Adalet Ağaoğlu’nun 1973 yılında yayımladığı Ölmeye Yatmak, modern Türk edebiyatındaki eserlerden biridir. Roman, yazarın Dar Zamanlar dörtlemesinin ilk kitabıdır ve Cumhuriyet dönemi aydınlarının yaşadığı kimlik bunalımlarını, toplumsal dönüşümleri ve bireyin yabancılaşmasını ele almaktadır.
Romanın Konusu ve Yapısı
Ölmeye Yatmak, romanın ana karakteri olan Aysel’in bir otel odasında ölme düşüncesiyle yatağa uzanmasıyla başlar. Bu an, romanın geri kalanında anlatılacak olayların bir başlangıç noktasıdır ve geriye dönüşlerle Aysel’in geçmişi, çocukluğu, eğitimi, ailesi ve toplumla olan ilişkisi aktarılır. Romanın anlatı yapısı, geleneksel bir çizgisellikten uzaktır; Aysel’in bilinç akışı tekniğiyle şekillenen hatıraları, bireysel ve toplumsal tarih arasında sürekli bir geçiş sağlar.
Roman, Cumhuriyet’in ilanından sonra modernleşme sürecine dahil edilen bireylerin, özellikle kadınların, yaşadığı ikilemleri yansıtır. Aysel, Cumhuriyet ideolojisiyle yetiştirilmiş bir kadın olarak, ailesinin geleneksel değerleri ve modern dünyanın beklentileri arasında sıkışmıştır. Küçük bir kasabada başlayıp Ankara’da devam eden yaşamı, onun bireysel dönüşümünün ve yabancılaşmasının bir göstergesidir.
Cumhuriyet Dönemi ve Eğitim Politikalarının Eleştirisi
Roman, Cumhuriyet dönemi eğitim sistemini ve öğretmenlerin bu süreçte oynadığı rolü eleştirel bir bakış açısıyla ele alır. Aysel’in çocukluk yıllarında öğretmeni olan Dündar Öğretmen, Cumhuriyet’in idealist eğitim politikalarını temsil eder. Bu bağlamda Dündar Öğretmen, modernleşme sürecinin bir parçası olarak öğrencilere Atatürk devrimlerini, laikliği ve ulusalcı düşünceyi benimsetmeye çalışır. Ancak roman, bu sürecin sorgulanması gerektiğini de ima eder; çünkü eğitim yoluyla şekillendirilen bireyler, ilerleyen yıllarda kendilerini ideolojik ve kültürel bir çatışmanın içinde bulurlar.
Ölmeye Yatmak, Cumhuriyet döneminde bireylerin “iyi vatandaş” olarak yetiştirilmesi sürecinin, kişisel özgürlükler ve bireysel kimlik üzerindeki etkilerini de gözler önüne serer. Roman, Cumhuriyet ideolojisinin yaygınlaştırılması sürecinde, özellikle kadınların konumunu ve bu süreçte yaşadıkları içsel çatışmaları vurgular.
Aysel’in Yabancılaşma Süreci
Aysel’in çocukluk yıllarından itibaren yaşadığı kimlik bunalımı, romanın temel izlerinden biridir. Küçük yaşlardan itibaren, ailesinin geleneksel yapısı ile Cumhuriyet’in modernleşme politikaları arasında bir sıkışmışlık hisseder. Babası, onun geleneksel bir kadın olarak yetişmesini beklerken, okuldaki eğitimi ve öğretmenleri ona modern bir birey olması gerektiğini öğütler. Bu ikilem, Aysel’in kendine ve çevresine karşı yabancılaşmasına neden olur.
Aysel’in yaşadığı yabancılaşma, onun toplumsal normlarla olan mücadelesinin bir sonucudur. Bireyin kendisini toplumun bir parçası olarak görmekte zorlanması, onun kimlik arayışını daha da derinleştirir. Bu süreç, yalnızca Aysel’in değil, onunla aynı dönemde yetişen pek çok Cumhuriyet çocuğunun yaşadığı bir durum olarak ele alınır. Ölmeye Yatmak, bireysel düzeyde bir hikâye anlatırken, aynı zamanda kolektif bir deneyimi de gözler önüne sermektedir.
Ankara’nın Roman İçindeki Yeri ve Mekânsal Bağlam
Roman, Ankara’nın Cumhuriyet ideolojisi çerçevesinde şekillendirilmiş mekânsal anlatısını da içermektedir. Ölmeye Yatmak, başkentin 1938-1960 yılları arasındaki dönüşümünü yansıtan bir “kent kartografyası” olarak değerlendirilebilir. Ankara’nın kentleşme ve modernleşme süreci, bireylerin kimlik inşasında önemli bir rol oynar.
Bu bağlamda, Ankara’nın geleneksel ve modern unsurlarının çelişkisi, romandaki bireysel çatışmalarla paralellik gösterir. Yeni kurulan başkent, Cumhuriyet’in ideolojik değerlerini temsil eden bir mekân olarak görülse de aynı zamanda bu değerleri içselleştirmekte zorlanan bireylerin yaşadığı içsel krizleri de barındırır.
Adalet Ağaoğlu’nun Ölmeye Yatmak romanı, Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinin toplumsal yapısını, bireylerin bu süreçte yaşadığı kimlik bunalımlarını ve modernleşme sürecinin birey üzerindeki etkilerini detaylı bir şekilde ele alan önemli bir eserdir. Roman, Aysel’in kişisel hikâyesi üzerinden, Cumhuriyet ideolojisinin bireyler üzerindeki etkisini ve bu süreçte yaşanan yabancılaşmayı yansıtır. Cumhuriyetin eğitim politikalarından kadınların toplumdaki yerine, bireysel özgürlüklerden toplumsal dönüşümlere kadar birçok konuyu ele alan eser, Türk edebiyatında derin bir etkiye sahiptir. Ankara’nın kentleşme süreciyle bireylerin kimlik oluşum süreçlerinin kesişmesi, romanın mekânsal boyutunu da güçlendirmektedir.


