Avatar【1】 sanal insanlar, dijital ortamda insan figürlerini temsil eden, sanal gerçeklik (VR), oyunlar, çevrimiçi platformlar ve diğer dijital simülasyonlar gibi çeşitli alanlarda kullanılan sanal varlıklara atıfta bulunmaktadır. Avatarlar, görsel ve hareketli temsiller aracılığıyla kullanıcıların dijital dünyada temsil edilmesini sağlamaktadır.

Resim: YZ desteğiyle oluşturulmuştur
Avatarlar, genellikle gerçek insanları yansıtan detaylı 3D modeller olarak tasarlanmakta olup, kullanıcılar tarafından belirli kişisel tercihlere göre özelleştirilebilmektedir.

Resim: YZ desteğiyle oluşturulmuştur
Kelime Anlamı ve Tanımı
- Cambridge sözlüğü tanımı【2】 (eng.: an electronic image that you create to represent yourself in a computer game, on the internet, etc.) - ''Bilgisayar oyunlarında kişiyi temsil eden elektronik görüntü, imaj''.
- Büyük Rus Dili Sözlüğü【3】 (rus.: аватар, -а (интерактивный персонаж, обычно в компьютерных играх) - "Avatar interaktif karakter, genellikle bilgisayar oyunlarında terim kullanılmaktadır".
Avatar kelimesi, köken olarak Sanskritçe'ye dayanmaktadır. Sanskritçe’deki "avatāra" (अवतार)【4】 terimi, "inme" veya "iniş" anlamına gelmektedir. Özellikle Hinduizm’de, kavram, tanrıların veya kutsal varlıkların dünyaya inmelerini ya da fiziksel bir formda tezahür etmelerini tanımlamak için kullanılmıştır. Bu bağlamda avatarlar, tanrı Vishnu’nun farklı formlarında yeryüzüne inişi gibi dinî bir anlam taşımaktadır.
Dijital ve Yapay Zeka teknolojilerin gelişmesiyle, avatar terimi dijital alanlarda da farklı bir anlam kazanarak, bir kullanıcının sanal dünyada temsilini sağlayan bir 'dijital varlık' olarak kullanılmaya başlanmıştır. Modern kullanımda avatar, bireyin dijital dünyada "görünmesini" ve "varlık göstermesini" mümkün kılmakta, kökenindeki "iniş" ve "görünüş" kavramlarından türetilen bir anlam taşımaktadır. Avatarlar, kullanıcıların dijital etkileşimlerde ve sanal ortamlarda kendilerini ifade etme biçimlerini şekillendiren sanal temsilciler olarak işlev görmektedir.
Sanal İnsanlar - "Ruh Makineleri" (Soul Machines)
Baby X - Yapay Zekayla Desteklenmiş Gerçekçi Bir Bebek
Yapay zeka【5】 ve biyomühendislik【6】 , insan ile makine arasındaki sınırları giderek bulanıklaştırmaktadır. 1990'lı yıllarda, yalnızca bilim kurgu eserlerinde karşılaşılan yapay zeka destekli robotlar, günümüzde gerçeğe dönüşmektedir. Bu önemli gelişmelerin arasında, Baby X önemli bir buluş olarak öne çıkmaktadır. Baby X, insan beynine benzer bir işleyişe sahip yapay zeka destekli sanal bir bebek olarak tasarlanmıştır. Yüz ifadelerini taklit edebilme, seslere yanıt verme, gülme ve basit oyunlar oynama gibi özelliklere sahiptir.

