Tüp bebek, tıpta “in vitro fertilizasyon” (IVF) olarak adlandırılan yardımcı üreme yöntemidir. Bu yöntem, kadın üreme hücresi (yumurta) ile erkek üreme hücresinin (sperm) vücut dışında, laboratuvar ortamında döllenmesini ve oluşan embriyonun rahme yerleştirilmesini içerir. Doğal yolla gebelik elde edemeyen çiftler için geliştirilen bu yöntem, günümüzde infertilite (kısırlık) tedavisinde en yaygın kullanılan ve en etkili tekniklerden biri hâline gelmiştir.
Dünyada Tüp Bebek Tarihi ve İlk Doğum
Tüp bebek (IVF) süreci, dünyada ilk kez 1930’lu yıllarda ABD’de hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarla gündeme gelmiştir. Gregory Pincus, laboratuvar ortamında tavşan yumurtasını dölleme iddiasıyla bu alanda öncü isimlerden biri olmuştur. 1940’lı yıllarda Rock ve Menkin, cerrahi müdahalelerle alınan insan yumurtaları üzerinde çalışmış ve bazı döllenme belirtileri gözlemlemişlerdir; ancak bu girişimler doğumla sonuçlanmamıştır. 1950’ler ve 60’lar boyunca çeşitli bilim insanları insan IVF’si üzerine çalışmalar yapmış olsa da, teknik eksiklikler ve bilimsel bilgilerdeki yetersizlikler nedeniyle başarı elde edilememiştir.
Gerçek dönüm noktası, 1968 yılında İngiliz embriyolog Robert Edwards ile jinekolog Patrick Steptoe’nun bir araya gelmesiyle yaşanmıştır. Bu iş birliği sayesinde laboratuvar ortamında yumurta olgunlaştırma, sperm hazırlama, döllenme ve embriyo transferi gibi temel adımlar üzerine yoğunlaşılmış ve birçok teknik zorluk yıllar içinde aşılmıştır.
Bu süreçte ekipteki hemşire-teknisyen Jean Purdy’nin katkısı da olmuştur. On yıl süren bilimsel ve klinik çalışmalardan sonra, 25 Temmuz 1978 tarihinde İngiltere’nin Oldham kentinde Louise Brown adlı sağlıklı bir kız bebek dünyaya gelmiş ve bu doğum, dünyadaki ilk başarılı tüp bebek doğumu olarak tarihe geçmiştir. Bu gelişme, modern üreme tıbbında devrim niteliğinde kabul edilmektedir.
Türkiye’de Tüp Bebek Tarihi ve İlk Doğum
Türkiye’de tüp bebek uygulamaları 1980’li yılların sonlarında gelişmeye başlamış ve ilk başarılı doğum 18 Nisan 1989 tarihinde İzmir’de gerçekleşmiştir. Bu doğum, Ege Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı bünyesindeki Tüp Bebek Merkezi’nde, Prof. Dr. S. Aricioglu’nun başkanlığında gerçekleştirilmiş olup, Evren ve Ece Erol isimli ikiz bebeklerin doğumuyla sonuçlanmıştır. Bu doğum, Türkiye’de yardımcı üreme teknolojilerinin dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir.
Ege Üniversitesi Tüp Bebek Merkezi
Ege Üniversitesi Tüp Bebek Merkezi, Türkiye'de kamu üniversiteleri bünyesinde kurulan ilk tüp bebek merkezlerinden biridir. 1988 yılında kurulan merkez, 1989’daki ilk doğumla birlikte ülke genelinde tüp bebek uygulamalarının yaygınlaşmasına öncülük etmiştir. Merkezde sadece tedavi hizmetleri değil, aynı zamanda araştırma ve eğitim faaliyetleri de yürütülmektedir.
Ege Üniversitesi Tüp Bebek Merkezi, gelişmiş laboratuvar altyapısı ve multidisipliner uzman kadrosu ile halen aktif olarak hizmet vermektedir.
İzmir Ege Üniversitesi Hastanesi'nde doğan kundakta bir kız ve bir erkek bebeği tasvir eden görsel. (Yapay zeka ile oluşturulmuştur.)
