Uluslararası Ana Dil Günü, dil çeşitliliğini korumayı, çok dilliliği teşvik etmeyi ve kültürel mirası sürdürmeyi amaçlayan uluslararası bir gündür. Her yıl 21 Şubat tarihinde kutlanmakta ve UNESCO tarafından desteklenmektedir. Gün, ana dilin eğitimde ve kamusal yaşamda önemine dikkat çekmeyi ve kültürel kimliğin korunmasına katkıda bulunmayı hedefler.
Amaç ve Önemi
Uluslararası Ana Dil Günü’nün temel amaçları, kültürel ve dilsel çeşitliliğin korunması, ana dilin eğitim ve kamusal yaşamda desteklenmesi, çok dilliliğin teşvik edilmesi ve toplumsal uyum ile barışın güçlendirilmesidir. Gün, dillerin kültürel, bilişsel ve sosyal değerlerinin tanınmasını sağlamakta ve toplumsal sürdürülebilirlik, kapsayıcı bilgi toplumu ve kültürel mirasın korunması konularında farkındalık oluşturmayı hedeflemektedir.
Tarihçe
Uluslararası Ana Dil Günü, Bangladeş’in girişimiyle ortaya çıkmıştır. 1999 yılında UNESCO Genel Konferansı tarafından kabul edilmiş ve 2000 yılından itibaren dünya genelinde kutlanmaya başlanmıştır. 2002 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, günü resmî olarak tanımış ve UNESCO’yu lider kuruluş olarak belirlemiştir. 16 Mayıs 2007 tarihli BM Genel Kurulu kararı (A/RES/61/266) üye devletleri dünya genelinde kullanılan dillerin korunması ve desteklenmesi için harekete geçmeye çağırmıştır. Aynı karar çerçevesinde 2008 yılı Uluslararası Dil Yılı ilan edilmiş ve UNESCO çok dilliliği, kültürel çeşitliliği ve uluslararası anlayışı teşvik eden lider kuruluş olarak görev almıştır. 2025 yılı itibarıyla Uluslararası Ana Dil Günü, 25. yılı dolayısıyla gümüş jübile ile anılmıştır.
Dil Çeşitliliği ve Tehditler
Diller, yalnızca iletişim aracı olmanın ötesinde, düşünceyi şekillendiren, bilgi aktaran ve kimliği ifade eden araçlardır. UNESCO’ya göre dünya genelinde yaklaşık 8324 dil konuşulmaktadır. Küreselleşme ve toplumsal değişimler nedeniyle bunların birçoğu yok olma riski altındadır. Eğitim sistemlerinin bireylere ana dillerinde öğrenme olanağı sağlaması, öğrenme çıktılarının iyileştirilmesi açısından öneme sahiptir; çünkü tamamen anladıkları bir dilde eğitim gören öğrenciler daha iyi anlama, katılım ve eleştirel düşünme becerileri sergiler. Çok dilli eğitim özellikle azınlık ve yerli diller için yalnızca öğrenenlere destek olmakla kalmaz aynı zamanda eğitim ile kültür arasında bir bağ kurar.【1】
Ana Dilin Eğitimi ve Çok Dillilik
Dünya nüfusunun yaklaşık %40’ı evlerinde konuştuğu dili öğrenme olanağı bulamadan eğitim görmektedir. Araştırmalar, erken yaşta ana dilde eğitimin temel okuma ve yazma becerilerini geliştirdiğini, çocukların yeni dilleri öğrenmesini kolaylaştırdığını ve eğitim başarısını artırdığını göstermektedir. Ana dilde eğitim gören çocuklar kendilerini daha kabul edilmiş hissederken, ebeveynler çocuklarının eğitim sürecine daha etkin şekilde katılabilmektedir. UNESCO, çok dilliliği destekleyen politikaları teşvik etmekte ve ülkelerle iş birliği yapmaktadır.【2】
Güncel Durum ve UNESCO Çalışmaları
UNESCO, dünya genelinde yaklaşık 7000 dilin korunması ve yerli dillerin eğitim sistemine entegrasyonu için programlar yürütmektedir. Ayrıca 2022–2032 Uluslararası Yerli Diller On Yılı çerçevesinde lider kuruluş olarak hareket ederek çok dilliliğin eğitim, kültür ve kamu politikalarında öncelikli alan olmasını sağlamaktadır. UNESCO, dilleri bilgi ve kültür aktarımı ile kimliği şekillendiren araçlar olarak görmektedir ve korunmalarının bireysel ve toplumsal açıdan sürdürülebilir kalkınma için önem taşıdığına dikkat çekmektedir.



