Bireyler, kolektif bir görevde başarılı olabilmek için gayretlerini birleştirmek zorundadırlar çünkü dünyada birçok iş, bireylerden oluşan gruplar sayesinde başarılmaktadır. Sosyal kaytarma bireylerin birlikte çalıştıklarında, bireysel olarak çalıştıklarından daha az çaba göstermeleri eğilimi olarak tanımlanabilir. Özellikle grup çalışmasının yaygın olduğu iş ortamlarında sosyal kaytarma olgusunun işte verimliliği olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır. Genel kabul görüldüğü şekilde, sosyal kaytarma ya da diğer adıyla motivasyon kaybı, insanların tek başlarına çalıştıkları zamanlara kıyasla grup halinde çalıştıkları zaman gözlenen bireysel çabanın azalmasıdır.
Tarihçesi
Fransız tarım araştırmacısı (agronomist) Maximilien Ringelmann 1883 yılında Grand Jouan Tarım Kolejinde gruplar halinde bir deneme yaptı. 1883’de gerçekleştirilen ip çekme deneyi ilginç bir sonuç verdi. İpi çekenler ne kadar çoğalırsa, her bir çekenin sarf ettiği kuvvet de azalıyor ve 8 kişide yüzde 50’ye düşüyordu. Çok uzun bir süre öncesinden günlük yaşamda gözlenebiliyor olsa da bu tez, bilimsel olarak ilk kez Ringelmann tarafından kanıtlanmıştı. Bireyler, özellikle de fark edilmediğini sandıkları zaman tembel olabiliyor ve gerçek performansını göstermiyordu.
Kapsamı
Ringelmann’ın bu deneyi, yirmi öğrencinin tek başlarına ve gruplar halinde beş metre uzunlukta bir ipi çekmelerine ve ipin diğer ucuna bir dinamometre (kuvvet ölçer) yerleştirmesine dayanmaktadır.
İpin ucundan iki kişi çektiğinde iki deneğin harcadıkları ortalama kuvvet, tek başlarına harcadıklarının %93’üne eşitti. Üç kişide bu oran %85’e, dört kişide %77’ye düşüyordu. Ve tembellik halkası bu şekilde, sekiz kişilik grupta herkes kendi kapasitesinin sadece yarısı kadar kuvvet harcayana dek devam ediyordu. Psikologlar bu etkiyi bugün Ringelmann Etkisi (Ringelmann Effect) olarak adlandırmaktadır. Ringelmann, gruplarda kişiler arası süreçlerin grubun genel yeterliliğini azalttığı için grupların beklenen verimliliğe ulaşamadığı sonucuna ulaşmıştır.
Nedenleri
Ringelmann grupların verimliliğinin azalmasının muhtemel sebebi olarak iki neden tanımlamıştır: Motivasyon kaybı ve koordinasyon sorunları.
Motivasyon Kaybı
Ringelmann'a göre, grup üyeleri ortak bir görev için gereken çabayı sağlamak için iş arkadaşlarına ya da diğer üyelere güvenme eğilimindedir. Grup üyeleri genellikle kendilerinden istendiğinde maksimum potansiyelde katkıda bulunduklarına inansalar da deneysel tespitler üyelerin farkında olmasalar bile kaytarma sergilediklerini göstermiştir. Bir gruptaki sosyal kaytarma düzeyini azaltabilmek için, literatürde sosyal kolaylaştırma olarak sınıflandırılan çeşitli çözümler ortaya çıkmıştır. Bu çözümlerden bazıları özet olarak; tanımlanabilirliği artırma, kaytarmayı azaltma, hedefler belirleme ve katılımı artırma olarak ifade edilebilir.
Tanımlanabilirliği Artırma
İnsanlar bireysel fikirlerinin veya faaliyetlerinin tanımlanabilir olduğunu hissettiklerinde (örneğin, değerlendirmeye tabi tutulduklarında), bir grup görevi için daha fazla çaba göstermeye motive olurlar. Bunun nedeni, bir görev basit ve bireysel olduğunda insanların başkaları tarafından değerlendirilmekten (değerlendirme kaygısı) endişe duymalarıdır. Bu da sosyal kolaylaştırma yoluyla üretkenliği artırır. Aynı şekilde, bir görev grup üyelerinin anonim olmasına izin veriyorsa, başkaları tarafından değerlendirilme konusunda daha az baskı hissederler. Bu durum ise sosyal kaytarmaya ve grup görevinde üretkenliğin azalmasına yol açar.
