Dil kökü malign neoplazmları, ağız boşluğunun arka kısmında yer alan dil kökü bölgesinde gelişen kötü huylu tümörlerdir. Bu tümörler, genellikle skuamöz hücreli karsinom tipindedir ve ağız boşluğu kanserlerinin önemli bir alt grubunu oluşturur. Dil kökü malign neoplazmları, erken evrelerde semptom vermeyebilir, bu nedenle tanı genellikle ileri evrelerde konulur. Tütün kullanımı, alkol tüketimi ve insan papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonu gibi faktörler, bu tümörlerin gelişiminde önemli rol oynar. Tedavi, cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi gibi yöntemlerle multidisipliner bir yaklaşım gerektirir.
Dil Kökü Malign Neoplazmlarının Epidemiyolojisi
Dil kökü malign neoplazmları, ağız boşluğu kanserlerinin yaklaşık %20-30'unu oluşturur. Erkeklerde kadınlara oranla daha sık görülür ve genellikle 50 yaş üstü bireylerde teşhis edilir. Tütün kullanımı ve alkol tüketimi, bu tümörlerin gelişiminde en önemli risk faktörleridir. Son yıllarda, HPV enfeksiyonunun dil kökü kanserlerindeki rolü giderek daha fazla önem kazanmıştır.
Risk Faktörleri
Dil kökü malign neoplazmlarının gelişiminde rol oynayan başlıca risk faktörleri şunlardır:
Tütün Kullanımı
Sigara, puro, pipo ve tütün çiğneme gibi tütün kullanımı, dil kökü kanseri riskini önemli ölçüde artırır. Tütün dumanındaki karsinojenler, dil epitelinde DNA hasarına neden olur.
Alkol Tüketimi
Aşırı alkol tüketimi, özellikle tütün kullanımıyla birlikte olduğunda, dil kökü kanseri riskini artırır. Alkol, dokuları tahriş ederek karsinojenlerin etkisini artırabilir.
İnsan Papilloma Virüsü (HPV) Enfeksiyonu
HPV, özellikle HPV-16 ve HPV-18 türleri, dil kökü kanseri ile güçlü bir şekilde ilişkilendirilmiştir. HPV pozitif tümörler, genellikle daha genç hastalarda görülür ve prognozları daha iyidir.
Kötü Ağız Hijyeni
Diş ve diş eti hastalıkları, kronik irritasyon ve kötü ağız hijyeni, dil kökü kanseri riskini artırabilir.
Patolojik Özellikler
Dil kökü malign neoplazmlarının büyük çoğunluğu skuamöz hücreli karsinom tipindedir. Bu tümörler, dil kökünün epitel hücrelerinden köken alır ve histolojik olarak hücresel atipi, mitotik aktivite artışı ve keratinizasyon gibi özellikler gösterir. Tümörün derecesi, hücresel farklılaşma düzeyine göre belirlenir.
Klinik Bulgular ve Tanı
Dil kökü malign neoplazmları, erken evrelerde semptom vermeyebilir veya hafif şikayetlere neden olabilir. İlerleyen evrelerde şu belirtiler görülebilir:
- Yutma güçlüğü (disfaji),
- Boğaz ağrısı,
- Ses değişiklikleri (ses kısıklığı),
- Boyunda şişlik (lenf nodu büyümesi),
- Ağızda kanama veya açıklanamayan yaralar.
Tanı, klinik muayene ve biyopsi ile konulur. Biyopsi, lezyondan alınan doku örneğinin histopatolojik incelemesini içerir. Ayrıca, tümörün yayılımını değerlendirmek için görüntüleme yöntemleri (MRI, BT, PET-CT) kullanılabilir.
Tedavi Yöntemleri
Dil kökü malign neoplazmlarının tedavisi, tümörün evresine, büyüklüğüne ve hastanın genel sağlık durumuna göre planlanır. Başlıca tedavi yöntemleri şunlardır:
Cerrahi Tedavi
Erken evre tümörlerde, tümörlü dokunun cerrahi olarak çıkarılması en yaygın tedavi yöntemidir. Cerrahi sırasında, tümörün tamamen çıkarıldığından emin olmak için kenar negatifliği sağlanır. Lenf nodu tutulumu varsa, boyun diseksiyonu yapılabilir.
Radyoterapi
Cerrahi tedavinin uygun olmadığı durumlarda veya cerrahi sonrası adjuvan tedavi olarak radyoterapi kullanılabilir. Radyoterapi, tümör hücrelerini yok etmek için yüksek enerjili ışınlar kullanır.
Kemoterapi
İlerlemiş vakalarda veya metastatik durumlarda kemoterapi uygulanabilir. Kemoterapi, tümör hücrelerini hedef alan ilaçlar kullanılarak yapılır. Ayrıca, radyoterapi ile eş zamanlı kemoterapi (kemoradyoterapi) de sıklıkla kullanılan bir yöntemdir.
Prognoz ve Takip
Dil kökü malign neoplazmlarının prognozu, tümörün evresine, HPV durumuna ve tedaviye yanıta bağlıdır. HPV pozitif tümörler, genellikle daha iyi prognoza sahiptir. Erken evre tümörlerde 5 yıllık sağkalım oranları %60-80 arasında değişirken, ileri evre tümörlerde bu oran daha düşüktür. Tedavi sonrası düzenli takip, nükslerin erken tespiti açısından önemlidir.


