1518 Strazburg Dans Vebası, 14. ve 17. yüzyıllar arasında ana kara Avrupa'sında gözlemlenen ve koreomani olarak tanımlanan, düzensiz ve kontrol dışı dans hareketleriyle karakterize edilen bir sosyal fenomenin iyi belgelenmiş bir örneğidir. Kutsal Roma İmparatorluğu'nun Strazburg şehrinde (günümüz Fransa'sı) meydana gelen bu özel salgın, yüzlerce kişinin uzun süreler boyunca kontrol edilemez şekilde dans etmesiyle dikkat çekmiş ve dönemin kayıtlarında yer almıştır.
Olayın Kronolojisi ve Özellikleri
Salgın, Temmuz 1518'de Frau Troffea (veya Trauffea) adında bir kadının sokakta "şiddetli ve kontrol edilemez bir şekilde" dans etmeye başlamasıyla ortaya çıkmıştır. Tarihi belgeler, Frau Troffea'nın herhangi bir müzik eşliği olmadan dans ettiğini, durması için yapılan çağrıları dikkate almadığını ve saatlerce devam ettiğini belirtmektedir. Bu olayın ardından, günler içinde diğer bireylerin de onu taklit etmeye başladığı ve koreomani hastalarının sayısının hızla arttığı kaydedilmiştir. Katılımcı sayısı bir hafta içinde 30'u, bir ay içinde ise 400'ü aşmıştır.
Dansçılar, spasmodik, konvülsif hareketler sergilemiş, kollarını savurmuş ve bakışları donuklaşmıştır. Fiziksel yaralanmalara rağmen dans etmeye devam ettikleri, hatta şişmiş ayaklarından ayakkabılarına kan sızdığı bildirilmiştir. Zorlayıcı hareketlerin yanı sıra, dans manisine yakalanan bireylerin göğüs ağrıları, konvülsiyonlar, halüsinasyonlar, hiperventilasyon ve epileptik nöbetler gibi çeşitli rahatsızlıklar yaşadığı da belirtilmiştir. Dansçıların ölüp ölmediği konusunda, özellikle daha sonraki kaynaklarda günde yaklaşık 15 kişinin öldüğüne dair iddialar bulunsa da, Strazburg şehrinin çağdaş kayıtları bu iddiaları desteklememektedir ve ölümlerden bahseden herhangi bir kaynak bulunmamaktadır.
Dönemin yetkilileri, artan dansçı sayısından endişe duymuşlardır. Başlangıçta, Strazburg şehir konseyi, dönemin humoral teorisine dayanarak, dansın "aşırı ısınmış kandan" kaynaklandığına inanmış ve rahatsız olanların "kendilerini dans ederek iyileştirmeleri" gerektiğini tavsiye etmiştir. Bu doğrultuda lonca salonları dans için düzenlenmiş ve müzisyenler tutulmuştur. Ancak bu yaklaşım, bulaşıcılığı artırarak daha fazla kişinin salgına katılmasını tetiklemiştir.
Konsey, başarısızlığı fark ederek halka açık dans ve müziği yasaklamıştır. Ayrıca dini bir yaklaşım benimsenmiş, dansın günahkarları kontrol edilemez şekilde dans etmeye zorlayarak cezalandıran Aziz Vitus'un bir laneti olduğuna inanılmıştır. Frau Troffea, Saverne'deki Aziz Vitus tapınağına gönderilmiş ve dansçılar için kırmızı ayakkabılar, kutsal su, boyalı haçlar ve tütsü içeren ritüeller gerçekleştirilmiştir. Dans vebası, kalan dansçıların af dilemek üzere bir dağ tepesine götürülmesiyle Eylül ayında sona ermiştir.
Dönemin Sosyo-Tarihsel Bağlamı
16. yüzyılın başları, özellikle 1518'e giden yıllar, Avrupa'da önemli ekonomik zorluklar ve yaygın sosyal stresle karakterize edilmiştir. Strazburg ve çevresi, seller, soğuk hava koşulları ve veba salgınları gibi "felaket olaylar" yaşamıştır. Dans vebasından hemen önceki dönemde, değişen sıcaklıklar nedeniyle başarısız hasatlar "üç ardışık kıtlık yılına" yol açmış, bu da "şiddetli kıtlık, mahsul kıtlığı ve genel yokluk" koşullarına neden olmuştur. Nüfustaki hızlı artış ve Yeni Dünya'dan değerli metallerin akışı, 16. yüzyıl boyunca enflasyonist bir eğilime katkıda bulunmuş, tahıl fiyatlarını ciddi şekilde etkilemiş ve yaşam kalitesini düşürmüştür. 1518'de frengi hastalığının ortaya çıkması mevcut sıkıntıları daha da artırmıştır. Bu faktörler, kitle psikojenik hastalığın ortaya çıkması için uygun bir zemin oluşturduğu şeklinde yorumlanmıştır.
