Viyana kafe kültürü önemli bir kültürel unsurdur. Viyana kafelerinin iç tasarımı, mekânın kimliğini de oluşturmaktadır. Thonet sandalyeleri, mermer masalar, gazete rafları ve sıcak bir atmosfer oluşturan yüksek tavanlı salonlar bu mekânların önemli özelliklerindendir. Mimari sadece estetik değil, aynı zamanda işlevsel bir değer taşır; uzun oturmalara uygun yapısı, ziyaretçilere düşünebileceği uygun bir ortam da sunar.

Cafe Central Viyana, 2024 (Fotoğraf: Melike Erol)
17. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan Viyana kafe kültürünün başlangıcı, Osmanlı’nın II. Viyana Kuşatmasıyla yakından ilişkilidir. II. Viyana Kuşatmasından çekilen Osmanlı askerleri, yanlarında getirdikleri çekilmiş kahveleri eşyalarıyla birlikte bırakmışlardır. Böylece Viyanalılar kahve ile ilk kez tanışmışlardır.
Türk Kahvesinin Avrupa'ya Yayılmasına Dair Belgesel (TRT Avaz)
Johannes Diodato ve İlk Kafe
Viyana’da kafe kültürünün başlangıcı, Osmanlı kökenli Ermeni bir tüccar ve aynı zamanda casus olan Johannes Diodato (veya Theodat) ile başlar. 1685 yılında, Osmanlı-Avusturya savaşları sonrasında şehirde kahve satma ayrıcalığı Diodato’ya verilmiş ve böylece Viyana’nın ilk kahvehanesi açılmıştır. Bu kafe, Rotenturmstrasse üzerindeki Hachenbergisches Haus’ta yer alıyordu. Diodato’nun geçmişi, onun Osmanlı adına istihbarat faaliyetlerinde bulunduğunu ancak daha sonra Avusturya hizmetine geçtiğini göstermektedir.
Georg Franz Kolschitzky ve “Zur Blauen Flasche”
Diodato’dan kısa bir süre sonra, II. Viyana Kuşatması sırasında Osmanlı hatlarını geçerek Habsburglar’a bilgi taşıyan Georg Franz Kolschitzky, kahve çuvallarıyla ödüllendirilmiş ve “Zur Blauen Flasche” (Mavi Şişeye) adlı mekânı açmıştır. İlk başta kahveyi halka sunmakta zorlanan Kolschitzky, sokaklarda gezerek kahve satmaya başlamış, zamanla halk bu yeni içeceği benimsemiştir. Kolschitzky, kahveyi süt ve şekerle servis ederek “Wiener Melange” adlı özel Viyana kahve tarzını hazırlamış, bu da kahvenin halk nezdinde kabulünü kolaylaştırmıştır. Kolschitzky’nin müşterileri arasında sadece halktan insanlar değil, Viyana’nın ileri gelen isimleri de - Kont Starhemberg, Prens Eugen - bulunmaktadır.

Viyana'nın İlk Kafelerinden Zur Blauen Flasche (Viyana Müzesi Çevrimiçi Koleksiyonu)
18. ve 19. Yüzyıllarda Kahvehanelerin Yükselişi
Viyana’daki kafeler kısa sürede sadece kahve içilen yerler olmaktan çıkıp gazete okunan, haber alınan ve fikir alışverişinin yapıldığı mekânlara dönüşmüştür. Özellikle Kramersche Kaffeehaus, 1720’de halka açık gazete sunan ilk kafe olarak bilinir ve bu uygulama, kahvehanelerin modern anlamda birer “kamusal alan” hâline gelmesini sağlamıştır.

Viyana Kafelerindeki gazete rafları (Very Vienna)
19. yüzyılın sonlarına doğru kahvehaneler, yazarların, sanatçıların ve düşünürlerin mekânı hâline gelmiştir. Arthur Schnitzler, Hugo von Hofmannsthal, Stefan Zweig gibi yazarlar eserlerini burada kaleme almış ya da tartışmıştır. Bu dönemde kahvehaneler bir anlamda “yazı odası” ve “sahne” işlevi de görmüştür.
2011 yılında UNESCO, Viyana kafe kültürünü “Somut Olmayan Kültürel Miras” ilan etmiştir. Bu tanımlama, kafelerin yalnızca fiziksel mekânlar değil, bir yaşam biçimi, bir iletişim formu ve bir kamusal kültür taşıyıcısı olduğunu resmî olarak kabul etmektedir. UNESCO’nun açıklamasında, “Viyana kahvehaneleri zamanın ve mekânın tüketildiği yerlerdir ama faturada yalnızca kahve yazılıdır.” ifadesi geçmektedir.