Tüp Bebek Uygulamasında Koşullar
Tüp bebek yöntemi, belirli koşullar altında gebelik elde edemeyen birey ve çiftlere önerilir. Bu durumlar arasında; tüplerin tıkalı olması, ileri yaşa bağlı yumurta rezervinde azalma, sperm sayısında ve kalitesinde düşüklük, endometriozis, açıklanamayan infertilite gibi nedenler yer alır.
Ayrıca daha önce denenen aşılama gibi yöntemlerden sonuç alınamayan çiftlerde de tüp bebek uygulaması tercih edilmektedir.
Tüp Bebek Tedavi Süreci ve Aşamaları
Tüp bebek tedavisi genel olarak dört temel aşamadan oluşur:
- Yumurtalıkların Uyarılması: Kadının yumurtalıkları, hormon iğneleriyle birden fazla yumurta üretmesi için uyarılır.
- Yumurta Toplama (OPU): Olgunlaşan yumurtalar, anestezi altında toplanır.
- Döllenme ve Embriyo Gelişimi: Toplanan yumurtalar, laboratuvar ortamında spermle döllenir. Bu işlem klasik IVF veya mikroenjeksiyon (ICSI) yöntemiyle yapılabilir.
- Embriyo Transferi: Döllenmiş ve gelişmiş embriyolardan biri rahme transfer edilir. Gebelik testi, transferden yaklaşık 10–12 gün sonra yapılır.
Tüp bebek (IVF) tedavi sürecinin temsili görseli. (Yapay zeka ile oluşturulmuştur.)
Laboratuvar Uygulamaları ve Teknolojik Gelişmeler
Tüp bebek tedavisinin başarısını etkileyen en önemli faktörlerden biri laboratuvar koşullarıdır. Laboratuvar ortamında döllenme, embriyo kültürü, embriyo kalitesinin değerlendirilmesi, embriyo dondurma (kriyoprezervasyon), genetik tanı (PGT), timelapse embriyo izleme sistemleri gibi gelişmiş teknikler kullanılmaktadır. Bu uygulamalar, sağlıklı embriyo seçimini mümkün kılarak gebelik şansını artırmaktadır.
Tüp Bebekte Karşılaşılan Sorunlar
Tüp bebek tedavisinde karşılaşılabilecek bazı zorluklar ve yan etkiler bulunmaktadır. Yumurtalıkların aşırı uyarılması sendromu (OHSS), yumurta veya embriyo elde edilememesi, embriyonun rahme tutunamaması, gebeliğin düşükle sonuçlanması gibi durumlar görülebilir. Ayrıca duygusal ve psikolojik baskı, çiftler üzerinde stres oluşturabilir. Bu nedenle tedavi süreci boyunca psikolojik destek de önerilmektedir.
İleri Yaş ve Özel Durumlarda Tüp Bebek
Kadının yaşı, tüp bebek tedavisinde başarıyı doğrudan etkileyen bir faktördür. İleri yaş (genellikle 35 yaş ve üzeri), yumurta sayısı ve kalitesinin azalmasıyla ilişkilidir. Bu durumda yüksek doz hormon tedavileri uygulanabilir ve bazı durumlarda donasyon (yumurta bağışı) gibi yöntemler önerilebilir. Bunun yanı sıra polikistik over sendromu (PCOS), endometriozis gibi özel klinik durumlar da tedavi planını etkiler.
Anne kucağında duran bebek görseli. (Yapay zeka ile oluşturulmuştur.)
Başarı Oranları ve Etkileyen Faktörler
Tüp bebek tedavisinde başarı oranı, yaş, yumurta kalitesi, sperm parametreleri, embriyo kalitesi ve rahim içi koşullar gibi birçok faktöre bağlı olarak değişir. Genç yaştaki kadınlarda başarı oranı daha yüksekken, ileri yaşlarda bu oran düşmektedir. Genel olarak başarı oranları %30–50 aralığında değişmektedir.