1518'de Strazburg, ortaçağ ve modern unsurların bir karışımıyla karakterize edilen, değişen bir güç dinamiğine sahip bir şehirdi. Şehir konseyi, köylüler dışında herkesi temsil eden ve gücü zanaatkarlar ve tüccarlarla paylaşan bir yapıya sahipti. Kutsal Roma İmparatorluğu da bu dönemde merkezi gücün bölgesel devletlere ve bağımsız şehirlere kaydığı bir "imparatorluk karmaşası" içindeydi. Hükümetler, "sıradan insanların yaşamları üzerinde katı kontrol" uygulamaya çalışmış, ancak bu çabalar genellikle pasif direnişle karşılaşmıştır. Bu geçiş dönemi, artan sosyal kaygı ve kolektif fenomenlere karşı duyarlılıkla ilişkilendirilmiştir.
16. yüzyılın başları, aynı zamanda Protestan Reformu'nun başlangıcıyla Avrupa genelinde derin bir dini kargaşa dönemiydi. Strazburg'da Reformasyon erken başlamış ve Martin Bucer gibi figürler bölgeyi etkilemiştir. Ancak bu reformist akımlara rağmen, ilahi cezalandırma korkusu ve Aziz Vitus kültü gibi popüler dini inançlar güçlü kalmıştır. Aziz Vitus'un günahkarları kontrol edilemez şekilde dans etmeye zorlayarak cezalandırabileceğine dair yaygın inanç, böyle bir "lanetin" nasıl tezahür edebileceği için önceden var olan kültürel bir "şablon" sağlamıştır. Din adamları başlangıçta dans vebasını "intikamcı Aziz Vitus'un işi" olarak değerlendirmiştir.
Akademik Teoriler ve Yorumlar
Dans vebasının nedenine ilişkin çeşitli akademik teoriler öne sürülmüştür:
- Kitle Psikojenik Hastalık (KPH) Hipotezi: Bu teori, günümüzde en yaygın kabul gören görüştür. Amerikalı tıp tarihçisi John Waller, Strazburg'daki yoksul halkın, kıtlık, siyasi istikrarsızlık ve frenginin ortaya çıkışı gibi "acımasız yılların" neden olduğu aşırı psikolojik stres nedeniyle "histerik bir dans salgınına hazırlandığını" savunmaktadır. Dansın "çaresizliğin ve dindar korkunun patolojik bir ifadesi" olduğunu öne sürmüş, Aziz Vitus'un intikamcı olduğuna dair inancın bu rahatsızlığın histerik dans olarak tezahür etmesine neden olduğunu belirtmiştir. Waller, yayılımı "psikolojik bulaşma" olarak tanımlamakta ve dansçıların "trans benzeri bir durumda" olduklarını, bu durumun yorgunluk veya acıyı tam olarak algılamadan uzun süreler boyunca dans etmelerine olanak tanıdığını düşünmektedir. Bu teoriyi destekleyen kanıtlar arasında 1374 ile 1518 yılları arasında Avrupa'daki her dans vebasının Strazburg yakınlarında, Kutsal Roma İmparatorluğu'nun batı ucunda meydana geldiğini gösteren tarihsel emsaller bulunmaktadır. Ayrıca, çeşitli kültürlerde gözlemlenen modern trans durumlarıyla ve 1963'teki Tanganika'daki gülme salgını gibi benzer psikolojik bulaşma örnekleriyle paralellikler kurulmuştur.
- Ergotizm Hipotezi: Bazı modern tarihçiler, dans vebasının çavdar unundan yapılan ekmeğin ergot mantarı ile kontaminasyonundan kaynaklanan bir durum olan ergotizmden kaynaklanmış olabileceğini öne sürmüşlerdir. Ergot mantarları toksik ve psikoaktif kimyasallar üretir ve ergotizm (Aziz Anton'un Ateşi olarak da bilinir) seğirme, sarsılma, konvülsiyonlar ve halüsinasyonlar gibi semptomlara neden olabilir. Ancak John Waller ve diğerleri, ergotizm teorisini büyük ölçüde reddetmektedir. Waller, ergotun ekstremitelere kan akışını kısıtlaması nedeniyle "ergot tarafından zehirlenenlerin günlerce dans edebilmesinin pek olası olmadığını" ve "bu kadar çok insanın psikoaktif kimyasallara aynı şekilde tepki vermeyeceğini" savunmaktadır. Kroniklerde, uzun süreli vakalarda beklenen kangren gibi ergot zehirlenmesinin diğer belirgin semptomlarından bahsedilmemesi de bu teoriye karşı bir argümandır.
