Kimi yoksunluktan, kimi korkusuzluktan...
"Yaratıldığından beri böyle" diyemem kendimin odalarına
Mağara desem daha sakin olurdu,
Ev olmasa daha kolay çıkıp gidilirdi,
Ne çok isterdim içimin kapılarını çarpıp,
“Bir şey yok, rüzgar esti” diyebilmeyi.
Annemin öğrettiği birkaç şarkıyı art arda mırıldanıyorum telaştan,
Bir tanesinde takılıp kalıyorum, bozuk plak gibi;
“Kavaklar” diyor şarkıda, biliyorum, bu bir şiir,
Şiirin adına şarkı deyince daha mı kolay ezberlenir?
Ezberlenen öğretiler, sahiden öğrenilmiş midir?
Kimi susuzluktan, kimi fazla ışıktan;
Ölen çiçekler var ve seçemiyorum, hangisi?
Sebebini öğrensem ölümün, bulacağım çaresini...
Sanmak insanı alır birçok uçurumdan.
Parmaklarımın ucunda bir hayat dikiyorum,
-Yamalı da olsa, eskise de
Hayat, hayattır-
Sonra ipliklerimi ayrı ayrı odalara asıyorum,
"Balkonu yok içimin, olsa atlardım"
Diyorum.
Ne çok isterdim perdelerimi çekmeden maruz kalmayı güneşe,
Fakat bilmiyorum, nedir sebebi ölümün?
Bir şarkıda takılıp kalıyorum, “kavaklar” diyor, duyuyorum,
Kavakları en çok mezarlıklarda görüyorum.
Şair olunur mu bir mezarlıktan geçince,
Yoksa illa tanıdık bir taş mı görmeli içinde?
Taşlar öyle olduğu yerde duruyor ki -gözümü sakınamıyorum-
Rüzgar bile işlemiyor oldukları toprağın yüzüne.
Oysa ne çok isterdim, içimin kapılarını çarpıp,
“Bir şey yok, rüzgar esti” diyebilmeyi.
Duruyorum.
İçimden şarkılar mırıldanıyorum annemin öğrettiği.
Karıncalara su veriyorum bir odada,
Sonra şeker veriyorum, şimdi hepsi bir arada.
Onları öldürmüyorum,
Onları oyalıyorum,
Onları kandırıyorum,
"Çocuğum" bile diyemiyorum.
Ah, halbuki ne çok isterdim, içimin kapılarını çarpıp
“Bir şey yok, rüzgar esti” diyebilmeyi.
-Karıncalar daha uzun yaşardı belki.-
İşte o günden beri
Sıkılmadan, durmadan
Parmaklarımın ucunda
Yamalı bir hayat dikiyorum.
Anne, hadi yıkalım duvarları,
Kalsın yamamız ve rüzgarımız yarına.
Yaklaşsın gökyüzü biraz daha,
Şarkılar ezberimde nasıl olsa.
...
Şiiri de ben yazarım,
Kavaklar arasında
Bir soğuk taşa da olsa.
Sezen Aksu - Kavaklar. (Sezen Aksu YouTube Kanalı)

