Yalova Atatürk ve Çocuk Müzesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Yalova’da konakladığı, tarihî ve kültürel öneme sahip bir köşktür. Köşk, Atatürk’ün Yürüyen Köşk’ü yaptırmadan önce kullandığı yapı olarak bilinir ve 2007 yılında kültür varlığı olarak tescillenmiştir. Zamanla çeşitli restorasyonlardan geçen ve günümüzde müze işlevi gören bu yapı, hem mimari yapısıyla hem de Atatürk’ün yaşamına tanıklık eden unsurlarıyla dikkat çeker.

Yalova Atatürk ve Çocuk Müzesi (Yalova Müze Müdürlüğü)
Yapının Konumu ve Yönelimi
Köşk, kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda konumlandırılmıştır. Ana girişi güneydoğu cephesinde yer alırken, ikinci giriş kuzeybatı yönünde açılır. Bu yönelim, iç mekânların doğal gün ışığıyla aydınlanmasını ve yapı içerisindeki hava dolaşımının dengeli olmasını sağlar. Ayrıca yapının konumu, çevresindeki doğal peyzajla uyumlu bir bütünlük sergiler.
İnşaat Tekniği ve Dış Cephe Özellikleri
Yapı, geleneksel yığma taş ve tuğla malzeme kullanılarak inşa edilmiştir. Dış cepheleri ise daha sonra dayanıklılığı artırmak amacıyla çimento esaslı sıva ile kaplanmış ve üzerine koruyucu ve estetik amaçlı boya uygulanmıştır. Bu uygulamalar, yapının hem hava şartlarına karşı korunmasını sağlamış hem de dış görünüşünde tarihî dokunun güncel bir estetikle buluşmasına olanak tanımıştır.
Çevresel Düzenleme ve Tretuar
Köşkün etrafında, yaklaşık 90 cm genişliğinde ve 10 cm yüksekliğinde tretuar yer alır. Bu tretuar, ziyaretçilerin binaya erişimini kolaylaştırmasının yanı sıra yapının çevresinde düzenli bir yaya yolu oluşturur ve peyzajla yapı arasındaki geçişi nazikçe sağlar. Aynı zamanda yağmur sularının yapıdan uzaklaştırılması için hafif eğimli şekilde düzenlenmiştir.
Giriş Mimarisinin Özgünlükleri
Ana giriş kapısının üzerinde bulunan betonarme saçak, yapıya modern bir müdahale olarak dikkat çeker. Bu saçak, üzerine döşenen grobeton katmanı nedeniyle kapının yaklaşık 15 cm daha aşağıda kalmasına sebep olmuştur. Bu seviye farkı, girişin kullanım biçimini ve yapının dış görünüşünü etkilerken, yapıya özgün bir mimari karakter katmaktadır.
Kat Planı ve İç Mekan Organizasyonu
Yapı iki katlı olup; zemin katta antre, toplantı salonu, bir oda ve tuvalet bulunur. Bu kat, daha çok misafirlerin ağırlandığı ve günlük işlerin yürütüldüğü sosyal mekanlar olarak tasarlanmıştır. Birinci katta ise dış salon, üç oda ve banyo yer alır. Bu kat ise daha çok özel yaşam alanı niteliğindedir. Katlar arasındaki düzenleme, dönemin sosyal yaşam alışkanlıkları ve konfor ihtiyaçlarına uygun olarak tasarlanmıştır.
İç Mekan Zemin Kaplamaları ve Malzeme Seçimi
Yapı içindeki tüm odaların zeminleri, sıcaklık ve estetik kaygılarla ahşap kaplama ile donatılmıştır. Ahşap zeminler, yapıya samimi ve doğal bir atmosfer kazandırırken dayanıklılığı da destekler. Ancak birinci kattaki salonun devamı olan bir mekanın zemini mermer kaplamadır. Bu farklılık, bu alanın başlangıçta veranda olarak kullanıldığını ve sonradan iç mekâna dâhil edildiğini göstermektedir. Banyo ve tuvalet zeminlerinde ise hem suya dayanıklılığı hem de hijyenik yapısı nedeniyle mermer tercih edilmiştir.
Ahşap İşçiliği ve Orijinal Detaylar
Yapının merdivenleri, mobilyaları ve mobilya kasaları tamamen el işçiliğiyle hazırlanmış ahşaptan yapılmıştır. Bu unsurlar, hem dayanıklılık hem de estetik açıdan yapıya özgünlük katar. Ayrıca iç mekanda yer alan el dokuması halılar, dönemin zanaat ve sanat anlayışını yansıtan değerli parçalar olarak korunmaktadır. Orijinal avizeler ise iç mekânın aydınlatma estetiğine katkı sağlarken, tarihî atmosferin canlı tutulmasına yardımcı olur. Pencere ve kapılar yağlı boya ile korunmuş olup, yapının özgün mimari kimliğinin muhafazasını sağlamaktadır.


