Yeni medya sanatı, dijital teknolojilerin, etkileşimli yapıların, internetin, yapay zekânın, sanal gerçekliğin (VR) ve artırılmış gerçekliğin (AR) birincil araçlar olarak kullanıldığı bir sanat alanıdır. Bu alandaki eserler, izleyici etkileşimine ve katılıma odaklanır ve çoğu zaman dinamik, sürekli değişen bir yapıya sahiptir. Yeni medya sanatının temelinde, bilginin bilgisayarlar tarafından ortak bir formata (0 ve 1'ler) dönüştürülmesi yatar. Bu dijitalleştirme süreci, tüm verilerin aynı evrensel dilde işlenmesini ve dönüştürülmesini sağlar.
Medya kavramı, basit biçimiyle, mesajı iletmeye yarayan kanal veya araçtır. İletişim kuramcısı Marshall McLuhan, medyayı insan duyularını ve algılarını genişleten bir “insanın uzantısı” olarak ele almış ve teknolojik araçların iletişim sürecindeki işlevini vurgulamıştır. Bu çerçevede kitap, radyo, televizyon gibi araçların yanı sıra herhangi bir teknolojik unsur da bir iletişim medyası sayılabilmiştir. Yeni medya ise bilgisayar teknolojilerinin, internetin ve dijital ağların gelişimiyle ortaya çıkan, kullanıcıların zamandan ve mekândan bağımsız olarak etkileşim kurabildiği sanal ortamları ifade eder. Geleneksel medyadan farklı olarak, içerik sabit değildir; paylaşılabilir, dönüştürülebilir ve kullanıcı katılımıyla yeniden üretilebilir. Bu nedenle yeni medya, katılımcı bir yapı sunmaktadır.
Yeni medya sanatı, geleneksel sanatlardan temel olarak "etkin" (active) yapısıyla ayrılırken, geleneksel medya "edilgin" (passive) bir yapıdadır. Geleneksel sanatlar, sanatçıdan izleyiciye doğru tek yönlü, "birden çoğa" (one-to-many) hiyerarşik bir iletişim modeli kurar. Buna karşılık, yeni medya sanat eserleri, sanatçı, eser ve izleyici arasında karşılıklı bir etkileşim ve iletişim kurarak izleyiciyi yaratım sürecinin bir parçası haline getirir.
Yeni Medya Sanatının Kökenlerini ve Dadaizm ile Olan Bağlantısını İfade Eden Bir Görsel. (Yapay Zeka ile Oluşturulmuştur)
Tarihsel Gelişim
Yeni medya sanatının kökenleri, 20. yüzyılın başlarındaki avangard sanat hareketlerine, özellikle de Dadaizm'e kadar uzanır. Fotomontaj, kolaj ve hazır nesne gibi teknikleri kullanan Dadaist sanatçılar, günümüz yeni medya sanatçılarının kullandığı deneysel yaklaşımların öncüsü sayılır.
- 1960'lar: Video sanatının gelişmeye başladığı yıllardır. Bu dönemde sanatçılar, televizyon ve video kameralarını geleneksel sanat araçlarından farklı bir şekilde kullanmaya başlamışlardır.
- 1980'ler: Batı ülkelerinde dijital sanat ve bilgisayar temelli çalışmaların yükselişi görülmüştür. Bu dönemde sanat, dijital, etkileşimli, hipermetinsel ve ağ tabanlı konseptlerle öne çıkmaya başlamıştır.
- 1990'lar: İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte internet sanatı (net.art) gibi yeni alt dallar ortaya çıkmıştır. Bu dönemde gazetelerin ve dergilerin içeriklerini CD-ROM ve internet üzerinden dağıtmaya başlamasıyla popülerlik kazanmıştır.
- 2000'ler ve Sonrası: Dijital teknolojinin ve internetin yoğun kullanımıyla birlikte sanatçılar, sosyal medya, yapay zekâ, sanal gerçeklik ve blokzincir (blockchain) gibi teknolojileri eserlerine entegre etmeye başlamışlardır. Özellikle NFT (Non-Fungible Token) sanatı, bu dönemin dikkat çekici gelişmeleri olarak yer almaktadır.
İnternet Sanatını İfade Eden Görsel (Yapay Zeka ile Oluşturulmuştur)
Yeni Medya Sanatının Özellikleri ve Temel Unsurları
Etkileşimlilik ve Katılımcılık: Yeni medya sanatının belirgin ve dönüştürücü özelliklerinden biri etkileşimliliktir. Geleneksel sanat eserleri genellikle izleyiciden pasif bir gözlem beklerken, yeni medya sanat eserleri aktif bir katılımı teşvik eder. İzleyici, fiziksel veya sanal olarak eserle etkileşime girer ve bu etkileşim, eserin formunu, içeriğini veya anlamını değiştirebilir. Sanatçı, eserin nihai halini tek başına belirlemek yerine, izleyiciyi yaratım sürecinin bir parçası haline getirir. Örneğin, bir interaktif enstalasyonda izleyicinin hareketi, eserin ses veya görüntü unsurlarını tetikleyebilir ve böylece her bir deneyim, o anki katılımcıya özgü bir hale gelir.