Resim: Figure content uploaded by Mike Seymour
Bununla birlikte, Baby X'in sunduğu temel özellikler, onun potansiyelinin yalnızca bir yansıması olduğu öngörülmektedir. Akademik literatür taraması sonucunda buluşun ve işleyişinin, bilim ve teknoloji alanında büyük bir dönüşümün başlangıcı olabileceği bilim insanları tarafından düşünülmektedir.
Baby X'in Mucidi
Mark Sagar, Yeni Zelanda doğumlu bir bilim insanı olup, yapay zeka, grafik animasyon ve robotik alanlarında uzmanlaşmıştır. Özellikle bilgisayar animasyonunda gerçekleştirdiği önemli çalışmalarla tanınmakta olup, Kİng Kong, Avatar ve Yüzüklerin Efendisi gibi büyük ölçekli film projelerinde grafik animasyon ekibinde görev almıştır. Ardından yapay zeka alanına yönelerek, insan benzeri robotlar üzerinde yaptığı araştırmalarla önemli gelişmeler elde etmiştir.
2010 yılında, bilgisayar mühendisi Mark Sagar, film yönetmeni Peter Jackson'a bir e-posta göndererek, Jackson'ın 2005 yapımı King Kong filminin özel proje süpervizörü olarak gösterdiği katkıları paylaşmıştır. Sagar, King Kong'un duygusal ifadesini yüz hareketi yakalama teknolojisiyle gerçekçi bir şekilde yansıtmayı başarmış ve bu alanda öncülük etmiştir. Sinema Sanatları ve Bilim Akademisi tarafından iki Bilim ve Mühendislik Ödülü ile onurlandırılan Sagar, kariyerinde hızlı bir ilerleme kaydetmiştir. Akademinin ifade ettiği şekilde, Sagar'ın geliştirdiği "mimik tabanlı, düzenlenebilir karakter animasyon sistemi" teknolojiler, King Kong ve Avatar filmlerin en yüksek gişe hasılatı yapan yapımlarında vazgeçilmez bir rol oynamıştır.
Sagar’ın Avatarı
Video: Future of StoryTelling kanalından alınmıştır
Sagar'a göre, mükemmelleştirilmesine yardımcı olduğu hareket ve mimik yakalama teknolojisi, sadece kuklacılıktan daha fazlasını ifade ediyor; bu teknoloji, mühendislerin bir oyuncunun yüzündeki noktaları, animasyonlu bir karakterin yüzündeki karşılık gelen noktalarla eşleştirmesine olanak sağlamaktadır. Bu süreçte, aktörün gülümsemesi, karakterin de gülümsemesiyle sonuçlanmaktadır.
Elde edilen sonuçlar etkileyici olsa da, yalnızca yüzeysel kalmaktadır. Sagar, bir karakterin gerçekçi olabilmesi için, yüz ifadelerinin daha derin ve içsel bir şekilde yansıması gerektiğinin ifade etmektedir. Karakterlerin, canlı varlıklar gibi motive olmaları, hareket etmeleri ve bir dizi içsel duygulara tepki vermeleri gerektiği araştırmalarda vurgulanmaktadır. 2016 yılında, Auckland merkezli startup Soul Machines isimli projeyle Sagar tarafından hayata geçirilmiştir. Bu düşünceyle, dijital bir insan oluşturma yolunda önemli bir adım atmaya karar vererek, Sagar, bilgisayar ortamında üretilen maymunlardan farklı olarak, insan benzeri bir avatar geliştirmeyi amaçlamıştır.
Sagar ve ekibi, büyük bir hedef koyarak, öğrenme, hissetme, hatırlama ve insanlarla etkileşim kurabilen bir dijital avatar oluşturmaya hedeflemektedir. Bu hedef doğrultusunda başlatılan çalışmalar, teknolojinin sınırlarını zorlayarak önemli bir ilerleme kaydetmiştir. Baby X'in tasarımının temelinde, Sagar'ın 6 aylık kızından ilham alınmıştır. Bu yaklaşım, bebeklerin davranışlarını ve tepkilerini daha gerçekçi bir şekilde simüle etmek amacıyla önemli bir adım teşkil etmektedir. Bebeklerin doğal davranışlarının modellenmesi, yapay zeka ile yönlendirilen simülasyonun inandırıcılığını artırır ve kullanıcıya daha etkileyici bir deneyim sunmaktadır.
Baby X’in Özellikleri
- Gerçekçi Yüz İfadeleri: Baby X, insan yüz ifadelerini gerçekçi bir biçimde taklit edebilme yeteneğine sahiptir. Mutluluk, üzüntü, şaşkınlık gibi çeşitli duyguları etkili bir şekilde yansıtarak, insanlarla daha doğal bir etkileşim kurulmasını sağlamaktadır.
- Duygusal Tepkiler: Baby X, çevresel uyaranlara karşı duygusal tepkiler verebilmektedir. Örneğin, sevildiğinde gülümseyebilir veya üzüldüğünde hüzünlü bir ifade sergileyebilmektedir.
- Öğrenme Yeteneği: Baby X, etkileşimlerden ve deneyimlerden öğrenme yeteneğine sahip olup, zamanla daha karmaşık davranışlar sergileyebilir ve kullanıcılarıyla daha derin bağlar kurabilmektedir.
Baby X'in Yetenekleri
Baby X, yapay zeka ve biyomühendislik alanlarındaki en son gelişmelerin bir sentezi olarak tasarlanmış ileri düzey bir sanal avatardır. Gerçek bebeklerin davranışlarını ve tepkilerini taklit etme kapasitesine sahip olan Baby X, çevresine tepki verir, yüz ifadelerini taklit eder ve seslere yanıt verebilmektedir. Bununla birlikte, onu benzersiz kılan özellik, insan beyninin karmaşıklığını ve esnekliğini simüle eden bir yapay "beyne" sahip olmasıdır. Beyin, nöronal ağlar ve yapay zeka algoritmalarının birleşiminden oluşmaktadır. Nöral【7】 mimari, gerçekçi davranışları üretmek amacıyla karmaşık nörokimyasal reaksiyonları simüle etme kapasitesine sahiptir. Örneğin, Baby X'in mutlu olduğunu gösteren yüz ifadeleri, beyindeki yapay nöronların etkileşimiyle ortaya çıkan kimyasal sinyallerin sonucudur. Ayrıca, Baby X, basit oyunlar oynama gibi etkileşimli becerilere de sahip olup, bu özellikleri, kullanıcı ile daha derin bir etkileşim deneyimi sağlamaktadır.
Avatar Teknolojisinin Olumlu Yönleri ve Etik Perspektifleri
Baby X gibi yapay zeka destekli sanal bebekler, gelecekte eğitim, tıp, psikoloji gibi birçok alanda büyük bir potansiyel taşıdığı öngörülmektedir. Bu tür teknolojiler, insanlarla etkileşim kurma ve insan davranışlarını anlama kapasitesini önemli ölçüde geliştirebilmektedir. Ayrıca, Baby X gibi yapay zeka temelli uygulamalar, insan-makine etkileşiminde【8】 yeni bir dönemin başlangıcını simgelemektedir. Ancak, bu teknolojilerin kullanımıyla ilgili olarak ortaya çıkan etik ve sosyal sorumluluklar göz önünde bulundurulması gerektiği araştırmacılar tarafından vurgulanmaktadır. Etik kurallar ve düzenlemeler oluşturulması, bu tür teknolojilerin sorumlu bir şekilde kullanılabilmesi için önemli bir gereklilik halini almaktadır.