- Diğer Teoriler: Çağdaş açıklamalar, doğaüstü inançlardan (şeytani ele geçirme veya ilahi lanet) fizyolojik dengesizliklere (aşırı ısınmış kan) kadar değişmekteydi. Hekim ve simyacı Paracelsus, olaydan sekiz yıl sonra Strazburg'u ziyaret etmiş ve Frau Troffea'nın dansını kocasını utandırmak için kasıtlı bir oyun olarak görmüş, diğer kadınların da onu taklit ettiğini öne sürmüştür. Modern alternatif teoriler arasında ise dini coşkunun bir tezahürü veya şiddetli sosyo-ekonomik koşullara karşı bir protesto biçimi olduğu düşüncesi yer almaktadır. Delice zehirlenmesi de, lolin alkaloidleri ile kontamine olmuş delice tüketiminin dansla tutarlı nöromüsküler ve bilişsel semptomlara neden olduğu gerekçesiyle "sağlam bir teori" olarak önerilmiştir. Bu teori, gıda kontaminasyonu fikriyle bağlantılıdır ve dans vebalarının genellikle "Dört Banal" adı verilen feodal değirmen sistemlerinin bulunduğu bölgelerde meydana geldiği gözlemiyle desteklenmektedir. Ancak bu teorinin de kesin fiziksel kanıt eksikliği gibi sınırlamaları bulunmaktadır.
Akademik Tartışma ve Uzlaşma Eksikliği
Kapsamlı çalışmalara rağmen, dans manisinin nedeni hakkında günümüz bilim insanları arasında bir uzlaşma bulunmamaktadır. Fenomen "yetersiz anlaşılmış" olup, geçmişteki çareler genellikle tahmine dayanmaktaydı. Tartışma esas olarak nedenin ağırlıklı olarak psikojenik mi, biyolojik mi, yoksa her ikisinin birleşimi mi olduğu etrafında dönmektedir. John Waller'ın kitle psikojenik hastalığı teorisi "en yaygın kabul gören" olsa da, hala teorik bir çerçeve olup, devam eden tartışmalara ve eleştirilere tabidir.
Ölüm sayıları etrafındaki tartışma, Waller'ın ana kaynaklarının çağdaş şehir kayıtlarından ziyade sonraki anlatımlar olması nedeniyle devam etmektedir. Bu durum, olayın kesin şiddeti ve doğası hakkında bir tartışma noktası olarak görülmektedir. "İlahi Ceza mı Hastalık mı?" gibi tarihsel bağlam, çağdaş gözlemcilerin bile ikili yorumlarla (doğaüstü ve doğal) mücadele ettiğini vurgulamakta, bu mücadele modern akademik söylemde de saf fiziksel ve sosyo-psikolojik açıklamalar arasında devam etmektedir.
1518 Strasbourg Dans Vebası, sıklıkla "Ortaçağ ve modern ideolojiler arasında sıkışıp kalmış bir olay" olarak tanımlanır. Bu tanım, modern bilimsel açıklama yöntemlerinin, geçmişte yaşanmış ve pre-modern inançlarla şekillenmiş olayları anlamada karşılaştığı zorluklara işaret eder. Olay, basit bir şekilde sınıflandırılamayan insan davranışlarını yorumlamada yaşanan güçlükleri de yansıtır.
Dans eden insanların yaşadığı "duramama" hissi, hâlâ çözülememiş temel bir gizemdir. Bazı güncel yaklaşımlar, bu olayda yer alan bedenlerin etkileşim halinde kolektif bir eylem duygusu yaşadığını ve bu hissin kişisel kontrol duygusunu aşındırdığını öne sürmektedir. Ancak olayın kesin nedeni hâlâ bilinmemektedir. Bu da hem geçmişe yönelik tıbbi ya da psikolojik teşhislerin ne kadar sınırlı olabileceğini hem de o dönemin kültürel inançlarının bu tür olayları nasıl şekillendirdiğini gözler önüne serer. Bu durum, tarihsel kaynakların yorumlanmasındaki sınırlamaları da açıkça ortaya koyar.
Kapsamlı tarihsel ve akademik araştırmalara rağmen, Strazburg Dans Vebası'nın tekil nedeni hakkında kesin bir uzlaşmaya varılamamıştır. Olay, çevresel stres faktörleri, psikolojik duyarlılık ve kültürel inanç sistemlerinin karmaşık etkileşiminin bir kanıtı olarak durmaktadır ve bu faktörlerin olağanüstü kolektif davranışlar üretmek için nasıl birleşebileceğini göstermektedir. Devam eden tartışma, özellikle eksik veya kültürel olarak filtrelenmiş çağdaş kayıtlara dayanırken, tarihsel fenomenleri geriye dönük olarak teşhis etmenin doğasında var olan zorlukları vurgulamaktadır. Strazburg Dans Vebası, bu nedenle, insan acısı, kolektif davranış ve tarihsel ve bilimsel yorumlamanın gelişen doğası arasındaki karmaşık ilişkiyi anlamak için zorlayıcı bir vaka çalışması olmaya devam etmektedir.


