Van Gogh, ruhsal hastalıkları nedeniyle 1889-1890 yıllarında Fransa’nın güneyindeki Saint-Rémy’de bulunan Saint-Paul-de-Mausole akıl hastanesine kendi isteğiyle yerleşti. Burada, odasının doğuya bakan penceresinden gördüğü manzaradan ilham alarak Yıldızlı Gece tablosunu oluşturdu.
Eser, 1941’den beri New York City’deki Modern Sanat Müzesi’nin daimi koleksiyonunda yer almaktadır. Van Gogh’un başyapıtı olarak kabul edilen bu tablo, Batı sanatının en tanınan eserlerinden biridir.
Eserin İçeriği
Van Gogh, gece gökyüzünü dönen bir enerji alanı gibi tasvir etmiştir. Parlayan yıldızların altında ise sakin ve düzenli bir köy yer almaktadır. Yeryüzü ile gökyüzünü birbirine bağlayan, alev gibi yükselen selvi ağacı; mezarlık ve yas ile ilişkilendirilmiştir. Ancak Van Gogh için ölüm uğursuz bir kavram değildir. Bir keresinde şöyle demiştir:
“Yıldızlara bakmak her zaman beni hayallere daldırır. Kendime sorarım: Neden gökyüzündeki parlayan noktalar, Fransa haritasındaki kara noktalar kadar ulaşılabilir olmasın? Tarascon’a veya Rouen’e gitmek için nasıl trene biniyorsak, bir yıldıza ulaşmak için de ölüme gideriz.”【1】
Burada yazarın ölüme karşı tutumu bize bilgi sunmaktadır.
Van Gogh, eserini kardeşi Theo’ya yazdığı bir mektupta şöyle anlatır: “Bu sabah, güneş doğmadan çok önce pencereyi açıp kırsalı izledim. Gökyüzünde yalnızca sabah yıldızı vardı ve çok büyük görünüyordu.”【2】
Sanatçının sabah yıldızı olarak ifade ettiği, tablonun solunda görülen yıldızın Venüs olduğu değerlendirilmektedir. Öte yandan, köy tamamen hayal ürünüdür. Kilisenin sivri kulesi ise Van Gogh’un doğup büyüdüğü Hollanda’yı çağrıştırmaktadır.

Saint-Paul-de-Mausoledeki Akıl Hastanesi 【3】

Akıl Hastanesindeki Odası 【4】

Saint-Rémy-de-Provence Kasabası 【5】

Yıldızlı Gece (The Starry Night) 【6】

Resimdeki Ay 【7】

Resimdeki Venüs 【8】

Resimdeki Yıldızlar 【9】