Kaytarmayı Azaltma
Bu psikolojide “sosyal kaytarma” olarak literatüre geçmiş bir durumdur. Aslında kişilerin “başkaları nasıl olsa yapıyor, benim yapmama ne gerek var?” cümlesini kendilerine söylemeleri ile ortaya çıkmaktadır. Ringelmann’ın bulgularından da yola çıkacak olursak, insanlar grup içerisinde çalışırken harcadıkları çabanın gözden kaçacağını düşünürler. Bu nedenle tam performans sergilemek yerine “kendilerince” üstlerine düşeni yaparlar. Yani aslında grupla birlikteyken bireysel performans görülmeyecek ve/veya fark edilmeyecekse sergilemenin bir anlamı yoktur.
Araştırmacılar bunu ispatlamak için kişilerden tek başlarınayken ve grup halindeyken el çırparak en yüksek sesi çıkarmasını istemişlerdir. Tahmin edeceğiniz gibi kişiler tek başınayken daha çok ses çıkarabilmiş, grup içindeyken o kadar yüksek bir performans sergileme zorunluluğu hissetmemişlerdir. İlginç olan, grup halinde el çırpacakları zaman, bir gruba bireysel el çırpma güçlerinin ölçüleceği söylenmiş, diğer bir gruba ise söylenmemiştir. Grup halinde çalışsalar da bireysel olarak performanslarının ölçüleceğini düşünen kişiler tek başına el çırparken sergiledikleri performansı sergilemişler, herhangi bir düşüş gözlenmemiştir.
Sosyal kaytarmacı bireyler tipik olarak gruba katkıda bulunmazlar, çünkü diğerlerinin onların eksikliklerini telafi edeceğine inanırlar. Bu nedenle, bireysel olarak grubu oluşturan üyelere, onların grubun vazgeçilmez bir parçası oldukları hissettirilmelidir. Bu şekilde, grup içindeki kişisel rollerin algılanan önemi arttırılarak, bireyler grup hedeflerine ulaşmak için daha fazla çalışma eğiliminde olurlar. Benzer bir etki grubun boyutunu küçülterek de elde edilebilir. Grup boyutu küçüldükçe, her bir bireyin gruptaki rolü giderek daha göz önüne gelir ve sosyal kaytarma için daha az fırsat kalır.
Hedefler Belirleme
Açık ve net hedefler belirleyen gruplar, hedeflerini gözden kaçıran gruplardan daha iyi performans gösterme eğilimindedir. Açık ve net hedefler belirlemenin, gruba bağlılığın artması, grup çalışmasının kapsamlı bir şekilde planlanması ve kalitesinin izlenmesi ve daha fazla çaba sarf edilmesi gibi bir dizi üretim artırıcı süreci teşvik ettiğine inanılmaktadır. Benzer bir etki grubun boyutunu küçülterek de elde edilebilir, çünkü grup boyutu küçüldükçe, gruptaki her bir üyenin rolü giderek daha etkin hale gelir, dolayısıyla sosyal kaytarma fırsatı daha az olur. Grup hedeflerinin zorlayıcı olması da önemlidir. Çünkü kolay görevler grubun bunları tamamlamasını gerektirmez ve dolayısıyla üyelere kaytarma fırsatı sunar, oysa zorlu hedeflere ulaşmak tüm grup üyelerinin tam iş birliğini gerektirir.
Katılımı Artırma
Sosyal kaytarmayı azaltmak için bir diğer yöntem de grup üyelerinin belirlenen görev ya da hedefle ne kadar ilgili olduklarıdır. Bu, görevi grup üyeleri arasında dostça bir rekabete dönüştürerek veya bir bütün olarak grubun performansına bağlı olarak, göreve ödüller veya cezalar eklenerek katılım artırılabilir.
Koordinasyon kaybı
Bireyler bir görevi yerine getirmek için gruplar halinde bir araya geldiklerinde, performansları bireysel beceri ve yetenekleri ile grup içindeki kişiler arası koordinasyona bağlıdır. Grup üyeleri, bireysel olarak bir görevi yerine getirebilmek için yeterli yetenek ve uzmanlığa sahip olsalar bile, gayretlerini verimli bir şekilde koordine edemeyebilirler. Gerçekte, takım üyeleri oyun sırasında eylemlerini etkili bir şekilde senkronize edemezlerse, takımın genel performansı muhtemelen kötü olacaktır. Grup içindeki koordinasyon sorunları, yerine getirilecek görevlerin bir fonksiyonudur. Eğer bir görev bireysel alt görevlere bölünemiyor, başarılı olmak için yüksek oranda katkı ve üyeler arasında karşılıklı bağımlılık gerektiriyorsa, grubun potansiyel performansı, üyelerin birbirleriyle koordine olma yeteneklerine bağlıdır.
Bunlara ek olarak, araştırmalar daha önce bir takım sporunda deneyimi olan katılımcıların Ringelmann etkisi göstermeyebileceğini göstermiştir.

