. Bu çabalar sayesinde gölün ekolojik sağlığı kısmen geri kazanılmıştır. Güncel verilere göre, 1 Kasım 2025 tarihi itibarıyla Mono Gölü deniz seviyesinden 6.382,2 fit yükseklikte bulunmaktadır.【7】
Koruma Statüsü ve Yönetim
Mono Gölü ve çevresi, devlet rezervi olarak korunmakta ve özellikle tüf kuleleri alanı IUCN’nin Kategori V (Korunan Peyzaj/Alan) kapsamında değerlendirilmektedir. Bölgenin yönetimi, hem ekosistemin sürdürülebilirliği hem de bilimsel araştırmaların devamlılığı açısından önem taşımaktadır.


