Yazarın Ölümü (La mort de l’auteur), Roland Barthes tarafından 1968 yılında kaleme alınan bir edebiyat kuramı kavramıdır. Barthes bu metinde, Batı düşünce geleneğinde yazar kimliğine atfedilen merkezi ve sorgulanmaz otoriteyi eleştirmiştir.
Barthes’a göre yazı, yazarın kişisel deneyimlerinden ya da otoritesinden bağımsız bir şekilde anlam üretir. Yazı, her türlü öznenin ve kökenin yok olduğu, kimliğin silindiği bir alandır. Bu nedenle, metnin anlamı yazardan değil, dilin kendisinden kaynaklanır. Yazarın ölümü, metnin anlamını belirleyen kişinin yazar değil, metin ve okur olduğu düşüncesini ortaya koyar.
Tarihsel ve Kuramsal Bağlam
Barthes, “yazar” figürünün modern toplumun ürünü olduğunu ve özellikle edebiyat tarihinde yazarın kişiliği ile eser arasındaki bağın sürekli vurgulandığını belirtir. Ancak modern yazıda bu bağın koparıldığını ve yazının kendi başına bir işlev kazandığını ileri sürer.
Bu yaklaşım, yapısalcılıktan post-yapısalcılığa geçişin önemli bir göstergesi olarak kabul edilir. Barthes, “yazarın ölümü” kavramı aracılığıyla Batı kültüründe anlamı merkeze taşıyan düşünce sistemini sorgulamış ve yapısalcılıktan kopuşunu ifade etmiştir.
Okur ve Metin
Yazarın ölümünün ilanı, aynı zamanda okurun doğumunu işaret eder. Barthes’a göre, metnin anlamı yazarın niyetine bağlı değildir; metin, çok katmanlı bir yapı olarak okur tarafından yeniden üretilir. Bu nedenle anlamın oluşum süreci, yazardan okura kayar.
Etkileri
“Yazarın ölümü” kavramı, edebiyat teorisi ve eleştirisinde köklü bir dönüşüm yaratmıştır. Metnin merkezine yazarı değil, dili ve okuru yerleştiren bu anlayış, post-yapısalcı edebiyat kuramlarının temel taşlarından biri haline gelmiştir.