Ani Ören Yeri, Kars il merkezinin 42 kilometre doğusunda, Türkiye - Ermenistan sınırını oluşturan Arpaçay Nehri’nin batı yakasında yer alan, Doğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük arkeolojik alanıdır. Volkanik tüf tabakası üzerine kurulmuş olan kent, surlarla çevrili çekirdeği ve çevresindeki geniş yerleşim alanlarıyla birlikte yaklaşık 540 hektarlık bir sahayı kapsamaktadır.
Yerleşim tarihçesi Kalkolitik Çağ’a uzanan Ani, Orta Çağ’da İpek Yolu üzerinde bir ticaret ve kültür merkezi olarak gelişmiş, 10-13. yüzyıllar arasında en parlak dönemini yaşamıştır. Sur sistemi, kilise, cami, saray, kervansaray, hamam ve köprü gibi çok sayıda anıtsal yapısıyla farklı medeniyetlerin izlerini bir arada barındıran ören yeri, 15 Temmuz 2016’da UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir.
Ermeni Bagratlı Dönemine Ait Manastır (T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı)
Tarihçe
Ani’de ilk yerleşmeler, sur dışındaki Bostanlar Deresi ve Harmanyeri adı verilen alanlarda Kalkolitik Çağ’dan itibaren başlamış, Eski Tunç ve Demir Çağı boyunca devam etmiştir. Surlar içerisindeki yerleşim ise M.S. 4. yüzyılda İç Kale’de gelişmiş ve yaklaşık bin yıl boyunca kesintisiz sürmüştür.
Orta Çağ’da İpek Yolu üzerinde stratejik bir ticaret merkezi olan Ani, Bagratlı Krallığı döneminde (10–11. yüzyıllar) başkent konumuna yükselerek en parlak devrini yaşamıştır. Bu dönemde kent surlarla çevrilmiş, saraylar, kiliseler, camiler, hamamlar ve kervansaraylar inşa edilmiştir. 1064 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan’ın fethiyle Türk hâkimiyetine giren şehir, sonraki yüzyıllarda Gürcüler, Moğollar, İlhanlılar, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Osmanlıların idaresinde kalmıştır.
1497’de Ümit Burnu’nun keşfiyle İpek Yolu’nun önemini yitirmesi, 16. yüzyıldan itibaren Ani’nin nüfus kaybetmesine yol açmış, 17. yüzyılda şehir tamamen boşalmıştır.
Ebu’l Muammeran Camii (T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı)
Arkeolojik Araştırmalar ve Kazılar
Ani Ören Yeri’nde ilk bilimsel kazılar 1892–1916 yılları arasında Gürcü asıllı Rus arkeolog Nikolai Marr tarafından yürütülmüştür. Bu çalışmalarla kentin surları, anıtsal yapıları ve ilk buluntuları ortaya çıkarılmıştır. 1940–1943 yıllarında Prof. Dr. Kılıç Kökten yüzey araştırmaları ve sondaj kazıları gerçekleştirmiş, 1965–1966’da Prof. Dr. Kemal Balkan’ın başkanlığında çalışmalar sürdürülmüştür. 1989’da başlayan ve 2005’e kadar devam eden kazılar Prof. Dr. Beyhan Karamağaralı yönetiminde yürütülmüş, ardından 2007–2010 yıllarında Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu başkanlığında çalışmalar devam etmiştir. 2014–2018 arasında Prof. Dr. Fahriye Bayram’ın başkanlığındaki ekip, ören yerinde kapsamlı araştırmalar yapmıştır.
2019 yılından itibaren Kars Müze Müdürlüğü koordinasyonunda, Kafkas Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Muhammet Arslan’ın bilimsel danışmanlığında kazılar sürdürülmektedir. Son dönemde Selçuklu çarşısı, konutlar, mezarlık, büyük hamam, Batı Aşot surları ve Divin Kapısı gibi sekiz farklı noktada çalışmalar yoğunlaştırılmıştır. Kazılarda gün yüzüne çıkarılan taşınır kültür varlıkları –pişmiş toprak kaplar, madeni eserler, sikkeler, cam objeler ve taş işçiliği örnekleri– temizlenip restore edilmekte ve envantere kaydedilerek Kars Müzesi’nde sergilenmektedir.
Mimari Özellikler
Ani Ören Yeri, Orta Çağ’da farklı kültürlerin bir arada yaşamasının sonucu olarak zengin ve çeşitlilik gösteren bir mimari dokuya sahiptir. Kentin çekirdeğini çevreleyen yaklaşık 4,5–5 kilometre uzunluğundaki surlar, devetüyü ve siyah renkli tüf taşından inşa edilmiştir. Yedi kapısı bulunan surların en önemlileri arasında Aslanlı Kapı öne çıkar; burada Sultan Alparslan’ın 1064 yılındaki fethini belgeleyen kufi kitabe yer almaktadır.
Surlar (AA)
Dini mimari, Ani’nin en belirgin unsurlarından biridir. Ermeni Bagratlı dönemine ait Katedral (990–1010) mimar Tridat tarafından yapılmış, Selçuklu fethi sonrası camiye dönüştürülmüştür. Aziz Prkitch (1036), Gagik Kilisesi (10. yüzyıl sonu), Abughamrents (980) ve freskleriyle tanınan Tigran Honents Kilisesi (1215) ören yerindeki önemli kiliselerdendir.
Manastır (T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı)
İslam mimarisine ait Ebu’l Menuçehr Camii (1072), Anadolu’da inşa edilen ilk Türk camisi olarak bilinmektedir; ayrıca Ebu’l Muammeran Camii, Selçuklu Kervansarayı ve Selçuklu Sarayı kentin Türk-İslam dönemine ait başlıca yapılarıdır.
Ebu’l Menuçehr Camii (T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı)
Sivil mimari örnekleri arasında Selçuklu döneminde inşa edilmiş küçük ve büyük hamamlar, kervansaray, dükkânlar ve konutlar bulunur. İpek Yolu Köprüsü, kentin ticari önemini vurgulayan yapılar arasında yer almakla birlikte günümüze sadece ayakları ulaşmıştır.
Turizm ve UNESCO Dünya Mirası Statüsü
Ani Ören Yeri, farklı din ve kültürlerin izlerini aynı mekânda barındırması nedeniyle kültür, inanç ve doğa turizmi açısından önemli bir merkezdir. Ateşgede Tapınağı, kiliseler ve camiler inanç turizminin; surlar, konutlar, saray ve kervansaraylar kültür turizminin; Arpaçay Vadisi, şelaleler ve yayla manzaraları ise doğa turizminin başlıca unsurlarını oluşturur.
Kentin İpek Yolu üzerindeki konumu, Orta Çağ boyunca ticari canlılığını pekiştirmiştir. Günümüzde Ani, Kars şehir merkezine düzenli ulaşımla bağlanmakta ve özellikle Doğu Ekspresi güzergâhı sayesinde artan ziyaretçi sayısıyla bölgesel turizme katkı sağlamaktadır.
Ani Arkeolojik Alanı, sahip olduğu evrensel değerler doğrultusunda 15 Temmuz 2016 tarihinde UNESCO Dünya Kültür Mirası Asıl Listesi’ne alınmıştır. Bu statü, ören yerinde yürütülen kazı, koruma ve restorasyon çalışmalarını uluslararası düzeyde desteklemekte, alanın tanıtımına ve sürdürülebilir turizm potansiyeline katkı sunmaktadır.