Ağ Kültürü ve İnternetin Etkisi: İnternetin yaygınlaşması, yeni medya sanatının gelişiminde rol oynamıştır. İnternet, sanatçılar için eserlerini küresel bir kitleye anında sunabilecekleri, sanat galerilerinin fiziksel sınırlamalarından bağımsız bir platform sağlamıştır. Sanatçılar, eserlerini paylaşarak izleyicilerle doğrudan iletişim kurabilir ve geri bildirim alabilirler.
Sanat Yapıtının “Süreç” Odaklı Olması: Yeni medya sanatı, maddesel bir nesne yerine bir süreç veya bir yazılım olarak var olma eğilimindedir. Geleneksel bir tablo veya heykelin aksine, bir yeni medya sanatı eseri, dinamik, değişebilir ve sürekli olarak yeniden üretilebilir bir yapıya sahiptir. Örneğin, yapay zekâ ile üretilen bir sanat eseri, izleyicinin girdiği verilere göre sürekli olarak yeni görseller üretebilir. Eser, tek bir "bitmiş" formda değil, potansiyel değişimlerin sonsuz bir döngüsü içinde bulunur.
Çoklu Ortam (Multimedya) Kullanımı: Yeni medya sanatı, çoklu ortam veya multimedya kullanımıyla karakterizedir. Bu sanat formu, dijital görsel sanat, ses, video, animasyon, metin, kodlama ve interaktif grafikler gibi farklı disiplinleri bir araya getirir. Bu sentez, sanatçıların tek bir medyaya bağlı kalmadan, duyusal olarak zengin ve katmanlı eserler yaratmasına olanak tanır. Sanatçı, tek bir hikayeyi anlatmak yerine, izleyiciye farklı duyulara hitap eden ve çeşitli etkileşim yolları sunan bir deneyim sunabilir.
Yeni Medya Sanatında Kullanılan Araçlar ve Teknikler
Yeni medya sanatı, geleneksel sanatın aksine, eserlerin üretiminde dijital ve teknolojik araçları merkeze alır.
Video ve Dijital Ses: Yeni medya sanatının ilk dönemlerinde video sanatı, video kayıt teknolojisinin sanatsal bir araç olarak kullanılmasıyla ortaya çıkmıştır. Geleneksel video ve filmden farklı olarak, video sanatı anlatısal olmaktan ziyade deneysel ve estetik kaygılar taşır. Benzer şekilde, dijital ses çalışmaları da sesin dijital ortamda manipüle edilerek yeni kompozisyonlar oluşturulmasını içerir. Bu teknikler, geleneksel ses ve görüntü kayıt tekniklerinin dijitalleştirilmesiyle ortaya çıkmış ve sanatçılara ses ve görüntüyü işleme, kesme, birleştirme gibi konularda esneklik sağlamıştır.
Dijital Grafik ve Modelleme: Yeni medya sanatında dijital grafikler, vektör tabanlı çizim programları, piksel tabanlı grafik düzenleyiciler ve 3D modelleme yazılımları kullanılarak üretilir. Sanatçılar, geleneksel fırça ve boya yerine çizim tabletleri ve dijital kalemler kullanarak görsel eserler meydana getirirler. Bu araçlar, sanatçıya eser üzerinde hassas kontrol imkanı tanırken, aynı zamanda eserlerin çoğaltılabilmesine ve değiştirilebilmesine olanak tanır.
Sanal Gerçeklik (VR) ve Artırılmış Gerçeklik (AR): Yeni medya sanatında yaygınlaşan Sanal Gerçeklik (VR), izleyiciyi dijital olarak yaratılmış sanal bir dünyaya taşırken, Artırılmış Gerçeklik (AR) gerçek dünyanın üzerine sanal unsurları yerleştirir. Bu teknikler, izleyiciye "immersive" yani sürükleyici bir deneyim sunar. İzleyici, eserin bir parçası haline gelir ve eserin içinde hareket ederek keşif yapabilir.
Yapay Zekâ (AI) ile Üretilen Sanat: Son yıllarda gelişen bir teknik olan Yapay Zekâ (AI) sanatı, algoritmaların ve makine öğrenimi modellerinin sanat eserleri üretmek için kullanılmasına dayanır. Sanatçı, yapay zekâya belirli kurallar, veri kümeleri ve parametreler sağlayarak, AI'nın bu verileri işlemesini ve orijinal sanat eserleri yaratmasını sağlar. Bu yaklaşım, sanatın yaratım sürecini dönüştürmekle kalmaz, aynı zamanda sanatçı rolünü, teknolojiyle işbirliği yapan bir "yönetmen" veya "küratör" pozisyonuna taşır.
İnteraktif Enstalasyonlar: Yeni medya sanatında rastlanan interaktif enstalasyonlar, izleyicinin hareket, ses veya dokunuş gibi eylemlerine tepki veren mekânsal çalışmalardır. Bu enstalasyonlar, sensörler, kameralar ve yazılımlar aracılığıyla katılımcının verilerini yakalar ve eseri anlık olarak dönüştürür.
