KÜRE LogoKÜRE Logo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

BlogGeçmiş
Blog
Avatar
Ana YazarHatice Kubat9 Temmuz 2025 09:35

Dijitalleşme ve Dijital Ekonomi

fav gif
Kaydet
kure star outline

Günümüz dünyasında nereye baksak, ekranlar, uygulamalar, veri akışları ve dijital hizmetlerle çevriliyiz. Hepimiz birer dijital aktörüz. Bazen bilinçli, bazen istemsiz. Bu dönüşümün iki kilit kavramı olan dijitalleşme ve dijital ekonomi, çoğu zaman aynı anlamda kullanılıyor. Oysa bu iki kavram, birbirine sıkı sıkıya bağlı olsa da farklı süreçleri ifade eder. Tıpkı bir tohum ile meyvesi arasındaki ilişki gibi: biri süreci başlatır, diğeri çıktıyı temsil eder.

Dijitalleşme: Dönüşümün itici gücü

Dijitalleşme, analog sistemlerin dijital ortama taşınmasıyla başlayan ama bunun çok ötesine geçen bir dönüşüm sürecidir. 90’lı yıllarda dosyaların bilgisayarda saklanmasıyla başlayan bu süreç, bugün yapay zekâ destekli karar alma mekanizmalarına, büyük veri analizlerine ve otomasyona evrilmiş durumda. Kara’nın (2024) ifadesiyle dijitalleşme, yalnızca teknolojik araçların kullanımı değil; organizasyonların, kurumların ve bireylerin düşünme biçimlerini de değiştiren çok katmanlı bir dönüşümdür.


Türkiye'den bir örnek: e-Devlet uygulamaları artık hayatımızın olağan bir parçası. İkametgâh belgesinden sağlık randevusuna, vergi borcundan öğrenci belgesine kadar onlarca işlem, dakikalar içinde cep telefonumuzdan çözülebiliyor. Bu bir dijitalleşme başarısı. Ama bu süreçte üretilen verilerin ne kadar ekonomik değere dönüştüğünü sormak gerekiyor. İşte burada dijital ekonomi devreye giriyor.


Görsel yapay zeka ile oluşturulmuştur. (Grok)

Dijital ekonomi: Veriden değere

Dijital ekonomi, dijitalleşmenin ekonomik yüzüdür. Yapay zekâ, nesnelerin interneti (IoT), fintech, e-ticaret, veri analitiği gibi bileşenlerle, dijitalleşmenin sağladığı altyapı üzerinden ekonomik değer yaratma sürecidir. Yılmaz ve Şahin’in (2023) belirttiği gibi, dijital ekonomi klasik ekonomik yapıdan farklı olarak "veriyi" temel sermaye unsuru olarak kabul eder.

Amazon, Alibaba, Spotify gibi platformlar, fiziksel üretimden çok daha azına sahip olmalarına rağmen milyarlarca dolarlık değer üretir. Çünkü onların gücü veride yatıyor. Kullanıcı davranışları, tercih algoritmaları, anlık veri akışı... Bunların hepsi dijital ekonominin kas gücünü oluşturuyor.

Dijitalleşme ve dijital ekonomi neden karıştırılıyor?

Kabul edelim, bu iki kavram birbiriyle iç içe. Ancak farkı anlamak için basit bir örnek işe yarayabilir: Bir hastanenin randevu sistemini dijital ortama taşıması dijitalleşmedir. Ama bu sistemin büyük verilerle analiz edilerek, hekim dağılımının optimize edilmesi ve kaynak israfının azaltılması dijital ekonomidir. Biri altyapıdır, diğeri ise bu altyapının katma değer üretimiyle sonuçlanmasıdır.

Türkiye bu sürecin neresinde?

Türkiye, özellikle dijitalleşme alanında önemli adımlar attı. e-Okul, e-Devlet, e-Fatura, e-Reçete gibi sistemler dünyada örnek gösterilecek düzeyde. Ancak dijital ekonomiye geçiş konusunda daha fazla yapısal dönüşüme ihtiyaç var.

  • Dijital okuryazarlık hâlâ sınırlı.
  • KOBİ'lerin büyük çoğunluğu dijital araçları etkin kullanamıyor.
  • Siber güvenlik ve veri gizliliği konusunda farkındalık eksik.

Öte yandan, Türkiye'de yükselen fintech girişimleri, mobil ödeme sistemleri ve e-ticaret hacmindeki artış umut verici. Özellikle pandemi döneminde yaşanan dijital sıçrama, dijital ekonominin potansiyelini gözler önüne serdi.

Dijitalleşmenin ötesinde: Sosyal ve etik boyut

Dijitalleşme yalnızca bir teknoloji meselesi değildir. Demir’in (2020) belirttiği gibi, dijitalleşme kurumsal sosyal sorumluluk yaklaşımlarını da değiştirmiştir. Artık şirketler sadece fiziksel faaliyet alanlarında değil, sosyal medyada, dijital platformlarda ve veri politikalarında da sorumluluk taşıyor.

Ancak burada ciddi riskler de var:

  • Dijital uçurum: Kırsal bölgeler ve düşük gelirli gruplar dijital erişimden dışlanabilir.
  • Veri güvenliği: Bilginin ekonomi olduğu yerde, onu korumak da başlı başına bir mücadeleye dönüşür.
  • İş gücü dönüşümü: Robotlaşma ve otomasyon, niteliksiz iş gücünü risk altına sokabilir.

Dijital ekonominin sürdürülebilir olması için bu alanlarda stratejik ve kapsayıcı politikalar geliştirilmesi şart.

Dönüşümün öznesi olalım

Dijitalleşme, bir gidiş değil dönüşümdür. Dijital ekonomi ise bu dönüşümün getirdiği yeni dünya düzenidir. Bu iki kavramı doğru anlamak ve birbirini tamamlayan parçalar olarak görmek, geleceğe sağlam adımlarla yürümek için ön koşuldur. Türkiye'nin bu süreçte yalnızca kullanıcı değil, üretici ve yönlendirici bir aktör olması, ekonomik büyüme ve toplumsal refah açısından belirleyici olacaktır. Dijitalleşmeye sadece araç olarak değil, stratejik bir vizyon olarak yaklaşmak hepimizin sorumluluğu.


Kaynakça

Alptekin. (2020). Kurumsal sosyal sorumlulukta dijitalleşme süreci. MediaJ: İletişim Araştırmaları Dergisi, 4(1), 45–62. https://dergipark.org.tr/en/pub/mediaj/issue/58567/829079 (Erişim: 9 Temmuz 2025)

Genç, Ö. (2024). Dijitalleşme süreci ve Türkiye ekonomisine etkisi. Journal of Emerging Economies and Policy, 9(1), 12–30. https://dergipark.org.tr/en/pub/joeep/issue/79312/1371383 (Erişim: 9 Temmuz 2025)

Yılmaz. (2021). Dijital Ekonominin Kavramsal Temelleri ve Türkiye’deki Gelişimi. İstanbul İktisat Dergisi 71, no. 1 (2021): 283–316. https://dergipark.org.tr/en/pub/istjecon/issue/64179/931788 (Erişim: 9 Temmuz 2025)



Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Blog İşlemleri

KÜRE'ye Sor