Tarihi ve İnşası
Siirt Ulu Camii’nin inşa tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, yapı üzerindeki kitabelere ve tarihî kayıtlara göre cami, Irak Selçuklu Hükümdarı Mugīsüddin Mahmûd b. Muhammed Tapar’ın emriyle 523/1129 yılında inşa edilmiştir. İlk inşasından kısa bir süre sonra harap hale gelen yapı, 658/1260 yılında Cizre Kadısı ve Selçuklu atabeylerinden El-Mücahid İshak tarafından onarılmış; bu süreçte yapıya bazı bölümler ilave edilerek külliye haline getirilmiştir.
Osmanlı döneminde caminin doğu kanadındaki medrese hücreleri kaldırılmış, yerlerine iki nefli bir mescit ve 1905 yılında bir saat kulesi eklenmiştir. Cami ve minaresi bu dönemde onarım görmüştür. 1957-1980 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan restorasyonlarda caminin özgün yapısının bir kısmı korunmuş, özellikle kubbeleri taşıyan orta ayaklar ve minaresi muhafaza edilmiştir. Zamanla doğuya doğru eğilen minare 1974-1975 yıllarında sökülüp yeniden inşa edilmiş ve yakın dönemde bir kez daha kapsamlı bir onarımdan geçmiştir.

Siirt Ulu Camii (Kültür Portalı)
Mimari Yapı
Ulu Cami, Büyük Selçuklu mimarisinin karakteristik plan şemasını yansıtmaktadır. İlk yapının mihrap önü kubbesiyle eyvanla birleşen bir düzenlemeye sahip olduğu, sonrasında bu ana mekâna iki yan kubbe ile eyvana dikey uzanan beşik tonozlu iki nef eklendiği anlaşılmaktadır. Bu sayede cami, transeptli ve enine gelişen bir plan tipine ulaşmıştır.
Caminin harim kısmına kuzey cephesindeki basık kemerli ve dışa taşkın bir kapıdan girilir. Eyvan, mihraba dik bir şekilde uzanır. Eyvana açılan iki nef, beşik tonozla örtülüdür ve doğu-batı yönlerinde ikişer, kuzey yönünde altı pencere ile aydınlatılır. Bu bölümden üç kubbe ile örtülü ön kısma geçilir; kubbelerden ortadaki diğerlerinden daha büyük yapılmış ve tromp geçiş sistemine sahip sekizgen kasnaklara oturtulmuştur.
Mihraba paralel yerleştirilmiş bu üç kubbeli bölümde, kıble duvarında 1962 yılında yapılmış olan alçı mihraplar yer alır. Bunlar yarım daire planlı nişlerden, yuvarlak sütunçeler ve kemerlerden oluşur. Ancak eyvanın iki yanında yer alan tâli mihraplar, ilk yapıdan kalma özgün unsurlar olup restorasyon sırasında ortaya çıkarılmıştır. Bu mihrapların süslemeleri arasında kırmızı tuğla zemin üzerine yerleştirilmiş fîrûze ve lâcivert çinilerle oluşturulmuş yıldız desenli geometrik kompozisyonlar yer alır.
Minber
Caminin orijinal ceviz ağacından yapılmış minberi, günümüzde Ankara Etnografya Müzesi’nde sergilenmektedir. 611/1214-15 tarihli bu eser, sekiz sanatçı ve mütevelli adını barındıran tek örnektir. Gerçek kündekârî tekniğiyle imal edilmiş olan minberde beşgen ve beş köşeli yıldız çerçeveli bitkisel süslemeler hâkimdir.
Minare
Minare, kare planlı yüksek bir kaide üzerinde silindirik gövdeli olarak inşa edilmiştir. Zamanla camiden uzaklaşmış görünen bu yapı, 1975 yılında temel ve iç yapısı betonla güçlendirilerek orijinal süslemeleri korunacak şekilde yeniden monte edilmiştir. Yakın dönemdeki restorasyonda sırlı tuğla kaplamalar sökülüp düzenlenmiş, eksik kısımlar tamamlanmıştır. Kaide, ince şeritlerle üç ana süsleme kuşağına ayrılmıştır: alt kısımda fîrûze sırlı tuğlalarla oluşturulmuş eşkenar dörtgen ve zikzak motifleri; orta bölümde yıldız biçiminde madalyonlar ve fîrûze mozaik çinili kuşak; üstte ise yine sırlı tuğlalardan oluşan geometrik bezemeler yer alır.
Minarenin her bir cephesinde kufî hatla Hz. Muhammed ve dört büyük halifenin (Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali) isimlerinin yazılı olduğu belirtilmektedir. Bu özellik, yapının İslamî sembolizmini ve sanatsal detaylarını zenginleştirmektedir.
Malzeme ve Yapı Tekniği
Cami, dıştan kesme taşla, içten ise Horasan harcı ile derzlenmiş yığma taşla inşa edilmiştir. Taşın sadeliği ve yapının tezhipsiz oluşu ziyaretçiler tarafından dikkat çekici bulunmaktadır. Caminin yazın serin, kışın sıcak bir iç mekân sunduğu ifade edilmektedir.
Siirt Ulu Camii (Siirt Türkiye)
Bugünkü Durumu ve Önemi
Siirt Ulu Camii, bugün ortalama zeminden 3,5 metre aşağıda kalan bir düzlemde yer almakta ve çevresi avlu duvarıyla çevrilmiş durumdadır. Avluya kuzeyden geniş bir merdivenle ulaşılır. Caminin restorasyonları sonrasında iç mekânda ve çevresinde yapılan düzenlemelerle birlikte yapı, hem tarihî hem de mimarî açıdan korunmuştur.
Günümüzde cami bin kişi kapasiteli kapalı alanıyla birlikte toplamda beş bin kişiyi ağırlayabilecek durumdadır. Ziyaretçiler, caminin manevi atmosferinden ve tarihî sadeliğinden etkilenmektedir. Caminin özellikle minaresi, mihrap düzeni ve kündekârî tekniğiyle yapılmış minberi Türk-İslam sanat tarihinin nadide örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir.