Blockchain ve NFT Sanatı: Blokzincir teknolojisinin sanat alanına uygulanmasıyla ortaya çıkan Blockchain ve NFT (Non-Fungible Token) sanatı, dijital eserlerin sahipliğini kanıtlamak için kullanılır. NFT'ler, dijital sanat eserlerinin dijital mülkiyetini mümkün kılarak, bu eserlerin ticari bir değer kazanmasını sağlamıştır.
Dijital Sanat Alanında Çalışmalar Sürdüren Refik Anadol'un Melting Memories Sergisinden Görüntüler (Sorlandets Kunstmuseum)
Yeni Medya Sanatına Kuramsal Yaklaşımlar
Lev Manovich, Marshall McLuhan ve Mark Poster gibi kuramcılar, yeni medyanın niteliklerini analiz eden yeni teoriler geliştirmişlerdir.
Marshall McLuhan'ın Medya Kuramı: Kanadalı iletişim kuramcısı Marshall McLuhan, "araç mesajın kendisidir" (the medium is the message) teziyle medyanın içeriğinden ziyade, o içeriği ileten aracın kendisinin insan algısı ve kültürü üzerindeki etkisine odaklanmıştır. McLuhan'a göre, her yeni medya, insanın duyularını ve düşünce biçimini yeniden şekillendiren bir "insan uzantısı"dır.
Lev Manovich'in Yeni Medya İlkeleri: Yeni medya kuramının isimlerinden biri olan Lev Manovich, 2001 yılında yayımlanan The Language of New Media adlı kitabında, yeni medyanın beş temel ilkesini belirleyerek bu alana bir çerçeve sunmuştur.
Sayısal Temsil (Numerical Representation): Yeni medyanın temel ilkesidir. Herhangi bir medya verisi (görüntü, ses, metin) bilgisayar tarafından sayılarla (0 ve 1'ler) ifade edilebilir.
Modülarite (Modularity): Yeni medya, birbirinden bağımsız ve ayrı ayrı işlev görebilen modüllerden (örneğin, pikseller, metinler, görüntüler) oluşur. Bu modüller bir araya gelerek büyük bir yapı oluşturur, ancak kendi kimliklerini korurlar.
Otomasyon (Automation): Dijital verinin sayısal temsil sayesinde, birçok yeni medya eseri insan müdahalesi olmadan, bilgisayar programları tarafından üretilebilir veya değiştirilebilir. Bu durum, yaratıcılık sürecini otomatikleştiren yapay zekâ sanatında ve algoritmik sanatta belirginleşir.
Değişkenlik (Variability): Yeni medya, statik ve sabit değildir; sürekli değişebilir ve farklı versiyonları üretilebilir. Aynı dijital veri setinden, farklı kullanıcı etkileşimlerine göre farklı eserler oluşturulabilir. Bu durum, geleneksel sanat eserlerinin tekil ve sabit olma özelliğinin aksine, eserin sonsuz sayıda varyasyona sahip olabilmesini sağlar.
Kod Çevrimi (Transcoding): Manovich'e göre, yeni medyanın derin ilkesidir. Bu ilke, kültürün (insan dili ve sembolleri) bilgisayarın diline (sayısal kodlar) çevrilmesini ifade eder.
Yeni Medya Kuramcılarının Fikirlerini Temsil Eden Bir Görsel. (Yapay Zeka ile Oluşturulmuştur)
Türkiye’de Yeni Medya Sanatı
Türkiye'de yeni medya sanatı, dünyadaki gelişimine kıyasla henüz başlangıç evresindedir. Batı'da 1980'lerin ortalarından itibaren gelişen bu sanat dalı, son yıllarda Türkiye'de de yaygınlık kazanmaya başlamıştır ancak uygulama alanı halen kısıtlıdır. Bu durumun arkasındaki ana sebepler arasında teknolojik altyapı eksiklikleri ve internet kullanım oranlarının düşük olması yer almaktadır. 2011'de gelişmiş ülkelerde internet kullanım oranı yaklaşık %85 iken, Türkiye'de bu oran %42,1'de kalmıştır.【1】
Öncü Sanatçılar ve Kurumlar
Türkiye'de bu alandaki ilk adımlar, 1995'te 4. Uluslararası İstanbul Bienali kapsamında düzenlenen "Concrete Visions" sergisiyle atılmıştır. Bu sergide Arye Wachsmuth, Ergul Özkutan ve Teoman Madra gibi isimler medyayı bir ifade aracı olarak kullanmışlardır. 1996'da düzenlenen "XAMPLE" sergisi ise, etkileşime odaklanmasıyla Türkiye'de bir ilk olmuştur. Kurumsal açıdan, Borusan Contemporary ve İstanbul Modern gibi müzeler sergiler düzenlemiştir. Ayrıca, sanat galerileri ve festivaller de bu alandaki üretimi desteklemektedir. Özellikle 2006'dan bu yana düzenlenen Amber festivalleri, hem ulusal hem de uluslararası sanatçılara yer vermesiyle tanınmaktadır.