Tennesin, periyodik tablonun 117. sırasında yer alan, sentetik ve son derece radyoaktif bir elementtir. 2010 yılında keşfedilmiş olup adını Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Tennessee eyaletinden alır. Özelliklerinin büyük bir kısmı, bugüne kadar üretilen çok az sayıdaki atom üzerinden yapılan gözlemlere ve teorik hesaplamalara dayanmaktadır.
Sınıflandırma ve Temel Özellikler
Tennesin (Ts), periyodik tablonun 7. periyodunda, 17. grupta (halojenler grubu) yer alan bir elementtir. Beklenen elektron dizilimi [Rn] 5f¹⁴6d¹⁰7s²7p⁵ şeklindedir. Elektronik yapısı itibarıyla bir halojen olarak sınıflandırılmasına rağmen, aşırı yüksek atom kütlesi ve görecelilik etkileri nedeniyle, grubundaki diğer elementlerden (flor, klor, brom, iyot, astatin) önemli ölçüde farklı davranması beklenir. Diğer halojenlerin aksine, tennesinin kimyasal olarak daha az reaktif olması, metalik özellikler göstermesi ve oda sıcaklığında katı halde bulunması tahmin edilmektedir. Bu nedenle, bir yarı metal (metaloit) gibi davranabileceği düşünülmektedir.
Keşfi
Tennesin, ilk olarak 2010 yılında Rusya'nın Dubna kentindeki Birleşik Nükleer Araştırmalar Enstitüsü'nde (JINR) görevli Rus ve Amerikalı bilim insanlarından oluşan bir ekip tarafından sentezlenmiştir. Keşif ekibi, Amerika'daki Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı (LLNL) ve Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı'ndan (ORNL) bilim insanlarını da içeriyordu.
Element, berilyum-249 (²⁴⁹Bk) hedeflerinin kalsiyum-48 (⁴⁸Ca) iyonlarıyla bombardıman edilmesiyle üretilmiştir. Bu deneylerde, tennesinin iki izotopu olan ²⁹³Ts ve ²⁹⁴Ts'nin birkaç atomu gözlemlenmiştir. Keşfi ve isimlendirilmesi, 2016 yılında Uluslararası Temel ve Uygulamalı Kimya Birliği (IUPAC) tarafından resmi olarak tanınmıştır.
Tennesin (Yapay Zeka İle Üretilmiştir.)
Etimoloji
Tennesin elementinin adı, süper ağır element araştırmalarına önemli katkılarda bulunan Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı, Vanderbilt Üniversitesi ve Tennessee Üniversitesi'nin bulunduğu Amerika Birleşik Devletleri'nin Tennessee eyaletine ithafen verilmiştir.
Doğada Bulunuşu
Tennesin, doğada bulunmayan, tamamen sentetik bir elementtir. Sadece laboratuvar koşullarında, parçacık hızlandırıcılarda gerçekleştirilen nükleer reaksiyonlar yoluyla ve son derece küçük miktarlarda üretilebilmektedir. Bugüne kadar sadece bir avuç tennesin atomu başarıyla sentezlenip gözlemlenebilmiştir.
Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri
Tennesinin fiziksel ve kimyasal özelliklerine dair bilgiler oldukça sınırlı olup büyük ölçüde teorik modellere dayanmaktadır. Oda sıcaklığında koyu renkli bir katı formda bulunması beklenmektedir. Yoğunluğu ile erime ve kaynama noktaları henüz deneysel olarak belirlenmemiş olsa da, erime noktasının 350–550 °C, kaynama noktasının ise yaklaşık 610 °C civarında olabileceği tahmin edilmektedir.
Kimyasal açıdan, grubundaki diğer halojenlerle karşılaştırıldığında daha az reaktif olacağı ve metalik karakterinin daha belirgin olacağı öngörülmektedir. Bu doğrultuda, kararlı tek atomlu iyonlar (katyonlar) oluşturabileceği ve -1, +1, +3 ile +5 gibi çeşitli oksidasyon durumları sergileyebileceği düşünülmektedir. En uzun ömürlü bilinen izotopu olan ²⁹⁴Ts’nin atom ağırlığı ise yaklaşık 294 g/mol’dür.
İzotopları
Tennesinin bugüne kadar sentezlenen sadece iki izotopu bilinmektedir: tennesin-293 (²⁹³Ts) ve tennesin-294 (²⁹⁴Ts). Her ikisi de son derece kararsızdır.
- ²⁹⁴Ts: Yarı ömrü yaklaşık 78 milisaniyedir. Alfa bozunması yoluyla moskovyum-290 (²⁹⁰Mc) izotopuna dönüşür.
- ²⁹³Ts: Yarı ömrü yaklaşık 14 milisaniyedir. Alfa bozunması yoluyla moskovyum-289'a (²⁸⁹Mc) dönüşür.
Kullanım Alanları
Tennesinin son derece kısa yarı ömrü, elde edilme zorluğu ve üretilen miktarının aşırı derecede az olması (sadece birkaç atom) nedeniyle, günümüzde temel bilimsel araştırma dışında pratik bir kullanım alanı bulunmamaktadır. Üretimi sadece nükleer fizik ve kimyanın sınırlarını anlamak, periyodik tablonun en ağır elementlerinin yapısını, kararlılığını ve kimyasal davranışlarını incelemek amacıyla yapılmaktadır.
Biyolojik Rolü ve Önlemler
Tennesinin bilinen bir biyolojik rolü yoktur. Aşırı radyoaktivitesi ve kararsızlığı nedeniyle, eğer yeterli miktarda üretilebilseydi son derece tehlikeli ve toksik bir madde olurdu. Ancak, bugüne kadar sadece birkaç atomu sentezlenebildiği için standart biyolojik etkilerinden veya alınması gereken özel önlemlerden bahsetmek pratik olarak anlamlı değildir. Laboratuvar ortamında üretildiğinde, tüm radyoaktif maddeler için geçerli olan standart güvenlik protokolleri uygulanır.