Etik Tartışmalar ve Toplumsal Algı
Tüp bebek uygulamaları, bazı toplumsal ve etik tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Dini, kültürel ve sosyal açılardan farklı yorumlara yol açan bu yöntem; embriyo dondurma, embriyo seçimi, taşıyıcı annelik gibi konular nedeniyle zaman zaman kamuoyunun gündemine gelmektedir. Bununla birlikte, toplumda infertiliteye yönelik farkındalığın artmasıyla birlikte tüp bebek tedavilerine karşı anlayış ve kabul düzeyi de yükselmiştir.
Yapay Zekâ ve Makine Öğrenmesi ile Embriyo Seçimi
Yapay zekâ (YZ) ve makine öğrenmesi (ML) teknolojileri, tüp bebek (IVF) tedavilerinde embriyo seçimini daha objektif, hızlı ve yüksek doğrulukla yapma amacıyla geliştirilmektedir. Embriyoların kalitesi geleneksel olarak mikroskop altında morfolojik kriterlere göre embriyologlar tarafından değerlendirilmektedir. Ancak bu yöntem öznel nitelik taşır ve farklı uzmanlar arasında değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle YZ tabanlı modeller, embriyo seçimini daha tutarlı ve bilimsel temellere dayandırmak için alternatifler sunmaktadır.
2024 yılında Borna, Sepehri ve Maleki tarafından geliştirilen ve Frontiers in Artificial Intelligence dergisinde yayımlanan bir çalışma, embriyo seçiminde kullanılmak üzere DeepEmbryo adlı bir yapay zekâ algoritmasını tanıtmıştır. DeepEmbryo, IVF laboratuvarlarında rutin olarak elde edilen üç farklı zaman noktasındaki (19, 44 ve 68 saat sonrası) embriyo görüntülerini analiz ederek gebelik sonucunu tahmin etmeye yönelik olarak tasarlanmıştır. Bu algoritma, zaman atlamalı (time-lapse) sistemlere ihtiyaç duymadan mevcut laboratuvar altyapısıyla uyumlu biçimde çalışmakta ve yaygın uygulanabilirlik sunmaktadır.
Yapay zekâ ile embriyo seçimini gösteren bir görsel. (Yapay zeka ile oluşturulmuştur.)
DeepEmbryo, embriyo görüntülerini ilk aşamada U-Net mimarisiyle segmente eder. Bu aşamada embriyo dışındaki arka plan görselleri elenir ve yalnızca embriyonun bulunduğu bölge analiz için kullanılır. Ardından, her biri farklı evrelerdeki üç görüntü konvolüsyonel sinir ağlarından (CNN) geçirilerek özellik vektörleri elde edilir. Bu vektörler birleştirilerek gebelik olasılığını tahmin eden tek bir çıktı elde edilir. Model, transfer öğrenme (transfer learning) yöntemi kullanarak daha önce eğitilmiş derin ağları temel almakta ve sınırlı veri ile yüksek doğrulukta tahmin yapabilmektedir.
DeepEmbryo algoritması, embriyo görüntülerinden gebelik tahminini %75 doğruluk oranı ile gerçekleştirebilmektedir. Bu başarı oranı, aynı çalışmada yer alan deneyimli embriyologların çoğunluk oyu ile elde ettiği %48,41 doğruluk oranından belirgin şekilde yüksektir. Ayrıca algoritmanın tüm varyantları, insan uzmanlara kıyasla daha tutarlı ve başarılı sonuçlar vermiştir.
Uyarı: Bu maddede yer alan içerik, yalnızca genel ansiklopedik bilgi amacı taşımaktadır. Buradaki bilgiler tanı koyma, tedavi etme ya da tıbbi yönlendirme amacıyla kullanılmamalıdır. Sağlıkla ilgili konularda karar vermeden önce mutlaka bir hekime veya uzman sağlık personeline danışmanız gerekmektedir. Bu bilgilerin tanı veya tedavi amacıyla kullanılması sonucunda doğabilecek durumlardan madde yazarı ve KÜRE Ansiklopedisi herhangi bir sorumluluk kabul etmez.