Belene Toplama Kampı, Bulgaristan’daki komünist rejimin Türk ve Müslüman azınlığa yönelik baskı politikalarının önemli örneklerinden biri olarak tarih kayıtlarına geçmiştir. 1985-1986 yılları arasında aktif olarak kullanılan bu kamp, Bulgar hükümetinin asimilasyon politikalarının bir aracı hâline gelmiştir. Bu süreçte binlerce Türk, insanlık dışı koşullarda alıkonulmuş, fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz bırakılmış ve kimliklerinden zorla uzaklaştırılmaya çalışılmıştır.
Göçe Zorlanan Bulgaristan Türkleriyle yapılan röportaj
Belene Kampı'nın Kuruluşu ve Amacı
Belene Kampı, Tuna Nehri üzerindeki Persin Adası’nda yer almakta olup, ilk olarak 1949 yılında kurulmuştur. Farklı dönemlerde siyasi mahkûmların ve rejim muhaliflerinin tutulduğu bir ceza kampı olarak işlev görmüştür. Ancak, 1985-1986 yıllarında Bulgaristan’daki Türk azınlığın asimilasyon sürecine karşı direniş göstermesi sonucunda, kampın işlevi değişmiş ve ağırlıklı olarak Türk kökenli mahkûmların tutulduğu bir toplama kampına dönüştürülmüştür.

Belene Kampı (AA)
Kamp Koşulları ve Mahkûmlara Yapılan İşkenceler
Belene Kampı’nda tutulan mahkûmlar son derece ağır koşullara maruz bırakılmıştır. Tanık ifadelerine göre, mahkûmlar fiziksel ve psikolojik şiddete uğramış, temel insani ihtiyaçlarından yoksun bırakılmıştır. Kampta bulunan bireyler, sürekli açlık, susuzluk ve aşırı soğuk gibi zorlayıcı çevresel faktörlerle mücadele etmek zorunda kalmış, gece yarıları aniden uyandırılarak sorgulanmış ve zorla itirafta bulunmaya zorlanmıştır.
Tanıklar, bazı mahkûmların yiyecekten mahrum bırakıldığını ve temel hijyen ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak derecede kötü koşullarda tutulduğunu belirtmektedir. Mahkûmlar, çamur deryası içinde günlerce yürümeye zorlanmış ve ağır işlerde çalıştırılmıştır. Ayrıca, Türk kimliğini silmeye yönelik bir politika çerçevesinde, mahkûmlar zorla Bulgarca konuşmaya mecbur bırakılmış ve Bulgar isimleri kullanmaları dayatılmıştır.
Anadolu Ajansı’nın verilerine göre, kampta 8.000 mahkûm ağır baskı ve işkence sonucunda hayatını kaybetmiş; bu kişilerin cesetleri ya Tuna Nehri’ne atılmış, ya hayvanlara yem edilmiş ya da bilinmeyen toplu mezarlara gömülmüştür.
Asimilasyon Politikaları ve Belene Kampı
1984-1989 yılları arasında Bulgaristan'daki Türk azınlığa karşı yürütülen "Yeniden Doğuş Süreci" (Възродителен процес) adlı asimilasyon politikası kapsamında, Türklerin isimleri zorla Bulgar isimleriyle değiştirilmiş, Türkçe konuşmaları yasaklanmış ve ibadet özgürlükleri kısıtlanmıştır. Belene Kampı, bu sürecin en sert uygulamalarından biri olarak öne çıkmaktadır. Bu dönemde, asimilasyon politikalarına direnen Türkler, Belene Kampı’na gönderilerek ağır baskılarla sindirilmeye çalışılmıştır.
Uluslararası Tepkiler ve Sonuçları
Bulgaristan'daki sistematik insan hakları ihlalleri, uluslararası kamuoyunda geniş yankı uyandırmıştır. Türkiye, Bulgaristan’da yaşanan insan hakları ihlallerini kınamış ve 1989 yılında zorla göç ettirilen Türk azınlığa kapılarını açmıştır. Aynı yıl, Bulgaristan Komünist Partisi lideri Todor Jivkov’un istifasının ardından kamp kapatılmış ve mahkûmlar serbest bırakılmıştır. Ancak, bu süreçte yaşanan insan hakları ihlalleri ve toplumsal travmalar günümüzde de etkisini sürdürmektedir. Belene Kampı, Bulgaristan’daki Türk toplumu için bir insanlık trajedisinin simgesi hâline gelmiştir.
2012 yılında Bulgaristan Parlamentosu, bu dönemde yaşananları "etnik temizlik" olarak kabul etmiş ve resmî olarak kınamıştır. Hürriyet ve Şeref Halk Partisi (HŞHP) Genel Başkanı Kasım Dal, 3,5 yıl boyunca Belene Kampı ve benzeri kamplarda tutulmuş ve bu süreçteki ağır insan hakları ihlallerine tanıklık etmiştir. Anadolu Ajansı’na verdiği röportajda Dal, “Komünistler bir insanlık suçu işlediler ancak 30 yıldır kimse onlardan hesap sormadı. Biz bunu hatırlatmak için buradayız. Maalesef, her yıl sayımız azalıyor. Kahramanlarımız sessizce aramızdan ayrılıyor. En büyük acımız da budur.” ifadelerini kullanmıştır.
Belene Kampı, Bulgaristan’daki Türk azınlığa yönelik baskı politikalarının en ağır şekilde uygulandığı yerlerden biri olarak tarihe geçmiştir. Kamp, 1980’lerin ortalarında, asimilasyon politikalarına direnen Türklerin hapsedildiği ve ağır işkencelere maruz kaldığı bir toplama kampı olarak bilinmektedir. Bu nedenle, Belene Kampı, Bulgaristan’ın yakın tarihindeki en karanlık dönemlerden biri olarak kabul edilmektedir.

