Babası Radiyyüddîn er-Rahbî (v. 631/1233) gibi hekim olan Şerefüddin Ebu'l-Hasan Ali b. Yusuf b. Haydere b. el-Hasan er-Rahbî 583/1187-88 yılında Şam’da doğmuştur. Babasının yolunu takip etmiş ve onun izinden gitmiştir. Ahlak ve karakter olarak babasına çok benzediği ifade edilmektedir.
Eğitimi
Tıp sanatında derinlemesine bilgi sahibiydi ve bu ilmin külli ve cüz'i konularını titizlikle incelemiştir. Tıp alanında telif ettiği kitapları ve çeşitli notları bulunmaktadır.
Tıp eğitimini babasından almış ve aynı zamanda Şeyh Muvaffakuddîn Abdüllatif b. Yusuf el-Bağdadî (v. 629/1231)’den de dersler okumuştur. Özellikle Şeyh Muvaffakuddîn el-Bağdadî’nin eserleri üzerine birçok ilmî tahkikatta bulunmuştur.
Tıbbın yanı sıra Nücûm/Astroloji ile de ilgilenmiştir.
Ayrıca Şeyh Alemüddîn es-Sehâvî (v. 643/1245) ve diğer alimlerden edebiyat dersleri almıştır. Edebiyat ilmini kusursuz bir şekilde öğrenmiş olup, bu alanda ulaşılması zor bir mevkie ulaştığı beyan edilir.
Şiir söyleme konusunda doğal bir yeteneği vardı. En sevdiği şey, kendi başına kalmak, okumaya ve ders çalışmaya devam etmek, eski eserleri incelemek ve filozofların eserlerinden faydalanmaktı.
Görevleri
Bir süre Nureddin Zengî (v. 569/1174)’nin kurduğu Nurî Bimaristan (Büyük Bimaristan)’da hizmet etmiştir. Meşhur tabib Mühezzebüddîn Abdurrahim b. Ali (v. 628/1230) Şam’daki evini vakfedip burayı tıp ilminin okutulacağı ve Müslümanların istifade edeceği bir medrese haline getirdiğinde (Dahvâriyye Tıb Medresesi), ilmi ve anlayışına duyduğu güvenden dolayı Şerefüddîn b. er-Rahbî’nin burada ders vermesini vasiyet etmiştir. Şerefüddîn de bir süre bu medresede ders vermiştir.
Kitaplara çok düşkün olduğu ve vaktinin büyük bir kısmını okuma, mütalaa ve ilim tahsili ile geçirdiği ifade edilmektedir. Hükümdarlar ile irtibat kurmamaya özellikle dikkat gösterdiği de nakledilmektedir.
Şerefüddîn er-Rahbî, Şam’da vefat etmiş ve Kâsiyun Dağı’na defnedilmiştir. Vefatı, Muharrem ayının on birinci gecesi, Cuma sabahına denk gelen 667/20 Eylül 1268’de, zatülcenp (plörezi) hastalığı nedeniyle olmuştur.
Baalbek Kadısı Bedreddin b. el-Kadı ve el-Huvatimi olarak bilinen Şemseddin el-Kütübî İbn Ebî Useybia’ya şöyle nakletmişlerdir: “Şerefüddîn, hastalanıp vefatından birkaç ay önce, yanına gelen topluluğa ve ders okuyan öğrencilerine, ‘Yakında öleceğim ve bu, iki gezegenin kavuşumu sırasında olacak," derdi. Sonra onlara, "İnsanlara bunu söyleyin ki, hayatımdaki ilmim ve ölüm zamanımı bilmemin kıymetini anlasınlar,’ derdi. Ve onun bu sözü, hükmettiği gibi gerçekleşmiştir.”



